D ➽ 22

6.9K 594 94
                                    

Elimdeki kalemle uğraşırken aklımdan bir türlü çıkmayan o anlar durmadan başa sarıyor, deli gibi sırıtmama neden oluyordu.

Dün gece çok güzeldi!

Yemeğin ardından çalan müzik hiç susmamış, neredeyse yarım saat başım göğsüne yaslı bir şekilde dans etmiştik. Karşılıklı şarap içip sohbet etmiş, en sonunda romantik bir film izlemiştik. Kollarımın arasında uyuya kaldığından itibaren onu izlemiştim ben aslında. Bu yüzden film nasıldı hiçbir fikrim yoktu.

Bakışlarımı kaldırdığımda koridorun başından koşarak gelmekte olan Yoongi'yi görünce gülümsemem silikleşmeye başlamıştı. Yüzündeki ifade pek iyi durmuyordu. Nereye koşturuyordu böyle acele?

"Yoongi, bir sorun mu var?"

Yanımdan geçeceği sıra kolundan tuttuğumda duraksayıp benden tarafı bakmış, eliyle kolundaki elimi uzaklaştırıp "Vaktim yok, ameliyata gireceğim. Sonra konuşalım." dediği gibi cevap vermeme kalmadan arkasını dönüp ilerlemeye devam etmişti. Fazla acelesi olmalıydı.

Onunla sonra da konuşabilirdim...

●●

Geçen birkaç saat boyunca gözlerim hep Yoongi'yi aramıştı. Etrafta gözükmemişti. Hâlâ ameliyatta mıydı bilmiyorum. Eğer bu kadar uzun sürmüşse ciddi bir ameliyat olmalıydı.

Elimdeki dosyayı danışmaya bırakıp koridor boyunca ilerledim. Odasını kontrol edecektim. Bildiğim yoldan gidip odasının önüne vardığımda elimi kaldırıp kapıyı tıklattım. İçeri girmem için komut vermesini beklemiştim fakat ses seda yoktu. Duymamış olma ihtimaline karşı tekrardan kapıyı tıklatmıştım fakat aldığım cevap öncekinden farksızdı.

Derin bir nefes alıp koridordan tarafı söndüğümde gelen hemşireyi görünce önüne doğru yürüdüm. Belki o nerede olduğunu biliyordu.

"Yoongi hoca ameliyattan çıktı mı, bilgin var mı?"

"Evet çıktı, bahçeye çıkıyordu en son."

Başımı aşağı yukarı sallayıp karşımdaki bedeni onayladıktan sonra teşekkür etmiş, yanından ayrılmıştım. Ne zaman çıkmıştı ki ameliyattan? Hastalara bakmaktan ameliyat kayıtlarına bakamamıştım.

Hastaneden çıkıp bahçeye vardığımda durup etrafıma bakındım. Gözlerim onu arıyordu. Bahçe kalabalık olmasa hemencecik bulurdum onu fakat kalabalık vardı.

Biraz daha ilerleyip bakındığımda Yoongi'yi bir grup doktorla çardakta oturmuş konuşurken görünce duraksadım. Yüzünde bir gülümseme vardı fakat sahteydi. İçten bir gülümseme değildi, rol yapıyordu. Üzgün havası veriyordu. Ameliyat kötü mü geçmişti acaba?

Arkamda kalan boş bank'a oturup bir müddet izledim onu. Dikkat çekmemek için yanına gitmeyecektim. Bu yüzden arkadaşları bir an önce yanından kalkıp onu yalnız bırakmalıydı.

Etrafına bakındığı sıra benimle göz göze geldiğine hiçbir şekilde tepki vermemiştim. Fakat o ayağa kalkıp bir şeyler söylemiş, yanlarından ayrılmıştı. Yanıma mı gelecekti yoksa?

Düşündüğüm gibi olmuş, gelip yanımdaki boş kısıma oturmuştu. "Dikkat çekmemek için yanına gelemedim. Sorun ne, neden moralsizsin?" Bakışları yavaşça benden tarafı dönüp yüzüme birkaç saniye bakındıktan sonra "Öldü." demişti.

Kaşlarım çatılırken sessiz kalmıştım. Ameliyatların bu şekilde sonuçlanması fazla üzücüydü.

"Henüz dört yaşındaydı. Dayanamadı. Elimden gelen her şeyi yaptım, ama olmadı.."

Dudaklarımı birbirine bastırıp derin bir nefes alıp verdim. Bakışlarım asık yüzünde geziniyordu. Sarılmak, yanında olduğumu hissettirmek istiyordum fakat etrafımızdaki insanlar yüzünden yapamıyordum.

"Bu durumda ne söylenir bilemiyorum. Fakat senin de dediğin gibi, elinden geleni yaptın. Sıkma canını lütfen."

"Bu ikinci oluyor.. Bu kadar dayanıksız olmaları haksızlık. Henüz çok küçükler.."

"Üzgünüm.."

Nefesini dışarıya üflerken ne yapacağımı bilememiştim. "Sana sarılmak istiyorum." dediğimde gözleri benden tarafı dönmüştü. Bir şey söylemeyip kollarını bedenime doladığında şaşırmıştım. Herkesin içinde yakın davranmaz diye düşünmüştüm. Dikkat çekecektik. Dedikodumuzun yayılması onu rahatsız eder diye düşünmüştüm. Fakat o, umursamıyor gibiydi.

Kaldırdığım kollarımı sırtına bırakırken burnumu omzuna bastırmış, destek olurcasına sırtını sıvazlamıştım. Böylesi anlarda ne söylenilir, nasıl davranılır bilmiyordum. İnsanların ölümü, hele ki çocukların ölümü çok başka hissettiriyordu. Doktor olmak kolay değildi. Henüz bir şey yaşamamıştım. Umarım kimse ellerim arasında can vermezdi. Yoongi kadar dayanıklı olabileceğimi hiç sanmıyordum...

••

"Evet, Eun soo. Anlat bakalım."

Taehyung kolumdan dürttüğünde oynadığım ellerime bakmaya devam etmiştim. Taehyung dediğini yapmış, hiçbirine bir şey söylememişti. Fakat bu durum daha kötüydü sanki.

"Ne anlatacak?"

Hoseok'un sorusu üzerine kolumdan ittiren Taehyung "Hadi artık." diye yükseltmişti sesini. Çattığım kaşlarımla birkaç saniye gülen yüzüne baktıktan sonra gözleri üzerimde olan diğer arkadaşlarıma baktım. Hepsi meraklı gözlerle söyleyeceklerimi bekliyordu.

"Şöyle ki... nasıl desem.. ben.."

"Geveleme de söyle işte."

"Taehyung çarpacağım şimdi ağzına bir tane."

Sesli bir şekilde güldüğünde nefesimi sesli bir şekilde dışarı vermiş, tek seferde "Yoongi'yle sevgiliyiz." demiştim. Oluşan fırtına öncesi sessizliği Mi soo tiz sesiyle "Bana söylememişsin?!" diye bağırarak böldüğünde birkaç kişinin dikkatini çekmiştik.

"En önemlisi bize söylememişsin?!"

Bu kez Namjoon konuştuğunda ondan tarafı bakmıştım. Sesi sertti ama Mi soo'nun ki gibi yüksek değildi. Eh, en yakın arkadaşlarımdı fakat yine de çekinmiştim işte. İlk kez oluyordu böyle bir şey.

"Söyleyecektim! Utandım sadece.."

"Bizden?"

Bakışlarımı Hoseok'a çevirip başımla onaylamıştım. Neden bu kadar garipsiyorlardı sanki? Mi soo ve onun arasındakileri hepimiz biliyorduk fakat ikisi de sessiz kalıyordu. Sevgili değillerdi fakat birbirlerinden hoşlanıyorlardı. Ama iki aptal bunu söyleyemiyordu. Ne bize, ne de birbirlerine.

"Taehyung neden biliyor da biz bilmiyoruz?"

Mi soo trip atar gibi konuştuğunda Taehyung koltuğunu yanıma daha çok yaklaştırıp kolunu omzumdan atmış, kışkırtır bir şekilde "Çünkü aranızdan en çok beni seviyor." demişti. Gözlerimi devirip gülerken "Ateşe körükle gitme, hepinizi ayrı ayrı çok seviyorum. Sen de şans eseri öğrendin zaten." dediğimde yüzünü buruşturup kolunu kendine çekmiş, sandalyesini uzaklaştırmıştı.

"Yazdım bunu bir kenara. Anlat nasıl oldu? Biliyordum zaten böyle olacağını."

Yüzümdeki gülümseme büyürken ellerimi birleştirip parmaklarımla oynadım. En yakınlarım olmasına rağmen yine de utanıyordum. Bu neden kaynaklıydı bilmiyorum.

"Dinliyorum, hadi."

Meraklı moduna giren Mi soo'ya kısa bir bakış attıktan sonra öne çekilip ellerimi masanın üzerinde birleştirdim. Konuşmak adına dudaklarımı araladığımda hepsinin bana odaklandığını fark etmiştim. Sanırım bugün utanma günüydü..

••

- Jimse.

Doctor ᴹʸᴳHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin