21.Bölüm- Doğru, Yanlış ve Aşk

1.6K 96 14
                                    

Rosalie, omzundan tüm bedenine yayılan acıyla yere düşse de henüz bilincini kaybetmemişti. Bir elini omzuna götürdü ve bulaşan kanla inledi. Görüşü bulanıklaşmaya başlarken çok az zamanı kaldığını biliyordu.

Girişe doğru sürünerek çantasına ulaşmaya çalıştı ancak bu kısa yol bile gücünün tükenip nefes nefese kalmasına yetmişti. Çığlık atmamaya çalışarak telefonunu alıp Dani'nin ezbere bildiği numarasını tuşladı. Sırtını duvara yaslayıp otururken Rosalie, korkuyordu. Korkusu ölmek değildi elbette. Yalnız ölmekten korkuyordu Rosalie. Telefonun defalarca uzun uzun çalışını dinledi ama cevap yoktu.

Görüşü iyice bulanıklaşırken başını duvara yasladı. Nefes alıp vermek bile onu yoruyordu ve geceliğinin kanla üzerine yapıştığını hissedebiliyordu artık.

Bir kez daha kendini gözlerini açmaya zorladı ve titreyen eline rağmen ezbere bildiği ikinci numarayı tuşladı. Bir öncekinin aksine bu sefer telefon, ikinci çalışta açıldı.

Jason'ın sesini duyduğunda Rosalie'nin tüm bedeni rahatladı. Adamın ne dediğini anlayamıyordu ancak önemli de değildi. İyice kuruyan boğazına aldırmadan adama fısıldadı.

"Lütfen gel ajan."

Bu kısacık cümle, Rosalie'nin kalan tüm gücüne mal olmuştu. Telefon elinden kayıp yerle buluşurken Rosalie'nin gözleri karardı ve kendini hiçliğe bıraktı.

Jason ise telefonun diğer ucunda Rosalie'ye sesleniyordu. Genç adam düşünmeden hızla evden çıkıp arabasına bindi ve kadının evini doğru anlamış olmayı umdu.

Delirecek gibiydi Jason. Kalbi hızla atıyor, aklından binlerce olasılık geçiyordu. Rosalie'nin bitkin sesi, onu o kadar telaşlandırmıştı ki tüm kontrolünü kaybetmişti. Tüm hız sınırlarını ve trafik kurallarını ihlal etmeyi umursamadı ve yalnızca on dakika sonra kadını bıraktığı apartmanın önündeydi. Tek sorun, daire numarasını bilmemesiydi.

Bir an geriye çekildi ve ona yol gösterecek bir şey arayarak binaya baktı. Daniela'yı aramak aklından geçse de Alonso kadının yanında değildi ve ona, dış dünyayla iletişim kurmasını sağlayabilecek hiçbir şey bırakmamıştı. Bilgisayar bile gerçekte internete bağlı değildi.

Telaşla binada ona dair bir iz ararken kırılmış olan camı gördü ve hızla binanın içine girdi. Asansörü bekleyecek kadar bile sabrı yoktu. Hızla merdivenleri çıkarken o çok övündüğü soğukkanlılığının nereye kaybolduğunu merak ediyordu.

Hesapladığı daireye geldiğinde zili çalmakla vakit kaybetmek istemedi ve silahını çıkarıp kilide ateş etti. Çıkan gürültüyle kapılar açılmaya başlasa da umursamadı Jason. Kapıyı itip içeri girdi ve o anda, dünya durdu. Jason'ın kalp atışı, damarlarındaki kan, şehrin gürültüsü hatta dünyanın dönüşü...

Jason için o an, sonsuza kadar sürecek gibiydi. Sürecekti de. Rosalie'yi kendi kanından ufak bir gölün içinde yatarken bulduğu an, hafızasında sonsuza dek kalacaktı.

Kadının yanına gidip nabzını kontrol etti. Zayıf da olsa Rosalie'yi hayatta tutacak kadar atıyordu ve bu, Jason için yeterliydi. Vestiyerde bulduğu fularla kadının yarasını sıkıca sardı ve ıslanmış saçlarına dokundu. "Dayan,sarışın, uyanıp bu halimle alay etmeden gidemezsin."

Kadını hızla kucağına alıp geldiği merdivenleri şaşkın bakışlara aldırmadan hızla indi. Aynı anda da Rosalie'yle konuşuyordu. Ona güç vermek isteyerek, onu hayatta tutmak için durmadan konuşuyordu genç kadınla.

Kadını hızlı hareketlerle arabaya yerleştirip sürücü koltuğuna geçti ve gaza yüklendi. Jason'ın tüm hayatı tehlike, ölüm ve kayıpla geçmişti aslında. Onlarca kez ölüm tehlikesi atlatmış, onlarca kez silahından çıkan tek bir kurşunla suçluları öldürmüştü. Sadece bu yüzden bile sakin olabilmeliydi ama başaramıyordu. Genç kadının ölme ihtimalini düşünmek bile istemiyordu. Rosalie, en başından beri haklıydı aslında.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin