16.BÖLÜM -VEDA-

946 59 14
                                        

 Açlık ve susuzluk beni engelleyemedi ve size yeni bir bölüm hazırladım. :D Buyrun yeni bölümümüz. Beğenmeniz dileğiyle.

Sizi seviyorum :*

Yeni güne gözlerimi Yağmur'un yatağında açtım. Sırt üstü uzanmış halde, karnımda Yağmur'un koluyla yatıyordum. O henüz uyanmamıştı. Evde misafir odası olmasına rağmen bizimki bir alışkanlıktı. Birlikte uyumak. Bugün okula gidecektim. Her şeyin başladığı yere. Her şeyden kaçabilirdim belki ama bundan kaçamayacağım kesindi. Sevgili anne ve babam bunu çok yakından takip ediyorlardı. Saate bakınca okulun başlamasına yarım saat kaldığını gördüm. Hazırlanmak için yeterince zaman vardı ama ben yine de aceleci bir hareketle, Yağmur'un üstümdeki kolunu unutup, yataktan kalktım. Yağmur, yorgun olduğunu belli eden bir ses çıkardı. Gözlerini açmadan konuşmaya başladı:

"Hey! Biraz daha nazik olabilirsin. Burada uyumaya çalışan birisi var."

"Eğer uyumaya çalışan birisi yataktan kalkmazsa okula geç kalacak." dedim ve devam ettim. "İlk ders Levent Hoca'nın." dediğim gibi Yağmur'un gözlerinin açılmasıyla kendini yataktan atması bir oldu.

"Ne kadar zamanımız var?"

"Yirmi sekiz dakika." Güldüm.

"Her şeyi bir kenara bırak, başın nasıl? Daha iyi misin?" Gülümsemem soldu. Elim istemsizce başımın arkasındaki sargı bezine kaydı. Sızlıyordu ama çekilmeyecek kadar değil.

Dün geceyi hatırladım: Emre'nin acımadan evimi yerle bir etmesini, Aras'ın beni umursamaması, bir sokaktan öbür sokağa koşuşum ve en sonunda Rüzgar'ın arabasında uyanışım. Hepsi, sadece iki saniye içinde gözlerimin önünden geçip gitmişti.

Dün gece Rüzgar bizi Yağmur'un evine bırakmıştı. Beni kucağına alıp odaya kadar taşımıştı. Şansımıza Yağmur'un ailesi uyumuştu ve kapı gıcırtıları dışında başka bir ses çıkarmamıştık. Rüzgar ne kadar evin önünde nöbet tutmaya ısrar etse de onu ikna edebilmiş, evine gitmesini sağlamıştık.

 Ama Yağmur’un evden geç saatte çıkıp yanıma gelmesi büyük bir bilinmezlikti.

"İyiyim." demekle yetindim. Bana gülümsedi ve dolabına doğru ilerledi. Dolap kapağını açıp içinden kıyafetler seçip elinde tuttu. Sonra yanıma gelip elindeki kıyafetleri elime tutuşturdu.

"Bunları giyebilirsin." dediğinde ona gülümsemeyi başarabildim.  Yağmur yine dolabının başına gitti ve kendisi için bordo rengi bir bluz ve siyah renk dar bir pantolon çıkardı. Elimdekilere baktım: Lacivert rengi bir bluz ve siyah dar bir pantolon. Dikkatli bakınca elimdeki bluzla Yağmur'un, zaman kaybetmeden üstüne geçirdiği bordo bluz, aynı modelin farklı renkleriydi. Sadece gülümseyebildim.

"Hadi! Geç kalacağız. Artık giyin!" dedi ve pantolonunu da bacaklarına geçirdi.

~~

On dakika içinde duşumu almıştım. Başımdaki yaraya dikkat etmiştim fakat sargı bezi paralanınca duş sonrası, Yağmur sanki bunun olacağını biliyormuş gibi bana pansuman yapmış, yeni bir sargı bezi yapıştırmıştı. Saçlarımı dalgalandırmıştım. Böylelikle sargı bezi, saçlarım sayesinde gizlenmişti ama asıl şoku aynaya baktığımda geçirmiştim. Yüzüm çiziklerle doluydu. Kıyafetlerimi giymek için harekete geçtiğimde de kollarımda ve bacaklarımda çürükler, çizikler olduğunu fark etmiştim. Ama...

Umursamadım.

Şu an ise okulun bahçesine adımımızı atıyorduk. Yağmur bana bakarak gülümsedi.

BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin