14.BÖLÜM -PİJAMA-

955 57 9
                                    

Öncelikle çok özür dilerim. Geç yayınlamamın nedeni evdeki internetin arızalanmasından başka bir şey değil. Beni affedin.

Uzun bir aradan sonra yeni bölümünüz sizlerle. Beğenmeniz dileğiyle... :*

Şu an tek istediğim evime gidip sıcacık yatağıma girmekti. Hayaller kurarak uykuya dalmaktı. Ama onun yerine şu an Aras'ın yanında, onun ne yapacağını tahmin etmeye çalışıyorum.

''Bırak gideyim.'' dedim yeniden ama beni yine duymazlıktan gelmeyi tercih etti. Kaç dakikadır bir şey düşünüyordu ama söylemiyordu. Sadece düşünüyordu ama beni de bırakmıyordu.

''Ben sana sarhoşken bir şeyler dedim mi? Özel şeyler.'' dediğinde bir an afalladım. Şu an konumuzla ne ilgisi vardı? Yarım saattir bunu mu düşünüyordu? Benim artık evime gitmem gerekiyordu.

''Ne gibi mesela? Özel derken?'' dediğimde bana gergin bakışlarını esirgemeden baktı. Sinirliydi ama bu kez neye sinirlenmişti anlamış değildim.

''Özel şeyler işte!'' diye bağırınca irkildim. Neden bağırıyordu ki? Kapıyı bu kez daha sert zorladım ama açılmıyordu işte! 

''Hani her şey senin kontrolündeydi? Söyleyip söylememeni de hatırlaman gerekmiyor mu?'' dedim alayla

''Soruma cevap ver.'' bu kez sesi daha sakin çıkmıştı.

''Öğrenmek mi istiyorsun? Bir şey demedin!'' dedim sinirle. Bana ''tahrik edicisin'' dediğini hatırladığımda bir kez daha kızardım. Bunu hatırlamasına gerek yoktu.

''Hiçbir şey?'' 

''Hiçbir şey.'' diye yanıtladım hiç geçmeden. 

''Tamam, şimdi çıkabilirsin.''

''Bunun cevabını almak için mi beni yarım saattir beklettin!'' dedim nefesimi dışarı vererek.

''Evet ve debelenmen hoşuma gidiyor.'' dediği an ona ölümcül bakışlarımdan atıp bavulumu yerden kaldırdım ve Aras'ın odanın kapısına doğru yürümesini izledim. Cebinden altın renginde bir anahtar çıkardıktan sonra anahtar deliğine sokup iki kez çevirdi. 

''Çıkabilirsin.'' diye yeniledi.

''Görüşmemek dileğiyle, Kendine iyi bakma, öl, geber.'' dedikten sonra odadan hızlıca çıkıp merdivenleri indim ve yine aynı hizmetçiyi görmemle hafif de olsa bir gerginlik yaşadım. Hizmetçiye gülümsedikten sonra evin dış kapısını açtım ve evden dışarı adımımı atmamla soğuğun bedenimi ayıltmasına izin verdim.

Altımda hiçbir şey yoktu! Sadece ayakkabı vardı. Onun dışında Arda'nın bana elbise gibi gelen tişörtü ve kap kalın olan bir kabanım vardı.

Bacaklarımı birbirine bastırdım ve yürümeye çalıştım. Sanki bacaklarım buz tutmuş gibi hareket etmekte zorlanıyorlardı. İki adım attıktan sonra ayağım kaldırıma takılmasıyla yerle bütünleşecektim ki birisi belimi yakaladı.

Arkamı dönüp bu kişinin kim olduğuna bakacaktım ama zaten kokusundan anlamıştım. Kokusu her geçen saniye burnuma daha çok dolarken toparlandım ve onun kolları arasından çıktım.

‘’Sen ne za-zaman buraya ge-geldin?’’ dedim. ‘’Çok hı-hızlısın.’’

Sanki dediklerimi duymamış gibiydi. ''Üşüyorsun.'' dediğinde onu incelemek için fırsat tanıdım kendime. Altında pantolon, üstünde kazak ve onun üstünde de kap kalın duran bir mont vardı. Boynuna ise atkı dolamıştı. 

BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin