💫

798 32 0
                                    


Çaprazındaki koltukta oturmuş, can yakan gerçekleri dinliyordum. Yalan söylemiyor, kafasını ellerinden ayırmıyordu. Canımın yandığını biliyordu. Ama durursa ikimizin öleceğini de çok iyi biliyordu. Tüm gerçekler acının son noktasına ulaştığı zaman sesi kesildi. Kafasını kaldırdı, sana kal diyemem, git de diyemem, sen karar ver dedi. Gözlerim sadece kapının olduğu yöne çakılı kalmıştı. İçimden koşmak için yalvarıyordum kendime. Koş ve bitsin. Daha yola çıkmamışken, yolumdan ayrılmamışken koş. Yapamadım. Masanın üzerinden özensizce sigara paketinden bir dal çıkarıp yaktım. Gidemedim. Konuşamadım. Yüzüne bile bakamadım. Ben aylarca yüzüne bakamadığım kadının yanında oturdum. Dinledim, anlattım, ağladım, güldüm. Benden bir şey kaldıysa geriye işte o günlerden kaldı. İnsanın içindeki dayanılmaz merhametten mi yoksa o koltuğa çakan sevgiden mi kaldım, bilmiyorum. Yüzüne hiç bakmadığım bir kadının yanında kalmamın hiçliğini bilmiyorum. Hâlâ bilmiyorum. Bilinmezlerin hepsini yakıp, bir izmarti öldürür gibi söndürdüğümde belirsizliğin bana bıraktığı en net şey, hiç pişman olmayışımdı. Yine olsa, duvarları başıma yıkan o gerçeklerin arasından kalkıp, o kapıya koşmazdım.
Çaprazındaki koltukta oturmuş, kapının tüm detaylarını ezberlerken, yüzüne hiç bakmadığım kadının yanında kaldım o kapıya hiç koşmadım.
Koşmazdım.
Yine olsa, yine koşmazdım.

Tumblr HikâyeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin