"Evet, Efendim. Katya hâlâ bakiredir." Aleksis gözlerini Dimitri'nin gözlerinden kaçırarak cevapladı.
"Bana yalan söylemediğinden nasıl emin olacağım peki?" Dimitri sinirden ateş topuna dönmüş bal rengi gözlerini yavaşça Aleksis'in üzerinde gezdirdi. Beklediği cevabı alamamış olmak onu delirtmişti.
"Canımla sınanırken size nasıl yalan söyleyebilirim ki, Efendi Volkov? İsterseniz muayene ettirip..."
"Elbette muayene ettireceğim. Teşkilat doktorlarımızın hepsinin siz iki ahmaktan daha akıllı olduğu kesin! Ajan 802 de en az senin kadar zan altında. Şu an buranın tam altındaki hücrede kalıyor. Senin yanına gelmeden hemen önce onunla birlikteydim. Ona da aynı soruyu sordum, seninle aynı cevabı verdi. Ancak âdemoğlu çiğ süt emmiştir. Aşk gözüne bir perde gibi inmişse kendisini yetiştiren, onun bu günlere gelmesini sağlayan, ona yeni bir hayat şansı veren insana bile yalan söyleyebilir. Tıpkı sizin yıllar önce sözleşmiş gibi aynı yalanlarla beni kandırmaya çalışmanız gibi. Tıpkı bugün, şu an bana söylediğiniz yalan gibi. Katya'nın muayenesi en geç üç saat içinde doktorlarımız tarafından gerçekleştirilecek. Anlayacağın o, şu an sana altın tepside sunduğum fırsatı çoktan elinden kaçırdı. Eğer bana yalan söylediyse en iyi ihtimalle teşkilattaki görevine son verilecek. Oysa gerçeği söylemiş olsaydı onu bir şekilde bu beladan kurtarır hatta görevine dönmesine bile müsaade edebilirdim." Dimitri, Aleksis'e doğru bir adım daha atarak gözlerini onun gözlerine kenetledi ve devam etti. "Şimdi senin de önünde iki yol var, Ajan 205! Ya o or*sp*yu korumak uğruna canından olursun ya da bana gerçekleri söyler kurtulursun. Karar senin."
****
Katya, Dimitri'nin yanından ayrılmasıyla hücresinde dört dönmeye başlamıştı. Kalbindeki sızı beynini kemiriyordu. Zindanda geçirdiği saatler boyunca sık sık Raşa'nın ona söylediklerini düşünmüştü. Arkadaşının şaşkınlıktan titreyen sesi kulaklarında uğulduyordu. "Sen... Yoksa sen... Âşık mı oldun?"
O ana dek inkâr ettiği gerçekle yüzleşmesi epey zor olmuştu ancak Dimitri'nin az önceki sözlerinin kalbinde ateşlediği yangın aklındaki yersiz bütün kuşkuların yok olmasını, taşların yerine oturmasını sağlamıştı: Maksim Shevchuk'a âşıktı. Onu tüm kalbiyle seviyordu. Tıpkı yıllar önce Aleksis'in gözlerinin içine baktığı ilk an gibi onun gözlerine her baktığında kalbi âdeta yangın yerine dönüyordu. Tıpkı Aleksis için yaptığı gibi onun için, onunla olabilmek için görevleri dâhil her şeyi geride bırakabilirdi. Tıpkı Aleksis için hiç düşünmeden canını ortaya koyduğu gibi onun için de canından vazgeçebilirdi.
Ve şimdi, canından çok sevdiği o adam için, Maksim için endişe ediyordu. Gerçek ortaya çıktığında Dimitri'nin ona bir şey yapmasından korkuyordu. Yaşamakta olduğu endişenin haddi hesabı yoktu. Öyle ki bir şekilde bu zindandan kaçabilse soluğu kalbini deli gibi çarptıran o adamın yanında alacağı kesindi.
"Bir şekilde buradan kaçmak zorundayım!" dedi fısıldayarak. "Buradan kurtulmak ve onun yanına gitmek, onu Dimitri'den korumak zorundayım."
Tam da o anda gitgide yaklaşmakta olan ayak seslerini işitti. Bu kez gelen bir kadın olmalıydı. Yavaşça kendisini bu küçük hücreye hapseden parmaklıklara doğru ilerledi ve gelenin kim olduğunu görmeye çalıştı. Hücresinin bulunduğu koridoru inleten topuk sesleri gittikçe yaklaştı, yaklaştı ve... "Angelica!"
Angelica, Katya'ya doğru hızla birkaç adım attı, başını hafifçe kaldırarak etrafa şöyle bir göz gezdirdi ve sinsi bir gülümsemenin ardından konuşmaya başladı. "Sonunda hak ettiğini bulmuşsun, Katya Smirnova. Burası senin için bu teşkilattaki en ideal yer olsa gerek. Görevlerine ihanet eden bir or*sp*nun sonu ancak burası gibi karanlık, soğuk ve pis bir zindandır. Yazık ki sen bu gerçeği idrak etmekte birazcık geç kaldın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL CAZİBE +18
Genç KurguGÖREVLERİNİ HER ŞEYİN ÜSTÜNDE TUTAN İKİ DÜŞMAN AJANIN AŞKI... **** Kulübeye vardıklarında kıyafetlerini sıksalar içinden küçük bir gölet oluşturacak kadar su çıkardı. Katya kızıl saçlarındaki suyu sıkarken bir...