>Briana'nın Anlatımı<
Rahatsız olduğumu belli etmeye çalışarak yerimde kıpırdandım. Rahatsız olduğum şey kesinlikle oturduğum kanepe olamazdı. Yediğim yemekler, yaptığım işler de olamazdı. Kafamı kurcalayan sorular beni rahatsız ediyor olabilirdi. Ya da Amber'ın bir sorun var gibi bana rahatsız edici bir şekilde bakması.
Oflayarak gözlerimi ona diktim.
"Bir sorun mu var? İyi değilsin." dedim, gözlerimi ondan hiç kaçırmayarak.
"B-Ben..." O da derin bir nefes bıraktı. "Evet, değilim."
"Sorun ne?"
Tırnaklarıyla oynarken bakışlarını onlara kaydırdı. Ben de geçen birkaç saniyenin ardından kendimi ellerine bakarken bulmuştum.
"Sorun..." Boğazını temizleyip etrafa bakınmaya başlarken beni daha çok meraklandırıyordu.
"Sorun, Harry."
>Amber'ın Anlatımı<
"Sorun, Harry."
Düşündüğüm şeyin aksine konuşmuştum. Tamam, sorunlardan birisi Harry olsa da düşündüğüm durum Liam ve Briana arasında geçen iğrenç, korkutucu olaydı. Hiçbir kadın bunları hak etmezdi. Gerekçesi ne olursa olsun tecavüz en kötü zorbalıktır. Tecavüzün bir gerekçesi bile olamaz ve bu hiçbir dinde, hiçbir kitapta yazmaz. Çünkü tecavüz zorbalığın bir türüdür. Bir insana "neden zorbalık yaptın?" diye soramayıp mantıklı bir cevap alınamayacağı gibi "neden taciz ettin?" diye bir soru yöneltmek de mantıksızdır.
Kötülük yapmak için bir neden gerekmez. Bir insanın içinde kötü hisler varsa, sevgiden yoksun kalbi derman dinlemez. Sadece kötülük yapmak için kendisine bahaneler arar. Yaptığı kötülüğü de o bahaneler doğrultusunda hafifletmeye çalışır. Kötü bir insan olmanın güzelliği hiçbir kitapta yazmaz. Hiçbir din, ırk bunu kabul etmez.
İnsanlara kötülük yapmanın herhangi bir gerekçesi asla olamaz!
"Neyden bahsediyorsun?" dedi, yüzüme anlamsızca baktı.
Bu evde bir çocuk kahkahası duyamamaktan ve asla duyamayacak olmaktan, Harry'nin anlam veremediğim tutarsız davranışlarından, Liam'ı affetmek ile affetmemek arasında kalıp belki de yanlış yolu seçmekten, yalnız kalmaktan korkmaktan...
Her şeyden bahsediyorum!
"Yani... Bu sabah ona bir telefon geldi."
Gözlerini devirince kendimi dünyanın en boş insanı gibi hissetmiştim.
"Bu oldukça normal."
"Hayır, öyle değil." dedim, konuşmak için derin nefesler alarak. "Telefonu açmakla açmamak arasında kaldı."
"Bu da normal." dedikten sonra sahte bir gülümseme yönlendirdi. Sanki benimle dalga geçiyordu.
"Anlamıyorsun."
Uzun süreli sessizlikten sonra bir şeyler söyleme zamanını kendimde bulup tekrar konuştum.
"Açtığında telaşla bir yere gitti. Bana hiçbir açıklama yapmadı."
Konunun ciddiyetini kavramış gibi bazı hareketler sergilediğinde kendime istediğim değeri vermeyi başarabilmiştim.
"İşte bu anormal." dedi, kahvesinden bir yudum alarak. "Ama Harry hakkında konuşuyoruz. O, zaten anormal."
İkimiz de kıkırdamıştık söylediği şeye. Komik olduğu için değil, onu iyi tanıdığımız için gülmüştük. Ya da başka bir sebepten. Emin değilim ama umuyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Weird Husband (MPC3) |Harry Styles Fanfic|
FanfictionOdadan çıkmak için adımlar atarken bunların yaşanmamış olmasını diliyordum fakat bu boşunaydı. Bizi bu duruma getiren şeyi bile bilmiyorduk. Sadece parçalanmıştık ve biz, eski biz değildik. Nedenini bulmamız gerekirken bulmaya çalışmıyorduk. Polyann...