>Harry'nin Anlatımı<
Gözlerimi devirerek adımlarımı yavaşlattım. Ayaklarımın gittiği yer belliydi, hisleri belliydi. Sonuçları ise kafamda sıkışmış soru işaretlerine karışmıştı. Ortada sonuç olup olmadığı bile belirsizdi. İç dünyamın karanlığında kaybolurken adımlarım git gide yavaşlıyordu. Gözlerimi etrafta gezdirerek daha fazla yavaşlamadan eski hızıma birkaç deneyişte geri döndüm.
Odanın kapısını açarken gözüm, elime kaydı. Titriyordu, bu durmalıydı.
Derin bir nefes vererek kapıyı kapattım. Önümü dönüp içimde hiçbir his uyandırmayan, hissetmek istediklerimi hissettirmeyen bedene doğru yürüdüm. Aradaki mesafeyi daha fazla kapatmadan, olabildiğince uzakta olmaya çalışarak durdum.
Sessizlik sürüyordu. Buraya ne için geldiğimizi bilmediğimizden olabilirdi bu. Ya da, yapmak istediğimiz şeyin bu olmadığından...
İstediğimiz değil, istediğim.
"Evet?" diye seslendi, kollarını birleştirerek. Yutkundum.
"Ne?" dedim, sert görünümümü sert ses tonumla desteklemeye çalışarak.
"Buraya beni sen çağırdın, şimdi ne olacak?"
Kaşlarımı çatarak gözlerimi tavana diktim. Sahiden, neden böyle bir saçmalık yapmıştım? Yaptığım bu saçmalığın farkına şimdi mi varıyordum? Bu kararı verirken beynim neredeydi?
Kesinlikle seyahate çıkmış olmalı çünkü düşünmeyi unuttuğumu hissediyorum.
"Bunu sen istedin. Bunu hep istedin." dedim, sonunda gizemli cevaplar bulmuştum. Bu sorular sadece gizemiyle kalıyordu. Yıllarca çözülemeyen, sonsuza kadar böyle gidecek bir bilmeceye benziyorlardı. Yaşadığım zorluklar çoğaldıkça soruların gizemi de seviye atlıyordu.
"Harry, ne saçmalıyorsun? Bu anın ne kadar saçma olduğunun farkında mısın?"
İmalı imalı konuştuğunda gözlerimi kaçırdım.
"Bana bak!" diye bağırdı. İki eliyle tepkisizliğimden yararlanarak beni salladı. "Bana bak, Harry!"
"Ne var?" diye bağırdım ben de, karşılığımın ciddi ulaştığını varsayarak.
"Karın ile geri dönüşü olmayan bir şey yaşadın. Aranızdaki her ne boksa onu düzeltmek bir sekse bakıyor. Ama sıradan bir seks değil."
Elleriyle omzumu okşamaya başladığında nefeslerimiz birbirine dokunuyordu.
"Çocuk sahibi olabileceğiniz bir tutku ve eksik olan sen değilsin." dedi, burnunu benimkine sürttükten sonra. Gitmek istiyordum, beynim bunun yanlış olduğu hakkında sinyaller veriyordu.
Fakat hareket edemiyordum. Kalbimin tam derinlerine dokunmuştu, söylediği sözler gitmeme izin vermiyordu. Aylardır saklamaya çalıştığım, yüzleşmekten korktuğum sözleri bir yabancıdan duyuyordum.
Bu da neydi?
"Çocuğunuz olmayacak, bunu nasıl oluyor da hâlâ umursamıyor gibi davranıyorsun?"
Gözlerimi kapattım. Yaşadığım acı katlanılabilir gibi değildi. Dünyadaki en ağır adamı sırtımda taşıyor, yürüdükçe çöküyor gibi hissediyordum.
Bir çocuk... Evde kahkaha atıyor, minik ayakları koridorlara değdikçe etrafa milyonlarca yıldızın saçamadığı kadar ışık saçıyor. Kucağıma oturduğunda burnumun ucunda biten kokusu mutluluk göz yaşlarımı hiç olmadığı kadar masum kılıyor.
Cennet kokuyor, saflık kokuyor, bebek kokuyor.
"Sana istediğini verebilirim, onunla yaşamak zorunda değilsin."
Gözlerimi açıp yüzüne bakım. Söyledikleri doğru muydu? Yoksa bu, beni tuzağa düşürmek için söylenen sözler miydi? Kalbime dokunmak için mi söylüyordu?
Dudağımı öpmeye başladığında hiç beklemeden karşılık verdim.
Neler olduğu hakkında fikir sahibi değildim.
Neler olacağı hakkında da...
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Selaaam dksğsğsğŞu an okulun kütüphanesine bu bölümü yayımlamak için geldim ve işte hazırr ^.^
Liseye geçtiğim için konular ağır gelmeye başladı, yeni bölümleri sıkça yayımlayamasam da elimden geleni yapıyorum.
Emeğe saygınız olacağını biliyorum zatenn❤️
Sizi seviyorum. Yorumlarınız çok önemliiiii❤️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Weird Husband (MPC3) |Harry Styles Fanfic|
FanfictionOdadan çıkmak için adımlar atarken bunların yaşanmamış olmasını diliyordum fakat bu boşunaydı. Bizi bu duruma getiren şeyi bile bilmiyorduk. Sadece parçalanmıştık ve biz, eski biz değildik. Nedenini bulmamız gerekirken bulmaya çalışmıyorduk. Polyann...