"I'm sorry, baby"

993 62 22
                                    

"Aşağı in, yoksa pişman olacaksın."

Göz yaşlarımı silerek yine her zamanki gibi dediğini yaptım. Kapıyı açarak bilmediğim bu caddeye indim.

Beni burada bırakıp gidemezdi. Bu, ondan beklediğim en son şeylerden biriydi.

O da, benimle dışarı çıktığında meraklı, aynı zamanda endişeli gözlerle ona baktım. Ne yapacağı belli olmuyordu. Harry, her an her yerde her şeyi yapabilirdi. Bunun bir açıklaması yoktu. O, Harry'di.

Düşündüğüm şeylerin, dudaklarını dudaklarımda hissedince doğru olduğunu anladım.

Artık bir şeyden emindim.

Beni hâlâ seviyordu.

Kalabalığın şaşkın gözleri karşısında hiç bir şey umursamadan elimi, ensesine doğru hareket ettirdim. Çok geçmeden onun da elleri, ince belimi usulca kavramıştı.

Dudaklarımı aralayıp içeri doğru keşfe çıkmasına izin verdim. Dilini, ağzımın içinde hissedince hafif ürpermiştim. Nefes alıp verişlerim benden habersiz devam ediyordu. Sanki bedenim, benden habersiz, hızlı bir şekilde mitoz bölünme geçiriyordu. Midemde iyi huylu bir tümör var gibi hissetmemin normal olup olmadığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Bedenim ve ben, sadece Harry üzerinde yoğunlaşmıştı. Geri kalan organlarımın hepsi farklı telden çalıyordu. Diğer organlarımın şu an ne durumda olduğunu bilmiyordum fakat alt tarafımın ve soğuk dudaklarım işini büyük bir kararlılıkla yapıyordu.

Bitmesini istemiyordum. Uzun zaman sonra çok iyi hissettiren bir şeydi ve beni burada, herkesin önünde, arabaya yaslayarak becermesine bile razıydım.

Bitmek zorundaydı. Bitmeseydi dudaklarımız kopacak duruma gelirdi. İnsanlar bize her şeyi yapabilir, ya da ayırmak için güvenlik görevlisi (!) bile çağırabilirdi. Tabiki umrumuzda değildi.

Sadece bitmeliydi.

Bunları düşünürken Harry, benden ayrılmak için ilk adımı atmıştı. Ona uyum sağlayarak dudaklarımızı, bedenlerimizi ayırdım.

İşte şimdi, toplumun ne düşünceği hakkında bir kuşku barındırabilirdik.

Kalabalığa göz ucu ile baktım. Daha sonra tekrar Harry'ye döndüğümde onun tek yaptığı şey sırıtmaktı.

Bir dakika...

Az önce yaptığımız ateşli bir saçmalığa karşı onun yaptığı tek şey sırıtmak mıydı?

Tanrım!...

Alkış sesleri ile o korkmuş, yerimden fırlamıştım.

Etrafa baktığımda çatlarımı merakla çattım.

Herkes neyi, neden alkışlıyordu?

Tekrar Harry'ye baktığımda anlını, alınma yaslayarak gözlerimizi birbirine kenetledi. Ardından gülümsedi.

"Bak, onlar da bu minik gösteriyi beğendi."

O kadar güzel bakıyordu ki, bu bende kıkırdama isteği uyandırmıştı. Bu isteği daha fazla bastıramadan kıkırdadım.

Bir şey söyleme gereğinde olduğumu ilk kez düşünmüyordum.

Bu, bir gelişme denilebilecek türdendi.

Birbirimizden tamamen ayrıldığımızda herkes alkışı kesmişti. Sonunda tamamen etrafa baktım.

Kimilerinin elinde telefonları vardı, sanırım bizi çekiyordu. Kimileri ise çocuklarının gözünü kapanmıştı. Kimileri gülüyordu. Kimileri ise umursamadan yürüyordu.

My Weird Husband (MPC3) |Harry Styles Fanfic|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin