32.Bölüm / /ಭ Geçmişin Perdesi Aralanıyor 2.Kısım ಭ
-İSTANBUL'UN BARLAS'I ARAMASINDAN 1 SAAT ÖNCESİ-
- NEFES-
Korkuyordum. Hem de köpek gibi korkuyordum, Sude'nin beni öldürmesinden değil, öldürmemesinden korkuyordum. Hukuk okuyan belki bendim ama benden daha da güçlü olan hep Sude olmuştu o yüzden şuan karşımda bana tamamen duygusuz baksa da içinde kopan fırtınaları en iyi ben biliyordum...
'' Nasıl oldu olay ? '' dedi Sude yirmi dakikadır süren sessizliği bozarak '' yani..Barış..nasıl işte ''
'' Be--benim yüzümden ''
'' Onu bilmemek için aptal olmak gerek '' dedi Sude alayla '' olayın içeriğini anlat ''
'' Ne fark eder Sude? Barış geri dönmeyecek, kıza hatırlatıp üzmenin ne mantığı var? '' dedi Sedat yine beni korurcasına
'' Dimi haklısın? Zaten Barış öldü artık, geri dönmeyecek olayı bilsek n'olur bilmesek n'olur?! '' işte şimdi Sude öfkesini saklayamamıştı
'' Sedat Sude haklı.. '' dedim yataktan doğrulurken '' Sedat ile düğünden bir gün önce yemek yiyecektik ben restorana giderken..Barış önüme çıktı bir anda '' sesim gittikçe kısılıyor muydu yoksa ben o anları hatırladıkça yüreğimden bir şeyler mi sökülüyordu bilmiyorum..
''Yapamam Barış... '' Nefes gözlerinden dalan bir damla yaşı sildi '' Sedat' a söz verdim.. ''
'' Nefes...Gidersen ölürüm...yalvarırım gitme...Yalvarırım.. ''
Bu anı aklıma geldiğin de gözümden akan yaşı silmemiştim bile, keşke o gün ' öl ' deyip içeri girseydim, ruhen ölürdü belki ama gerçekte ölmeyecekti en azından. Sude ve Sedat'ın bakışını görünce hemen gözyaşlarımı silerek onlara döndüm..
'' İçmişti, baya sarhoştu gitmemi istemedi, gidersen ölürüm dedi.. ''
'' Sende içeri girmedin? '' dedi Sude gözleri dolarken
'' Girmedim onla gitmeye karar verdik, Las Vegas'a gidecektik, önce bir Kafe'ye girip bir kaç tane kahve içirttim Barış' a, sonra da yola çıktık.. ''
Acıtıyordu. Öldüğünü duyduğum anda ki kadar çok acıtıyordu o anları hatırlamak, ben neden girmedim ki o restorana? Ben neden çıktım ki onla yola, ben neden..neden geri döndüm ki? Dudaklarımdan bir hıçkırık koptuğun da Sedat bana uzanmıştı ki, Sude Sedat'ın elini hızla geri itti, acı çekmemi istiyordu, sanki acı çekersem Barış dönecekmiş gibi...
'' Yolda giderken her şey güzeldi, düğünümüzü falan konuşuyorduk , ailemi nasıl ikna edeceğimizi... ''
-HAFTALAR ÖNCESİ-
'' Annemle babam bu sefer beni kesin öldürecek '' dedim hala kaçtığımın şokunu atlatamamışken
'' Emin ol Sedat ile evleneceğin kadar kızmazlar bir tanem '' dedi Barış ellerimi öperken
'' Barış sence biz..mutlu olacak mıyız ? ''
'' Bilmem olacak mıyız ? '' dedi gülerek ardından ellerimi ters çevirip avcumu açtı '' ben bu ufacık avucunun içinde dünyamı buluyorum kızım, ben bu avuçları öptüğüm de-- '' avcumu son kez öpermiş gibi öptü, içine çeke çeke... '' nefes alıyorum, söyle sence biz mutlu olur muyuz? ''
'' Ben senle mutsuzluğa da varım.. ''
Demek istemezdim. Bu cümleyi dememek o kadar çok isterdim ki. Mutsuzluğa da varım dedim, sadece bir saniye sonra Barış'ın '' Nefes sıkı tutun ! '' sözünü işitti kulaklarım, önümüze fırlayan iki kişi yüzünden Barış tüm kuvvetiyle direksiyona tutunmuş ve arabanın yörüngesini değiştirmek istemişti, sadece o iki kişiye vurmamak istemişti, bunda ne kötülük vardı ki? Arabayı sağa kırmıştı ama ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ಭ Lisenin Canı Cehenneme ಭ
Teen Fiction46 ; Heyecan × 158 ; Gözyaşı × 172 ; Yalan 290 ; Sır × 351 ;Ihanet × 565 ;Komedi × 588 ;Lise ~~ "Alev buzun içine düştü buz erimedi , alev de sönmedi . Gökyüzü sallandı kimse ölmedi . Biz aşık olduk ve aşkımız kadar yok olduk " ~~ '' Keşke ölseydin...