ಭ Ben çaresiz değilim & Öp o zaman ಭ

340 21 82
                                    

14.Bölüm // ♧ Ben Çaresiz değilim & Öp o zamam ♧

Bölüm şarkımız ; Pamela & Ümit Besen - Seni Unutmaya Ömrüm Yeter mi ? *medyada*

Seni unutmaya ömrüm yeter mi

Dön desem tersine dünya döner mi

Gururum aşkıma öyle düşman ki

Geri dön beni sev dön diyemem ki..

--

- İLAHİ BAKIŞ AÇISI-

Hayatta ki en kötü şey nedir bilir misiniz? Bence güzel geçen bir günü, ufacık, minnacık sadece iki saliselik bir olayın, cümlenin tamamen berbat etmesidir. Çok sevdiğim bir söz vardır '' güzel geçen bir günü, sadece birinin kurduğu iki cümle tamamen yok edebilir '' diyerek-tam hatırlamıyorum sövmeyin- bizim kahramanlarımızın tam olarak içinde bulundukları, durum da buydu işte .

Saatlerdir eğlenmişlerdi, iki farklı grup bir araya gelmişti, güzel bir geceydi. Ta ki İstanbul ve Barlas'ın yalnız kalmasına kadar. Herkes için aslında bir dert olmuştu bu olay. Yaren ; Barlas'ın İstanbul' a kapılmasından korkuyordu çünkü öyle bir şey olursa Barlas'ı tavlamak artık tamamen imkansız olacaktı, belki de bu yüzdendi , Barlas ile ilgili bildiği her şeyin yeniden yüz kere üstünden geçmesi, zayıf bir noktasını bulmak istemesi. Ama bulamadı. Ve o da kaç gündür kaçtığı şeyi kabullenmek zorunda kaldı '' Barlas normal biri değil ve normal şartlar da tavlanamazdı '' Artık Alper'in verdiği sırrı kullanmak zorunda kalmıştı.. ( bknz ; Barlas'ın gamzesi)

Eda ise ; kusuyordu. Her zaman böyleydi, üzüldüğü zaman kusardı. Ve bu gece üzgünlüğün şahını yaşamıştı neredeyse. Hep öyle olmuştu gerçi, çocukluğu sevgiyi tatmamakla geçmişti, tam aşık olmuştu ki yaptığı çocukça bir hatayla her şeyi mahvetti , şimdi ise sevdiği adam tarafından nefret ediliyor hatta sevdiği adamın başkasının yörüngesine girmesini izliyordu...

Alper ise ; iyiydi. Olmasından fazla iyi. Ve bilirsiniz olmasından daha fazla bir şeyler bu kaçma çabalarıdır. Eve döndükten sonra, eski kızlardan bir kaç tane birisini çağırmış ve anlayacağınız üzere çift kale maç yapmıştı, şimdi ise gecenin bilmem kaçında , havuz da yüzüyordu. Peki madem bu kadar mutluydu, attığı sanki kulaç değil de neden tokat gibi, yumruk gibi sertti ? Bilinmez...

Ve yarından itibaren hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını sağlayacak iki kişi ; İstBar , bar ismi gibi oldu ama neyse , her kısaltma güzel olacak diye bir şey mi var? Barlas ise eve girmesiyle beraber , büyük bir gümbürtü yaşamış ve geceyi arabada geçirmişti. İstanbul bahçe de oturmuş kahvesini içiyordu, tam okula alışmıştı ki, tam bir arkadaş bulmuştu ki şimdi bunu kendi elleriyle itecek olması koyuyordu...

- Yarın sabah / İstanbul 

# İstanbul' un evi #

Ne kadar güzel bir gün, alarmın çalmasıyla , güneş ışıklarının gözümü hafif almasıyla beraber mutlu bir şekil de uyanıyorum- dememi daha çok beklersiniz , ben güneş yüzüme vurduğu zaman yastığı kafama çeken insanım uykum bölünmesin diye, niye uyanayım aga ? - ancak beni yataktan fırlatan şey bastığım bir ' ah ' çığlığıydı tabi ki..

Gözlerimi kocaman kocaman eşek gibi açmışken, karşım da bana kahkaha atarak bakan biri vardı ; ablam! Elinde de ne var bilin bakalım? Ağda! Bildiğiniz ağda! Bacağıma sürmüş resmen gıcık...

'' Hiç bakma bana öyle bacakların ormana dönmüş ne biçim kızsın sen ya ? '' dedi elinde ki ağda bezini sallarken

'' Sana ne ulan ! Bacak benim, kıl benim ! Kendime verdiğim cezam benim! Ne diyorum ulan ben '' ben acıyla sayıklarken ablam artık iyice kahkahalarına gömülmüştü '' hayır ben nasıl uyanmadım sen bacağıma ağda sürerken acaba ? ''

ಭ Lisenin Canı Cehenneme ಭHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin