~Yoongi
Telefonun bir diğer ucunda bizim bile uzun süredir görmediğimiz arkadaşımız duruyordu.
"Hey, Taehyung. Yanlız mı geldin?" sessizce hoparlördeki konuşmayı dinliyordum ve çok geçmeden Namjoon' un sorusuna yanıt geldi.
"Hayır ama terk edildim. Şuan telefonda biriyle konuşuyor, birinin numarasını bulmaya çalışıyor."
"Kimmiş o biri?" gülerek sormuştum.
"Bilmiyorum ama... Bir kız!!!"
İçeride gülüşme ve bağırışma sesleri yükseldi.
"Böyle konuşmak sıkıcı. Neredesiniz?" Seokjin' in sorusu üzerine bağırışmalar bitmişti.
"Namjoon' un evinde." ve tekrar bir kahkaha yükseldi odada.
"Nasıl girdin evime?"
"Kapının şifresi doğum tarihin aptal."
Benim de dahil olduğum yüksek sesli gülüşmelerimiz birbirimize olan hasretimizin üstünü örtüyordu. Uzun bir süre konuştuktan sonra Namjoon eve gitmek üzere eşyalarını toplamaya başladı.
"Yoongi sen sekreteri arar mısın? Arabalarımızı hazırlasınlar."
Eğlenceli olacak...
"Buyurun Namjoon bey."
"Ben Yoongi."
"Buyurun Yoongi bey."
"Güvenliğe haber ver Namjoon da dahil olmak üzere arabalarımızı hazırlasınlar. Sen de hazır ol."
"Tabii efendim." Havalıydım değil mi? Tabii havalıydım sesim çok otoriterdi. Huh!
Eskisi gibi 7 arkadaş 10 senin sonunda ilk kez beraber olacaktık. Koskoca 10 sene, hep eksik kalmıştık. Hiçbir zaman 7 kişi olamamıştık. Bir müddet plan kurup hazırlandıktan sonra çıkmak üzere kapıya yöneldik. Çıktığımızda Eylül bizi bekliyordu ve peşimizden asansöre bindi.
"Heyecanlı görünüyorsun Eylül."
"Şey... Namjoon bey. Bir arkadaşım uzun süre sonra bana ulaştı da. Akşam onunla buluşacağım, işimiz ne zaman biter bilmiyorum ama ben mümkünse erk-"
Neden bu kadar heyecanlı ki sanki? Biz de uzun süredir görmediğimiz bir arkadaşımızı göreceğiz ama onun gibi davranmıyoruz değil mi?
"Ah biz de uzun süredir görmediğimiz bir arkadaşımızı göreceğiz ama endişelenme seni erkenden gönderirim."
"Çok, çok, çok, çok, çok teşekkürler."
Sinir bir şekilde fazla heyecanlıydı. Eğer arkadaşı erkekse onunla uğraşabilirim sanırım. Ne de olsa artık benim çalışanım. Asansörden indik ve kapıda bekleyen araçlara ilerledik. Benimki, Namjoon' un ki, Jimin' in ki.
"Namjoon, sen Seokjin' i al. Jimin sen Jungkook' u. Eylül bende."
Kimse karşı çıkmamıştı ve araçlara ilerlemişti. Ben ise Eylül' ün yüzündeki çocukça şaşkınlığı görebiliyordum. Araca binip Namjoon' un evine doğru yola çıktığımızda ona yönelik sorular sordum.
"Kim o arkadaşın, erkek mi?"
"Evet efendim." erkekmiş... hah, kıçımın erkeği.
"Erkek arkadaşın mı?"
"Hayır efendim." en azından sadece arkadaşlar...
Ona ilgi duymuyordum, yalnızca... çalışanlarımın ilişki yaşamalarına karşıyım. Yakınımdaki çalışanların... evliler hariç...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kuşak
FanfictionÜç kişi tarafından tacize uğradığı sırada, tacizcilerini dövdü. Onların biricik patronunun arkadaşları olduğunu bilmiyordu...