~Eylül
Tatil sonrası ilk iş gününden geç mi kalıyorum, gerçekten mi? Olağanca hızlı adımlarla evimden ayrıldım. Üzerimde pek uzun sayılamayacak siyah kalem bir etek ve kırmızı bir gömlek vardı. Yuvarlak çerçeveli gözlüklerimi takarak önümü görmeyi hedefledim ve bu süreçte yürümeye devam ediyordum. Topuklu siyah ayakkabılarla hızlı ve büyük adımlar atarken bir kaç kere takılmış olmama aldırış etmiyor ve elimle omzuma asılı olan siyah çantayı sıkıca kavrıyordum. Şirket yaşadığım yere yaklaşık 10 dakikalık yürüyüş mesafesindeydi. Kestirme yola girdim ve avucumun içi gibi bildiğim ara sokaklarda ilerledim.
Şirketin arka kapısına giden bu yollar pek iç açıcı değildi. Daha önce bu sokaklarda ne suçlar işlenmişti. Şirkete daha çok yaklaştım ve aşmam gereken son bir sokakta ilerlemeye başladım. Bu sokak diğerlerine göre daha temizdi ve daha yoğun olurdu. En azından öğlen. Şuan sabahın körü olduğu için görüş açımda sadece 3 adet şık giyimli adamlar duruyordu. Giyindikleri kıyafetlere, hareketlerine, temiz ve bakımlı yüzlerine bakacak olursak apaçık zenginlerdi. Üçü duvara yaslanmış konuşurken tek planım oradan geçip gitmek ve barış noktasına yani şirkete ulaşmaktı. Aralarından boyu bana hemen hemen yakın, beyaz tenli olan adam bana yaklaştı. Sıradan insanların sorduğu türde bir şey soracaktır herhalde diye düşündüm. Hayır mı? Pekala...
"Pardon müsait misiniz?"
"Pek sayılmaz?" Diyerek sorgular nitelikte cevapladım.
"O zaman müsait olduğunuzda takılalım bir ara. İşinin hakkını veririm endişelenme." Gülümsedi.
Uzattığı kartviziti kavradım suratına odaklandım. Tamam, dürüst olmam gerekirse çok güzel bir gülüşü vardı. Üstüme doğru biraz daha yürüdüğünde geriye doğru hareket ettim. Diğer ikisi de üstüme yürüdüğünde köşeye sıkışmıştım. Onlar öyle zannediyordu en azından...
Kafamı aşağıya eğdim ve dudağımın bir köşesini hafifçe yukarı kaldırarak muzipçe gülümsedim. Sonra ise onlara sesli bir kahkaha bahşettim. Pembe saçlı olan da kısa bir süre gülümsedikten sonra elinin birini duvara yaslayarak beni arasına aldı ve konuştu.
"Komik olan bir şey mi var?"
Kafamı kaldırdım ve yüzümdeki gülümsemeyi sildim. Ciddi bir tavırla suratına daha da yaklaştım ve ince dudaklarımı araladım.
"Evet, siz fazlasıyla komiksiniz."
Buruşturduğum kartviziti üçüncüsünün yüzüne attıktan sonra konuşmama devam ettim ve bileğimde duran tokayla saçımı basit bir topuz yaptım.
"Al, belki lazım olur. Benim işime yaramaz malum."
Biraz geri çekildiklerinde bu sefer tavşana benzeyen sesli bir şekilde gülmeye başladı. Tokat atmak için kaldırdığı elini kavradım ve tersine çevirerek karnına yumruğumu geçirdim. Bunun üzerine diğerleri daha fazla yaklaşınca aramızdaki mesafeyi korumak için arkama doğru birkaç adım atarak duvara yürüdüm ve eteğimi aldırış etmeden duvardan aldığım destekle tekmemi ikisinin ağzına vurdum. Dengesini kaybettirmek adına tavşan suratlıyı ayağımla ittirdikten sonra henüz yere koymadan ayaklanan pembe saçlıya tekrar vurdum. İkisi karşımda dururken açık tenli olan arkadan bedenimi sıkıca tuttu. Kendimi öne atarak onu altıma aldım ve yüzümü ona dönerek erkekliğine diz geçirdim.
Tam bittiğini düşünüp ayaklandığımda omzumdan tutup kendine çeviren pembe saçlının yumruğundan sıyrılarak topuğumla burnuna vurdum. (y/n: Arkadaşlar ben bunların ismini yazsam bile anlamayanlar olacaktır. O yüzden betimliyorum.) Tekmemle beraber yere düştüğü sırada hemen arkasında duran tavşan suratlının karnına bir yumruk daha geçirdim ve o karnını tutarken suratına vurduğum dize eş zamanlı ensesine dirseğimi geçirdim . Beyaz tenlinin arkamda olduğunu fark ettiğimde uzaklaştırmak için geriye bir tekme savursam da ayak bileğimden sıkıca kavradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kuşak
FanfictionÜç kişi tarafından tacize uğradığı sırada, tacizcilerini dövdü. Onların biricik patronunun arkadaşları olduğunu bilmiyordu...