5

92 4 11
                                    

~Eylül

"Hem sen neden dövüyorsun milleti ya?"

   Alnıma ufak bir  şekilde vurdu. Alnımı ovalamaya başladım ve ağzımı oynatarak acıdığını söylüyor, dudak asıyordum. Başarılı olmuş olmalıyım ki Hoseok alnımdan öptü ve sarıldı.

"Şu kızı ellemeyi kes artık. Çıldırtmak mı istiyor bu beni?" 

   Şaşkınlıkla cümlenin sahibine yani Yoongi' ye bakıyorduk. İki arkadaşın özlem gidermesi neden bu kadar zoruna gitmişti?

"Sesli mi söyledim?"

"Evet."

"Teşekkürler Jimin."

   Küçük bedenini biraz daha küçülttü koltuğun içinde. Hoseok ile küçükken evleneceğimizi söylerdik. Şimdi o düşünce biraz uzaktı bana. Sırdaşım, dostum, her şeyimdi. Lise sıraları sadece bir dönem beraber kalabilmiştik. Son sınıfın son dönemi...

   Hiçbir arkadaşını bilmiyordum ve o da benim hiçbir arkadaşımı tanımazdı. Doğrusu ondan başka arkadaşım da yoktu. Hoseok ve ben vardık sadece. Ama o güvenebileceği 6 arkadaşa sahipti.

   Herkes salonda kurulan masaya yerleşmiş yemek yiyordu. Masanın başında oturuyordum ve yanımda sırasıyla Hoseok, Jungkook ve Jimin vardı. Karşımda Yoongi ve onun da yanında sırasıyla Namjoon, Taehyung ve Seokjin vardı. Yemek sırasında Hoseok çatalının arkasıyla beni dürttü ve dirseklerini masaya koyarak konuştu.

"Unuttum sanma sakın, bana yemek ısmarlayacaksın."

"Unutur muyum hiç? Gittiğimizde istediğin kadar yiyebilirsin."

   Güldü ve tekrar önüne döndü.

"Bir saniye... sen bizi satıp onunla akşam yemeğine mi gidecektin?"

"Yani... evet. Hem Namjoon, sizi 10 senedir görmüyorum ama hep iletişim halindeydik. Eylül ile 12 senedir birbirimizden uzağız."

"Neyse, akşam içmeye gidelim." Taehyung' a kafasını sallayıp onaylarcasına ses çıkararak cevap verdi bir çoğu. En azından oluşacak olumsuz ortama engel olmuştu. (y/n: Arkadaşlar BTS' i çok iyi tanımıyorum o yüzden kim içer kim içmez bilmiyorum. O yüzden de hepsine içireceğim...)

"Bende Hoseok, bende, bende, bende, bende... N' olursun!.." 

"Hayır sen iy-"

"Gelsin bizim için sorun olmaz değil mi çocuklar?"

"Evet Seokjin haklı, beni de götür Hoseok." aegyo -sevimlilik- yaparken bir yandan da yalvarıyordum.

"O iyi bir içici değil."

"Yanında biz olacağız nede olsa. Sorun olmaz."

"Namjoon bey haklı. Hadi ama Hoseok kabul et."

"Pekala, ama dur dediğimde duracaksın."

"Söz..." değil. Neden duracakmışım ki? Hem sarhoşken konuşursam sorumluluk almam gerekmez. Hep öyle olur zaten.

"Bu kıyafetle mi geleceksin?"

"Evet..."

"Hayır... Şimdi arabaya gidiyorsun ve arkada senin için aldığım şeyi giyiyorsun."

"Ah ama neden ki?"

"Sana olur diye düşünüyorum. Beni hayal kırıklığına uğratma ve git."

   Arabasının anahtarını aldım ve araca doğru yöneldim. Arka koltukta büyük bir poşet içinde de hediye paketine koyulmuş giysi duruyordu. Ne almıştı acaba? Eve yöneldim ve Namjoon beyin misafir odasına girdim. Paketi sakince açtım ve içindeki beyaz elbiseyi çıkardım.

Kara KuşakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin