Merhaba Sevgili Okuyucularr :)
Umarım iyisinizdir, ben idare eder bir durumdayım internetin çekmediği bir yerden sizlere bölüm yazıyorum :) Değerimi bilin bee :D
Keyifli okumalar dilerim ve lütfen yorum yapmayı unutmayın. Diğer bölümle alakalı beklentilerinizi bile yazabilirsiniz dikkate alacağım :)
----------------
BÖLÜM -9-
Olivia odasına girer girmez ceketini bir kenara savurmuş ve kendini yatağına atmıştı çünkü Spencer yemek masasını terk ettiğinde onun masada kalmasını sağlayacak hiçbir şey kalmamıştı. Hatta Lily'nin yaptığı o enfes tatlı bile onun masadan çekip gitmesine mani olmadı. Şimdi ise iç sesiyle bir mücadele içine girmişti. Olivia her ne kadar yemekten kaçamamış olduğu ve parka gidemediği için endişeli hissetse de iç sesi onu Spencer ile tanışmış olduğu için rahatlatmaya çalışıyordu. O da Spencer ile tanışmış olduğu için mutluydu fakat gizemli arkadaşının parka gidip onu saatlerce beklemiş olmasından korkuyordu.
"Hadi ama seni beklemiş olsaydı arardı ya da mesaj atardı. Bunları yapmadığına göre belki de o seni bekletmek istemiştir."
"En azından ona bir mesaj atayım, gelemediğim için özür dileyen bir mesaj..."
Elini telefonuna attı ve bir şeyler yazıp geri sildi ve bu işlemi birkaç kez tekrarladı.
"Belki de oraya gitmeliyim." Bu düşünce ona daha yakın geldi ama ayaklanıp kapıya yöneldiğinde kapısı çaldı.
"Bayan Hoggard?"
"Girin!"
"Rahatsız etmiyorum umarım." Aslında ediyordu sonuçta Olivia bir yere gitmek üzereydi ama Spencer'ı kim geri çevirebilirdi ki?
"Hayır, kesinlikle rahatsız etmiyorsunuz."
"Gitmeden önce vedalaşmak istedim. Kaçıyormuş gibi gitmek centilmen bir erkeğe yakışmazdı ve bu durumun sizin tarafınızdan saygısızca karşılanmasını istemedim."
"Bunu düşündüğünüz için gerçekten teşekkür ederim, çok mutlu oldum." Gülümsemeden edemiyordu ve bu sinirlerini bozsa bile gülmeden edemiyordu işte. "Umarım akşam yemeğinde ve sonrasında zırvaladıklarımla sizi sıkmamışımdır."
"Hayır, lütfen böyle söylemeyin, onlar kesinlikle zırvalık değildi. Aynı zamanda bu akşam beni gerçekten güldürebilen tek kişi olduğunuzu söylemiştim."
"Umarım... Umarım sizi tekrar görebilirim?" masayı terk etmeden önce gönderdiği o beklenti dolu bakışları yeniledi. Bu genç adam Olivia'yı gerçekten tekrar görmek istiyordu.
"Elbette, bunu bende çok isterim Bay Welch."
"Bana Benedict dediğinizi sanıyordum."
"Sizin de bana Olivia dediğinizi sanıyordum ama yanılmışım."
"O halde artık anlaşmalıyız, etiket yok."
"Etiket yok." Diyerek onayladı karşısındaki gülümseyen adamı sonra bir şey hatırlayarak gitmek üzere arkasını dönen Spencer'a doğru bir adım attı. "Benedict!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABASININ KIZI
Novela Juvenil. Yıkılmamak için ayakta zor duran kulübenin içine doğru biraz daha ilerlerken sonunun geldiğini anlamıştı. Tahta masaya dayanıp hemen ilerde ki sandalye ile bakıştı, onu alabilirdi. Ona ulaşabilirse hayatını kurtarabilirdi. Önündeki heybetli ad...