You knew.

1.3K 71 12
                                    

   Arkadaşlar 1 hafta sonra yeni bölüm geldi , üzgünüm. Ah şu sınav haftaları! Hiç sevmiyordum. Yorumlarınızı bekliyorum. :D:d Bu arada çok az vote geliyor... 20 vote sonra yeni bölüm. Sadece bu bölüm için.



‘’Bu son , senin için ve benim için.’’ diyip dudaklarıma yaklaştı…

      Ona o kadar yakındım ki… Dudaklarımı yaklaşıyordu gittikçe. Hızlıca kendimi geriye atarak ‘’Hayır , son değil. ‘’ dediğimde dışarıya doğru koşmaya başladım.
  Gözlerimden yaşlar geliyordu. Hayır , sonumuz böyle olmamalıydı. İnsanlara çarpa çarpa aralarından geçiyordum arkamdan ‘’Yavaş olsana! ‘’ sesleri geliyordu ama dinlemiyordum. Hızlıca kapıdan dışarıya doğru çıkacakken kolumda bir el hissettim. Kalbim çok hızlı atmaya başladı. Kolum acımaya başlamıştı. Hızlıca o el beni kendine doğru çevirdi ve o kişi de oydu…Ellerini başıma koyarak , sert bir şekilde dudaklarıma yapıştı.
      Birkaç saniye sonra kendimi hızlıca geriye çektim. Ellerini başımdan çekti ve kulağıma yaklaşarak ‘’Sana aşığım. ‘’ dedi. Tüylerim diken diken olmuştu.
  ‘’Ben de. ‘’ dedim ağlamaklı bir ses tonuyla. Elleriyle saçlarıma dokunmaya başladı. Bir yandan da gözlerimden yaşlar geliyordu. Kalbim acıyordu , yine. Onu görünce bir yandan kalbim acıyordu bir yandan da mutlu oluyordum. Kollarının arasına aldı beni. Sıkıca sarıldı. Bir daha bırakmamak üzere.
     Kendimde değildim o sıralar. Evet yeniden başlamak istiyordum ama birden… Kendimi yine ondan uzaklaştırarak ‘’Sonra… görüşürüz. ‘’ diyerek oradan gittim, bu sefer. Gözlerimden yaşlar geliyordu. Bir yandan da mutluydum. Neden ağladığımı bilmiyorum… Bu iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi? Aradan yarım saat geçtikten sonra evime gelmiştim. Kapıyı açtıktan sonra ışığı açtım. Çok sessizdi. Bugün fark etmiştim bunu. O öpücükten sonra fark ettim bunu. Eskiden onlarla birlikte yaşıyordum ve şimdi tek başıma dört odalı bir yerdeydim. – son 1 yılım hep böyle geçmişti -
   Aynanın karşısına geçtiğimde karşımda gözleri ağlamaktan şişmiş ama bir yandan da gülmeye çalışan bir kız olduğunu gördüm. Gözlerimi ovalarken bir yandan da saçlarımı düzeltiyordum. Aynadaki yansımama gülümseyerek ‘’Her şey eskisi gibi oluyor. ‘’ dedim.
       Üstümü çıkarttıktan sonra telefonuma doğru uzandım. Luke’tan mesaj gelmişti. ‘’Nasıldı gecen? ‘’ diye yazıyordu. Hep senin yüzünden Luke bunlar , biliyor musun?
   ‘’İyi. ‘’ diye yazdım ciddi bir şekilde. Ama aslında bunu yazarken evde uçuyordum. Duygularım karmakarışıktı. Onu görünce kendimi suçlu hissediyordum ve bu yüzden de kalbim acımaya başlıyordu. Ama bir yandan da sanki ilk günümüzdeki gibiydim , heyecanlı. Aşık…
 Birkaç dakika sonra telefonuma mesaj geldi.
  ‘’Ben öyle duymadım.Daha güzelmiş. ‘’ yazıyordu. Luke. Canım.. Seni.. Neyse.
  Cevap vermedim , yatağıma gittim , uyanıp her şeyin daha güzel olmasını diledim.

     Sabah telefonumun çalmasıyla  uyandım. Her zaman ki Jessica gibi ‘’Hayır. Kim bu saatte arayan ? ‘’ diye sızlanıyordum. Kısık gözlerimle telefonu açmaya çalıştım. Gözlerim bir yandan kapalı bir yandan da açık bir şekilde konuşmaya başladım.
‘’Efendim? ‘’ dedim.
‘’Jessica , ben.. Iı şey. ‘’ dedi Calum’ın sesi.
‘’Efendim Calum? ‘’
‘’Nereden anladın? ‘’
‘’Rehberden silmedim.’’  dedim gülerek.
O da ufacık bir kahkaha atarak ‘’Ne kadar da salağım.. ‘’  dedi.
‘’Evet , öylesin bunu yeni mi anladın? ‘’ diyecektim ama demedim.
‘’Eee neden aradın? ‘’ dedim , ciddi bir şekilde.
‘’Bize gelsene. Yemeklerini özledim. ‘’ dedi birden bire.
‘’Hadi ya. ‘’
‘’Hadi.. Bak özledim seni. ‘’
‘’Ben de seni. Ama şimdi olamaz. ‘’ dedim üzüntülü bir bir şekilde.
‘’Tamam akşam bekliyorum. ‘’ diyerek telefonu kapattı. Bu çocuk salaktı.

 Telefonu yastığımın kenarına koyduktan sonra saçlarımı karıştırmaya başladım. Bir yandan da derin derin nefes alıyordum. İçimde böyle bi mutluluk vardı. Ama böyle.. Anlatılamaz bir şey. Dün geceden sonra kendimi liseli genç kızlar gibi hissetmeye başladım. Bilirsiniz , sevgilisiyle öpüştüğünde ilkse hele sürekli sevinen kızlar.. Öyle hissediyordum.

    İçeriye geçip kendimi kahvaltı hazırlamaya başladım. Bir yandan da son ses şarkı açıp onu dinliyordum. Ah oraya gitmek işi de nerden çıkmıştı şimdi. Sen mal mısın Calum? Ben sinir mi edeceksin , anlamıyordum.Telefonuma sürekli mesajlar geliyordu Cal ve Luke’tan. Ah bi bitmediniz Cake.
           Aradan 1 saat geçmişti , evi toparladıktan sonra üstüme rahat kıyafetler giyerek kafama şapka taktıktan sonra çantamı alıp dışarı çıktım. Burayı seviyordum. Bilmiyorum kaç kere dedim ama seviyordum. O sırada telefonum çaldı. Hadi bakalım tahmin edin bu kimdi?
 ‘’Efendim , Calum? ‘’ diyerek telefonu açtım.
‘’Geliyorsun değil mi? ‘’
‘’Bilmiyorum, belki gelirim. ‘’ dedim yalandan.
‘’Nasıl?!’’ diyerek telefonda çığlık atan tek kişidir kendisi.
‘’Lütfen bunu bir daha yapma. ‘’
‘’Tamam , ama gel yemek yap sonra git. ‘’ dedi salak.
‘’Beni özlemedin demek ki.. Sırf yemeklerim için. ‘’ dedim gülerek.
‘’Hayır .. Öyle değil. Şey anladın sen işte. Hadi gel yarım saate. Bak o evden gidecek. Hadi bak Mike seni görmek istiyor. ‘’ dedi hızlıca.
Gerçeği söylemek gerekirse cevap vermedim telefonu kapattım. Çok konuşmuştu.

  Yoluma devam ederken etraftaki mağazalara bakınıyordum. Ah buranın modası ne çok çabuk değişmiş. En sonunda onların evine geldim. Kapının oraya geldiğimde derin bir nefes aldım. En son buradan çıkışım hayatımdaki yaptığım en kötü hataydı. Zile bastıktan sonra birkaç saniye bekledim. Kimse açmamıştı. Tekrar tekrar basıyordum. En sonunda kapı açılmıştı.
‘’Jessica.. ‘’ dedi karşımdaki şaşıran Michael.
‘’Michael.. ‘’ dedim.
‘’Seni çok özledim. ‘’ diyerek kollarının arasına aldı beni. Michael. Bu çocuğun gerçekten harika bir kalbi var.

 İçeriye geçtikten sonra evdeki bazı değişikleri fark ettim.Benim aldığım bazı şeyler yoktu. Gözlerim dolmaya başladı. Resmen sulu gözdüm. Cal ve Luke vardı evde.
  Calum kollarını açıp bana doğru gelirken ‘’Jessica. ‘’ diye tekrarlıyordu. Ah ! Bu çocuk çok salaktı..
‘’Calum.. ‘’ diyerek karşılık verdim.  ‘’Seni çok özledim. Her şeyini. Bana sürekli bağırmanı bile. Ağlamak istiyorum şuanda. İyi ki geri döndün. ‘’ diye uzun cümleler kurmaya başladı. Calum’a sarılırken arkadan Luke’un  ve Michael’ın gülümsemesini görebiliyordum.
‘’Ben de seni çok özledim. ‘’ dedim daha sıkı sarılırken.
Michael ‘’Calum yeter sıra bende. ‘’ dedi Calum’ın kafasına vurarak. Bunlar hiç mi değişmez?
Kahkaha atarken Michael’a sarılmaya başladım.
‘’Eğer her sarılma için para alsaydım , zengin olurdum. ‘’ dedim kahkaha atarak.
Hepsi birden gülmeye başladı. Luke ‘’Jessica hadi gel otur artık. ‘’ dedi. Ah bu çocuk sevilesi bi çocuk tam anlamıyla.
   Koltuğa oturduktan sonra karşıma bana meraklı gözlerle bakan 2 çocuk duruyordu. Michael ve Calum… 
 Luke sessizliği bozarak ‘’Ben bir şeyler getireyim. ‘’ diyerek ayağa kalktı. Calum da hemen ‘’Ben de gideyim. ‘’ diyerek Luke ile mutfağa gittiler.
 Michael tam bir şey söyleyecekmiş gibi ağzını açtı. Yan bakışlarımı attım. En sonunda ‘’Saçlarının tonu ne? Ben de istiyorum aynısından. ‘’ dedi ciddi bir şekilde. Gülerek ‘’Beraber gideriz. ‘’ dedim. Ah Mikey.
  ‘’Ya . Seni gerçekten çok özlemişim. Özledik. ‘’ diye cümlelerine başladı. Yanına gittim ve tekrar sarıldım. – Fırsat varken -
 Luke ile Calum yanımıza geldiler.
‘’Evet , hadi sen ne yaptın? ‘’ diye soru sormaya başladı Calum.
‘’Hiiç. Gittim ve geldim. ‘’ dedim gülümseyerek.
‘’Onu biliyoruz. Nasıl gittiğini de.. ‘’ diye devam etti Calum.
‘’Calum.. Bu konu hakkında konuşmasak. ‘’ dedim yere bakarak.
Mike ‘’Tamam Jessica. Ama bir gün illa anlatacaksın. ‘’ dedi. Tamam der gibi kafamı salladım.
  Calum Luke’a ‘’Sen ne zamandır biliyorsun? ‘’ diye soru sordu. Luke derin bir nefes aldıktan sonra bana baktı. ‘’Iıı.. İlk baştan beri. ‘’ dedi sessiz bir şekilde.
  O sıradan içeriden bir ses ‘’Ve sen bunu bana söylemedin.. ‘’ diye itiraz etti. Luke’a bakarak ‘’Hayır.. ‘’ dedim. O ses Ashton’a aitti. Elinde birkaç poşet ile içeri geldi. Luke’a ters ters bakıyordu.
‘’ Hayır Ashton. Luke’a kızma. ‘’ diyerek ayağa kalktım.
Ashton bir yandan daha da fazla sinirleniyordu. ‘’Sen hep sus!’’ diye birden bağırdı bana. Michael araya girerek ‘’Ashton yapma bunu! ‘’ dedi.  Her şeyi mahvetmiştim.
Ashton Luke’un yanına gitmeye çalışıyordu. Bir yandan ağlamaya başladım bir yandan da Ashton’ı tutuyordum.
‘’ASHTON! ‘’ diye bağırdım birden. Birden durarak bana baktı.
‘’Yapma. ‘’ dedim sesim titreyerek. Gözlerindeki acıyı hissedebiliyordum.
 
 Ashton Luke’a doğru bağırmaya başladı.
‘’Sen ne yaptın?! Ben bunu aramak için bütün her yeri gezdim. Her yere baktım. Ama bulamadım. Kahrolmuştum. Hayatımdan bıkmıştım. Yaşamak istemiyordum. Ama sen bunu biliyordun ve bana söylemiyordun. Hayatımı mahvettiniz.  O gittikten sonra hepiniz biliyorsunuz nasıl bi halde olduğumu? Yavaş yavaş ölüyordum. Kalbim acıyordu her gün. Her sabah uyandığımda ilk onu göremediğim için kendimden nefret ediyordum. Sırf onu bulabilmek için her yeri dolaştık. Bütün dünyayı. Bulamadık. Bulamadım. Kendime ‘’Her şey bitti. ‘’ bu sefer diyordum sürekli. Onu tekrar istiyordum. Ve sen bunları biliyordun. Her gün acı çektiğimi en iyi sen biliyordun… ‘’ diyordu gözlerinden yaşlar akarak. Yere doğru eğildim. Kalbim ağrımaya başladı. Hayır şimdi sırası değil. Hayır. Kendine gel.
  Luke sessiz bir şekilde bekliyordu.
‘’Biliyordum ama… ‘’ diye cümlesine başlarken Calum çalan kapıyı  açtıktan sonra ;
‘’Jessica! Seni görmek isteyen birisi var.Galiba sevgilin. ‘’ diye bağırdı. Ashton bana bakıyordu , o gözleriyle… Kalbim ağrımaya başladı. Kendimden geçiyordum… Kafamı yere çarptığımı hatırlıyordum en son..

The Only Reason // irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin