''Merry Christmas''

365 32 12
                                    

  Uzun bir süre oldu..


 İçimde bana mutluluk veren bir his vardı. Ama bunu ona söylememiştim. Nasıl söyleyecektim? Hazırlıklı değildim bi kere. O ya da ben. Hiçbirimiz hazırlıklı değildik. Noel zamanı söylenecek bir şey miydi? Belki. Ah ne yapacağımı bilmiyorum.
   Bu bir problem değildi ama işte ne yapacağımı yine mi bilmiyorum. Aslında nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Ahh.

  İçeri geçtim. Salonunda büyük,süslenmiş bir çam ağacı duruyordu. Yanlarında ise çocuklar birbirleriyle şakalaşıyorlardı. Sanırım. Yani eğer Michael Luke’un kafasına hediye paketlerini atması şakalaşmak deniliyorsa.

Mutfağa gittim sıcak çikolataları bir tepsiye koyup yanlarına geri döndüm. ‘’Kim çikolata ister?’’
Calum hemen yanıma gelip tepsiyi elimden aldı. ‘’Sanırım hepsini ben alacağım. Hepsi benim! ‘’
Tepsinin üzerindeki bir bardağı hızlıca alıp ‘’Ve benim.’’ dedim , yerime oturdum. Diğerleri ise Calum’ın elinden bardakları almaya çalışıyorlardı. Ama biraz imkansız gibi bir şeydi. Yani bu Calum.

Çikolatamdan birkaç yudum aldıktan sonra çocuklara ‘’Eee yılbaşında ne yapıyorsunuz? Yani herhangi bir plan var mı? ‘’ diye sordum.
Ashton ‘’Aslında bir gün öncesinde var. Ama yılbaşı zamanı hep beraber olacağız. Tabiki de bazıları bir yerlere gitmezse. ‘’ dedi Michael’ı göstererek. Michael nerdeyse bütün yılbaşlarında o ‘diğer insanlar’ın yaptıkları gibi eğlenirdi. Dışarı çıkar , partilere giderdi.
‘’Michael bu sene bizimle kalacaksın. Herhangi bir neden istemem. Bizimle kalmak zorundasın. ‘’ dedim.
Michael ‘’Hadi ama. Belki bu Noel son Noel olacak. Sizinle kalıp moralimi bozamam. ‘’ dedi kollarını birleştirerek.
‘’Bütün yıl bizimleydin ve moralin bozulmadı. Şimdi mi bozulacak?’’ dedi Luke. Haklıydı.
‘’E vet bu yüzden bu sene bizimle vakit geçireceksin. ‘’ dedim.
‘’Tam 12’de ikinizin öpüşmesini görmek istemiyorum şahsen.  ‘’ dedi Michael. Yanımdaki yastığı alıp yüzüne doğru attım. ‘’Kapa çeneni.’’
Ashton hiçbir şeyi durmuyordu sanki. Çünkü elindeki telefonla uğraşıyordu. Genelde insanlardan gelen mesajları okuyup gülümsüyordu. Buna dünyanın ‘en güzel’ şeysi derdi. Muhtemelen haklıydı.
‘’Ashton?’’ dedim yanına giderek.
‘’Efendim? ‘’ dedi bana baktı.
‘’Nasılsın? ‘’ dedim. Neden bunu sorduğumu bile bilmiyordum. Sadece bir şeyler söylemek istedim ona. O da ‘nasılsın’ oldu. Ah gittikçe salaklaşıyorum sanırım.
  Buraya geldikten sonra konuşacak pek konumuz yoktu. Çünkü artık ortada herhangi bir problem yoktu.Demek istediğim beraberdik ve mutluyduk. Hiçbir sorun yoktu. Onunla bazen yalnız vakit geçiriyorduk ama çok meşgullerdi. Yılbaşına onlarla birlikte girmek istiyorum. Hep beraber.

    
      Odama geçtim. Biraz bilgisayarımda takılacaktım. Bu aralar en çok yaptığım şey. Oyun oynuyordum sürekli. Bazen Michael’a dönüşeceğim diye çok korkuyordum. Yani sürekli oyun oynamak ve saç boyamak gibi… Onlarla beraber takıldığınız zaman onlara dönüşüyorsunuz. Hayat bu .

   Odanın kapısı çaldı. ‘’Gel.’’ Dedim. İçeriye Luke geldi. ‘’Ne yapıyorsun?’’ diyerek yanıma oturdu. ‘’Oyun oynayacaktım.’’ Dedim. ‘’Hangisi?’’ dedi. ‘’Sims.’’ Dedim. ‘’Bir zamanlar ben de oynadım. Genelde benim yaptığım kişiler hepsi benim gibiydi.’’ Dedi.
‘’Benim oyumda ise sen benim istediklerimi yapmadığın için seni evden attım. Üzgünüm.’’ dedim. Omzuma hafifçe vurdu. ‘’Oyunu aç beraber oynayalım.’’ dedi. Onayladım. Oyunun açılmasını bekledikten sonra açıldı.
  ‘’Bu kim?’’ diye gösterdi. Gömlek giymiş bir erkek simi. ‘’O Calum. Ona gömlek yakışıyor o yüzden öyle. Saçları siyah şimdiki siyah ve sarı ama olsun. Siyah. ‘’ dedim. ‘’Bu da gömlek giymiş.’’ dedi. ‘’Ashton o. Onun gömleği farklı bir renk farkındaysan. Ona da gömlek yakışıyor. Bu da Michael. Saçlarından anlayabiliyoruz zaten. Beyaz. Beyaz saçlı Michael benim favorimdi. Lütfen söyleme. Bu da ben gördüğün gibi. ‘’ dedim.
‘’Beni ciddi anlamda evden kovmuşsun.’’ dedi.
‘’Evet , demiştim. ‘’ dedim.
‘’Sen ve Ashton oyunda evli misiniz? Ve diğerleri de senin çocuğun mu şimdi? Çünkü soyadları ‘Summer’ da hep. ‘’ Güldü.
‘’Kapa çeneni. Evet Jessica ve Ashton evli. Ama diğerleri çocukları değil tabiî ki de. Onlar Ashton’ın kardeşleri diye geçiyor. Gerçeği yansıtmaya çalıştım. ‘’ dedim.
Luke elimden fareyi alıp oyunu kendisi oynamaya başladı. Sürekli  Michael birkaç kişiyi kavga ettiriyordu. Gitar alıp onları çaldırıyordu. Neden diye sorduğumda ileride belki bir grubu olacak ,diyordu. Ve sürekli Jessica ve Ashton’a ‘woohoo’ yaptıyordu. ‘’Terbiyesiz.’’ Diyordum sürekli. ‘’Liz’e seni söyleyeceğim.’’
‘’Ne yani? Gerçekte de bebeğiniz olacak sorun yok.’’ Diyordu. Ahh.

     Oyunu bırakıp içeri geçtim. İçeride Michael ve Ashton vardı. Calum dışarı çıkmıştı. ‘’Eee ne yaptın?’’ diye sordu Ashton bana. ‘’Hiç Luke ile oyun oynadık bilgisayardan sonra da geldim.’’ Dedim. ‘’Muhteşem bir parti hazırlayacağız yılbaşında.’’ Dedi Michael heyecanlı bir şekilde. Parti dendiğinde genelde heyecanlanır da Michael. Artık alıştım.
 ‘’Peki. Burada mı?’’ dedim. Burada bir evleri vardı. Los Angeles’da.
‘’Evet. Ve herkes gelecek.’’ Dedi Michael.
‘’Ama çift olanları çağırmayacağım.’’ Diye devam etti. Ona güldük. Çünkü uzun zamandır yalnızdı aslında en son geçen  sene birisiyle yemeğe çıkmıştı. Sonucu bu sene  geldi. Kötüydü kısacası. 
‘’Peki bu planı yılbaşında iki gün önce mi söylüyorsunuz? ‘’ dedim. İnsanlar çoktan planlarını yapmıştır.
‘’Biraz öyle oldu. Ama olsun en azından birkaç kişi gelir.’’ Dedi Ashton.

 Aslında hayal ettiğim yılbaşı böyle bir şey değildi. Yani ben daha samimi bir ortam istiyordum. Çocuklar ve ben. Bazen bu konu hakkında bencil olabiliyorum. Yani sürekli onlarla takılmak istiyorum ama imkansız. Onlar benim ailem. Kim ailesiyle takılmak istemez ki?

  ‘’Ben şimdiden eve başka eşyalar almalıyım. Daha önceden haber verebilirdiniz. Ahh.’’ Diyerek yerimden kalktım. Ashton ‘’Gelmemi ister misin?’’ diye sordu. ‘’Hayır , teşekkürler.’’ Dedim. Onlara hediye de alacaktım bu yüzden tek olmam gerekiyordu.

       2 gün sonra…

‘’Her şey hazır mı? Saat 21’e yaklaşır. İnsanlar gelmeye başlar birazdan.’’ Dedi Luke elindeki birayı içerek.
‘’Evet her şey hazır. Sadece onları bekliyoruz. ‘’ dedim.
Ashton yanıma geldi. ‘’Jessica biraz konuşabilir miyiz?’’ dedi. Tabii diyerek oradan uzaklaştık.
‘’Bir sorun mu var?’’ dedi elimden tutarak.
‘’Hayır , hiçbir sorun yok.’’ Dedim gülümsedim ona. Evet bir şey vardı ama sorun değildi tabili de.
‘’Bak eğer bir şey varsa lütfen söyle tamam mı? Her şeyi sonradan öğrenmek istemiyorum. ‘’ dedi. Ama öğrenecektin.
 

 İçeride otururken kapı çaldı. Michael kapıyı açmaya gitti. İçeriye bir sürü insan girmişti. Ciddi anlamda bir sürü. Ve genelini tanımıyordum. Ve bazı ünlüler vardı. Hepsine merhaba dedim. Muhtemelen onlar da beni tanımıyor.

     Saat çok hızlı ilerliyordu. Herkes içki içiyor , şakalaşıyor ve birbirlerine hikayeler anlatıyorlardı. Yılbaşının en sevdiğim zamanı. Bu arada Calum bağırdı ‘’12’ye 5 dakika var! ‘’
Ashton yanıma gelmiş belimi tutuyordu. ‘’Zaman çok hızlı geçiyor ciddi anlamda. ‘’ dedi.
‘’Evet çok hızlı. Aslında bütün yıl çok hızlı geçti. Sanırım bunu her yıl sonunda söylüyorum.’’ Diyip ona sarıldım. ‘’Muhtemelen. Geçen sene söyledin mi bilmiyorum çünkü beraber değildik. ‘’ dedi. ‘’Kapa çeneni. O konuyu açmak istemiyorum. Oldu , bitti. Çok fazla acıttı kalbimi ama.. ‘’ dedim.
‘’Bu sene benimlesin. Bu yeter. ‘’ dedi.

  Elimizi plastik bardaklardaki biraları aldık. Artık saat iyice hızlanmıştı. Son 1 dakikaydı. Çocukların yanlarına geçtim. Ashton belimi tutuyordu. Onu söyleyecek miydim bilmiyorum. Ah kafam çok karışık. Herkes ayağa kalktı. Luke geri sayımı başlattı. Herkes bağırmaya başladı.
9!
8!
Heyecanlıydım.
7!
6!
5!
Ashton beni iyice tuttu.
4!
3!
2!
1!
Dışarıdaki havai fişeklerin sesini duyabiliyorduk. Ashton o sırada belimden tutarak beni kendine çevirdi. Beni öptü. Evet o an söyleyecektim.
‘’Mutlu yıllar.’’ dedi.
‘’Bebeğimiz olacak.’’ Dedim. 

The Only Reason // irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin