Yellow

374 39 21
                                    

Otelin önüne geldiğimde kendi kendime güldüm. İçeri geçip resepsiyona doğru ilerledim. Oradaki kişi "Merhaba. Kaç gün kalacaksınız?" diye sordu. Gülümsedim. "Aslında birisi için geldim. Ashton Irwin." dedim. "Him anladim. Adınız neydi?" dedi , telefonu eline alarak. "Jessica Swan." dedim.

Bay , telefonla onun odasını arayıp birkaç dakika sonra bana döndü.

" Siz burada bekleyin , Bay Irwin öyle dedi."

"Tamam , teşekkürler." dedim gülümseyerek ve otelin bekleme yerine geçtim. Aslında simdi burada sabah olduğu için etrafta pek hayran yoktu , bu yüzden rahattım.

Oradaki ikili koltuğa oturup onu bekledim. Masanın üzerindeki bir magazin dergisini alıp incelemeye başladım , çocuklar hakkında birkaç haber vardı.Kendi kendime gülümsedim.

"Neden onlara bakıyorsun? Müzikleri berbat." Sesin geldiği tarafa kafamı çevirdim. Karşımda Ashton vardı , bana bakıp gülümsüyordu. Birden yerimden kalkıp boynuna sarıldım.

"Seni çok özledim. Seni çok özledim. Beni birakma tamam mı? Seni çok özledim." diyordum ona sıkıca sarılırken.

"Ben de seni özledim." diyen sesini duydum. Ona şuanda sırfsarılmak istiyordum , konuşmadan sadece sarılmak. Kokusunu içime çekmek istedim sonsuza kadar.

Boynundan kollarımı çekince kafamı göğsüne yasladım. "Beni bırakmayacağına söz ver." dedim.

"Ben o sözü yıllar önce verdim." diyerek güldü.

O güldüğünde ben de güldüm.

Ashton'ın odasına geçtiğimiz de ona bir kez daha sarıldım. "Beni baya özlemişsin." dedi ve güldü. "Evet herşeyden çok." diye yanıt verdim. Sarılmayı bırakınca ona doğru gülümsedim. Elini yanağıma koyup okşamaya başladı. Elini tutup gülümsedim. "Seni seviyorum." dedi hafifçe gülümseyerek. "Ben de seni seviyorum. " dedim. O sırada dudaklarıma yaklaşırken ben onu öptüm.

Dudaklarımızı ayırınca ona hafifçe gülümsedim. "Bugün de konser var değil mi?" diye sordum , dudaklarımı bükerek. "Son 9." dedi derin bir nefes alarak.

"Çok hızlı geçti bu tur." dedim gülerek. "Baya hızlı. Baya." dedi.

"Sen çocuklarla provalara git o zaman ben de o sırada uyumalıyım." dedim kafamı hafifçe sallayarak.

"Tamam. İstersen bugün hep dinlen." dedi gülerek. "Sizi izlemek istiyorum." dedim.

"Ama gözlerin çok kötü duruyor yani uykun baya var." dedi.

"O kadar mı kötü görünüyorum?" dedim hafifçe gülerek.

"Hayır , böyle de güzelsin. "

"De evet evet anladım ben." dedim gülerek.

"Hadi ama." dedi dudaklarını bükerek. "20 yaşına geldin Ashton Irwin çocuk gibi dudaklarını büküp durma." dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Tam-" derken telefonu çaldı. Bir saniye diyerek yanıt verdi telefona. Biraz ilerleyerek konuşmaya başladı ben de çantamdan şarj aletimi çıkartıp telefonumu şarja taktım.

"Michael aradı , provalar için. Gitmem gerekiyor , sen seviyorum." diyerek yanağımı öpüp odadan hızlıca çıktı.

Derin bir nefes aldım. Uyuyacaktım ama ondan önce duş almam gerekiyordu. Çantamdan eşyalarımı çıkartıp banyoya geçtim.

Banyodan çıkıp üzerimi giydikten sonra içeri geçtim. Telefonum hala şarj oluyordu. Yatağa geçip uyumaya çalıştım ve en kısa zamanda gerçekleşmişti.

The Only Reason // irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin