The Queen Of Family.

724 49 13
                                    

  Merhaba ben geldim yine! Çok çabuk geldim evet. Uzun bir bölüm oldu cidden.Ama içime ısındı. Çok teşekkür ediyorum bu arada 10binden fazla okunma olmuş! Çok teşekkür ediyorum! :')) xx



  1 ay sonra onu görecektim. Onları görecektim. Özledim onları. Her şeyden çok. Her gün konuşuyorduk , mesajlaşıyorduk ama onlara sarılamıyordum. Yanlarına gidip onlarla dalga geçemiyordum. Bunu özlemiştim. O 1 ay içerisinde en yakın arkadaşım diyebileceğim kişinin doğum gününü kaçırmıştım. Luke’un yani. Benim küçük salak sarışın oğlanım. Ona böyle demeyi seviyordum ama artık küçük değildi. 18 olmuştu , sonunda. Bunları düşünürken havaalanında Ashton’ın beni almasını bekliyordum. Avusturalya’daydım. Burası bana biraz yabancı geliyor. Yani bütün çocukluğu Londra’da geçen birisi olarak. Ama seviyordum burayı da. Ashton geldiğinde bazen ben de yanında geliyordum. Irwin ailesini seviyorum. Anne , Lauren , Harry hepsi çok sıcak insanlar.
  Telefonumdan saate bakarken Ashton mesaj attı.
‘’Geliyorum , gördüm seni. ‘’
Ayağa kalkıp etrafa bakmaya başladım. Ama ben onu göremiyordum. Telefonumu çıkartıp ‘’Nerdesin? ‘’ diye yanıt verdim. O sırada arkamdan bir ses ‘’Burdayım. ‘’ dedi. Arkamı döner dönmez boynuna atladım.
‘’Seni çok özledim. ‘’ diyerek daha da sıkı sıkı sarılıyordum. Saçımı öperken ‘’Ben  de seni özledim. ‘’ dedi. Gözlerim hafif dolmuştu. Sarılmayı bıraktıktan sonra bana bakarak ‘’Aaa Jessica. Yapma böyle. ‘’ dedi. Gülümseye çalışarak ‘’Tamam tamam. ‘’ dedim.
  Çok özlemiştim onu. Ona sarılırken kokusunu içime çektim. Bana kalsa o halde hep dururdum.

Bavulları alarak Anne’nin arabasına yükledik. Yani Ashton getirmişti arabayı. Yaklaşık yarım saat sonra Irwinlerin evine ulaşmıştık. Bavulları çıkartıp kapının oraya koyduk. Kapıyı Lauren açtı.
‘’Jessica! Hoş geldin! ‘’ dedi , gülümseyerek. Ona sarılarak. ‘’Ne çabuk büyümüşsün , seni görmeyeli uzun zaman oldu. ‘’ dedim. 
Ashton araya girip ‘’Tamam biraz sonra dedikoduya geçeceksiniz anladım ben. Şimdi şunları içeri koymamız lazım. ‘’ dedi elindeki bavulu içeri geçirmeye çalışarak. Bir yandan da ‘’Ne çok şey getirmişsin. ‘’ diyordu. Sessizce ‘’Bütün tur boyunca aynı şeyi giyeceğimi düşünme. ‘’ dedim.
Bana bakarak gülümsedi.
 Bavulları içeri geçirdikten sonra odaya yerleştirdik. ‘’Ah çok yoruldum! Şu uçak yolculukları beni yoruyor! ‘’ diyerek kendimi yatağın üstüne attım. Ash yanıma gelip oturdu.
‘’Sen bana sor asıl onu. Tur otobüsleri… Diğer çocuklar. ‘’ diyerek gülmeye başladı. Elimi yanağına götürüp hafifçe okşamaya başladım. ‘’Seni özledim. ‘’ dedim. ‘’Ben de seni özledim. ‘’ diyerek elini sırtıma götürüp daha sonra elini tişörtümün içine soktu. Elini indirerek ‘’Şimdi değil. Hadi kalk Irwin yapacak çok iş var! ‘’ dedikten sonra dudağından öpüp yataktan kalktım. ‘’Pekii. ‘’ dedi gülümseyerek.
Oturma odasına geçtiğimizde Lauren televizyon izliyordu. Yanına oturup ‘’Diğerleri nerede? ‘’ dedim.
‘’Harry ile alışverişe çıktılar. Gelirler şimdi. ‘’ diyerek gülümsedi. ‘’Eee anlat bakalım. Nasıl gidiyor her şey? ‘’ dedi Ashton diğer yanına oturarak. Resmen sorguya çekmiş gibi oldu.
‘’Her zaman ki gibi seni özlüyoruz.Okula gidip , geliyoruz. Annem dolaşıyor arkadaşları ile. İşte öyle geçiyor zaman. ‘’ dedi. Ashton ona sarıldı. O an gülümsedim.
‘’Güzelmiş. Ah bir saniye ben diğerlerine haber vermedim geldiğini. ‘’ diyerek eline telefonu alıp , mutfağa gitti.
Lauren sessiz sessiz konuşmaya başladı. ‘’Her zamanki gibi çok gülüyor mu? ‘’ dedi. Kahkaha attım.
‘’Evet her ortamda. Hiç susmuyor. ‘’ dedim gülerek.
‘’İşte Ashton.. ‘’ dedi dudaklarını bükerek.

O sırada içeriye Ashton geldi. ‘’Çocuklar diyor ki sen de geldin ya yemek yiyelim hep beraber. Yani bütün ailelerimiz. ‘’
‘’Evet çok güzel olur. Ne zaman? ‘’ dedim.
‘’Bu akşammış. ‘’ dedi gülümseyerek. Çok çabuk oldu ama sevindim.
‘’Tamam o zaman ben gideyim şimdiden kıyafet seçelim. Lauren yardım eder misin? ‘’ dedim Lauren’a bakarak. Hemen yerinden kalkıp ‘’Tamam olur. ‘’ diyerek odaya geçtik. Büyük bavulu yatağın üstüne koyarak açtım ve kıyafet seçmeye başladık.
‘’Sence etek filan mı giyeyim yoksa elbise mi? ‘’ dedim kıyafetleri karıştırarak.
‘’Bence rahat olabileceğin bir şeyler giy. Çünkü o aile yemekleri genelde çok hareketli geçiyor. ‘’ dedi gülerek.
‘’Yani pantolon mu giyeyim? ‘’ dedim ona dönerek.
‘’Olabilir. Ama sen bilirsin. ‘’ dedi.
O sırada Ashton bizi çağırdı. İçeri geçtiğimizde Anne ve Harry gelmişti. Anne kollarını açarak ‘’Jessica! İyi ki gelmişsin. ‘’ dedi.Ona sarıldım. ‘’Her zaman ki gibi çok şıksınız. ‘’ dedim gülümseyerek.
‘’Ah hadi ama. ‘’ dedi. İçimden ne kadar güzel gözlere sahip olduğunu diyip diyip duruyordum. Daha sonra Harry’e sarıldım. ‘’Harry! Gittikçe yakışıklı oluyorsun sen. Bu sırrınız nereden geliyor? ‘’ dedim gülerek. Ash ‘’Tabiki de abisine çekmiş. ‘’ dedi. ‘’Şımarık. ‘’ dedim ona dönerek.
 Anne’nin elindeki poşetleri alarak ‘’Yardım edeyim. ‘’ dedim. Harry , Ash ve Lauren salonda oturup konuşuyorlardı.
Anne bana seslendi. ‘’Jessica? ‘’ Yanına hemen gidip ‘’Efendim? ‘’ dedim. Daha sonra elimden bir poşeti alıp ‘’Bu senin için. ‘’ diyerek bana uzattı. Diğerlerini yere bırakarak. ‘’Çok teşekkür ederim. ‘’ diyerek sarıldım. Poşetin içinde tişört vardı. Elime alıp baktım. ‘’Gerçekten çok güzel! Çok teşekkür ederim. Bugün bunu giyerim yemekte. ‘’ dedim gülümseyerek.Daha sonra devam ettim. ‘’Diğer çocuklar yemek düzenliyormuş. Bütün aileyi çağırıyorlar , istisna olarak ben varım. Bu akşammış. Galiba Hemmingslerin evinde olacak. ‘’ diyerek açıklama yaptım. Gülümseyip ‘’Aa ne güzel! Liz bahsetmemişti. Bu arada sen de ailedensin. ‘’ dedi. Gülümserken Ashton’ın sesini duydum.
‘’Ne konuşuyorsunuz siz gizli gizli? ‘’ dedi bana göz kırparak.
Anne ‘’Jessica’ya iyi bakmıyormuşsun. Seni bana şikayet ediyordu Ashton. Aaa. ‘’ derken o ‘anne’ sesini kullandı. Ashton gelip bana sarılırken ‘’Yalan. Kim söylemişse yalan söylemiş. ‘’ dedi. ‘’Ah Ashton.. ‘’ diyerek kafamı salladım.
    Odaya geçerek yatağın üstüne tişörtü koydum. ‘’Bunu mu giyeceksin? ‘’ dedi Ashton. Ona dönerek ‘’Arkamdan gelmeyi bırakır mısın? Korkuyorum birden konuşunca. ‘’ dedim , kaşlarımı çatarak.
‘’Tamam ama bunu mu giyeceksin? ‘’ diye tekrar sordum. ‘’Evet çok güzel ve annen almış. ‘’ dedim tişörtü elime alıp tekrar incelerken. ‘’Tamam ben de ona göre giyineceğim. ‘’ diyip gülümsedi ve içeri geçti. Bavulları bir köşeye koyduktan sonra üstüme daha rahat şeyler giyip içeri geçtim.
    Anne yemek yapıyordu Ash ve çocuklar ise televizyon izliyorlardı. Onlarına yanına gidip ‘’Ashton telefonunu verir misin? Fotoğrafınızı çekip instagrama koyman lazım! ‘’ dedim. Ashton telefonunu uzattı. Şifresini girdikten sonra ‘’Gülümseyiin. ‘’ diyerek fotoğrafı çekip ona geri verdim. Instagrama koymuştu bile.
  Anne’nin yanına gidip ona yardım ettim. Daha sonra ben tatlı yapmak istedim ve Anne de izin verdi. Beraber tatlı yaptık akşam için.

-

‘’Ashton buraya gel ve üstünü değiştir! ‘’ diye bağırıyordum odasından. Saat 8 olmuştu ve bizim gitmemiz lazımdı. Ben bugün Anne’nin verdiği tişörtü giyip altıma siyah bir jean giymiştim.Saçlarımı da düzleştirmiştim , hafif bir makyaj yapmıştım. Ashton odaya gelip ‘’Ne giyeceğim? ‘’ dedi derin bir nefes alarak.
‘’Bilmiyorum , salak. Hala düşünmedin mi? ‘’ dedim gözlerimi kısarak.
‘’Tamam gömlek giyeyim. ‘’ diyerek üstündeki tişörtü çıkartıp siyah bir tişört giyip üstüne kırmızı gömleği giydi. Kaşlarımı hafifçe çatarak ‘’Bu senin tarzın değil. Luke ve Calum böyle giyiniyor. ‘’ dedim. Gülümsedi ‘’Zaten gömlek Luke’un. Ama artık benim.‘’
  Odadan çıkıp içeri geçtim. Anne ve diğerleri  hazırlanmışlardı.
‘’Çok şıksınız her zaman ki gibi. ‘’ dedim gülümseyerek. Anne ‘’Sen de öylesin. ‘’ dedi. Ashton odadan bir çıkamamıştı. Anne ona ‘’Hızlı ol! ‘’ diye bağırdıktan sonra sonunda geldi.
  Hep beraber dışarı çıktık. Arabaya geçtik. Ashton sürecekti. Anne ön koltuğa geçmişti ben , Harry ve Lauren arka tarafta oturuyorduk. Telefonumdan bir kaç şeye bakıyordum. Daha sonra Hemmingslerin evine geldik. Buraya gelmiştim daha önce.
  Arabadan inip evin kapısına geçtik. Kapıyı Luke açmıştı. İçeri geçip ona sarıldım. Daha sonra salona geçtiğimde ne kadar da çok kişi varmış diye düşündüm… O sırada Liz bağırdı. ‘’Hoş geldiniz ! Hadi hemen başlayalım oturun masalara. ‘’

  Masaya oturmadan önce bütün Hood , Hemmings , Clifford aileleri ile selamlaştım. Daha sonra masaya Ashton’ın yanına oturdum karşımda ise Calum duruyordu. Liz yemekleri dağıtıktan sonra herkes konuşmaya başladı.
 ‘’Jessica sen de turda mıydın çocuklarla? Çünkü Calum sürekli güzel yemek yaptığını ve Ashton’ın çok şanslı olduğunu söyleyip duruyor. ‘’ dedi Joy , yani Calum’ın annesi. Kızarmıştım.
‘’Hayır turda değilim. Çocuklar turdayken ben New York’a bazı arkadaşlarımın yanına gidiyorum. ‘’ dedim gülümseyerek. Liz ‘’Jessica çok güzel yemek yapıyor evet. ‘’ dedi. O sırada Anne ‘’Evet bugün tatlı yaptık. Getirdik. ‘’ dedi. Kızarıyordum kesinlikle. Daha sonra Mali Koa’nın müzik işlerinden bahsettik. Onun da sesi çok güzeldi. Şarkı çıkartacakmış.
  Bütün yemek bittikten sonra içeriye oturmaya gittik. Mali Koa ‘’Jessica buraya gel biz burada duralım , kızlar olarak. ‘’ diyerek yanına çağırdı. Celeste de vardı. Luke’un abisi Jack’in kız arkadaşıydı.
‘’Ee daha ne yapıyorsun Jessica? ‘’ dedi Mali. Bu kızı seviyordum cidden çok sıcak kanlı birisi.
‘’Hiçbir şey. Öyle her zaman ki gibi. Siz ne yapıyorsunuz? ‘’ dedim gülümseyerek Celeste ‘’Ashton ile aranız nasıl? ‘’ diye sordu. Evet galiba konu belli oldu.
‘’Çok iyi. Bir sorun yok.Onlar turdayken onu özlüyordum tek sorun bu. ‘’ dedim yere bakarak.
‘’Bir ara kötüymüş ama.. Calum söyledi. ‘’ dedi Mali Koa.
‘’Evet ama artık sorun yok. Cidden iyiyiz. Tura çıkmadan önce ona kolye verdim. O da bana bu yüzüğü verdi. Buna bakarak onu hatırlıyorum. ‘’ dedim gülümseyerek.
Celeste ‘’Çok tatlı. ‘’ dedi. Gülümsedim.
‘’Iı peki yakında yeni bir şeyler var mı ? ‘’ dedi Mali gülerek.
‘’Ne gibi? ‘’
‘’Uzun zamandır birliktesiniz. Belki yeni bir yüzük. ‘’ dedi gülümseyerek.
‘’Hiç konuşmadık cidden. ‘’ dedim gülerek. Aslında konuştuk da..

 O sırada Ashton yanımıza geldi. ‘’Bütün kızlar toplanmış dedikodu mu yapıyorsunuz? ‘’ diyerek yanımıza oturdu.
Mali Koa ‘’Evet dinlemek istiyor musun? ‘’ dedi bana göz kırparak.
‘’Ne oldu neden geldin? ‘’ dedim Ash’e dönerek.
‘’Saat geç oldu. Gidelim diyorduk biz de Lauren ve Harry’nin yarın erkenden kursları varmış. ‘’ dedi gülümseyerek. ‘’Tamam sen git ben de geliyorum. ‘’ dedim onu öperek. Daha sonra kalkıp gitti.
‘’Duydunuz gitme vakti geldi. ‘’ diyerek dudaklarımı büktüm kızlara.
‘’Tekrar görüşürüz Jess. ‘’ dedi Mali Koa.
‘’Tamam görüşürüz. İyi geceler. ‘’ diyerek yerimden kalktım diğerlerinin yanına gittim. Luke’un yanına gidip ‘’Geçmiş doğum günün kutlu olsun. ‘’ diyerek ona sarıldım. O sırada Cal ve Michael geldi. Michael ‘’Seni özlemişiz Jessica. ‘’ dedi ona da sarıldım. Cal ‘’Gerçekten güzel tatlıydı. Artık sürekli yaparsın. ‘’ dedi. Bu çocuk doymuyor mu? ‘’Tamam yaparım. ‘’ diyerek ona da sarıldım. Daha sonra Liz’in yanıan gittim.
‘’Her şey için çok teşekkürler ailenin kraliçesi. ‘’ dedim. Kahkaha attı. ‘’Her gün buraya. Seni ben de özlemişim. ‘’ dedi.

 Daha sonra eve gitmek için arabaya geçtik. Eve geldiğimizde Anne ‘’Ben yatıyorum çocuklar siz de uyuyun. Harry , Lauren yarın erkenden kursa gitmeniz lazım. İyi geceler. ‘’ diyerek odasına gitti. Lauren ‘’Ben de yatıyorum. İyi geceler. ‘’ diyerek gülümsedi ve o da gitti. Harry koltuğa oturup ‘’Ben yatmıyorum. ‘’ dedi. Ashton ‘’Hadi Harry! Uyku vakti geldi. Yarın maç yaparız şimdi uyu. ‘’ diyerek onu zorla koltuktan kaldırdı. ‘’Tamam ama unutma . ‘’ dedi ve o da odasına gitti. Ben de odadaki koltuğa oturdum. ‘’Bugün çok yoruldum. ‘’ Ashton yanıma oturdu başını göğsüme yasladı. ‘’Ama güzel bir gündü. ‘’ dedi. Saçlarıyla oynadım. ‘’Evet gerçekten güzeldi. Büyük aileyle tanışmak zaten güzeldi. ‘’ dedim esnemeye başladım ‘’Benim uyku geldi. ‘’ dedim.
‘’Tamam o zaman hadi uyuma vakti geldi! ‘’ diyerek bacağıma vurmaya başladı. ‘’Acıtıyorsun. ‘’ diyip ben de ona vurmaya başladım. Daha sonra uyumak için odaya geçtim. Ashton geldi. Kapıyı kilitledi.
‘’Neden kilitledin kapıyı? ‘’ dedim yan yan bakarak.
‘’Kimse gelmesin diye. ‘’ diyerek yanıma geldi. Gülümseyerek ‘’Terbiyesiz. ‘’ dedim. ‘’Kesinlikle. ‘’ derken bir elini karnımda dolaştırıyordu. Saçlarıyla oynayıp onu öpmeye başladım. Tişörtümü yavaşça çıkarmaya başladı. Ben de onun gömleğinin düğmelerini çözüyordum. Boynumdan öpmeye başladı…

      Sabah erkenden kalkıp duşa girdim. Evde ben ve Ash’den başka kimse yoktu. Lauren ve Harry kursa gitmişlerdi Anne de dışarı çıkmıştır diye düşündüm. Duştan çıktıktan sonra odaya gittim üstümü giymek için. Ashton yatakta hala uyuyordu. Onu uyandırmaya çalıştım.
‘’Ashtoon. ‘’ diye sessiz sessiz çağırmaya başladım.
‘’Hadii uyan canım. Ash.. ‘’
Yavaşça gözlerini açtı. ‘’Günaydıın. ‘’ dedi gözlerini açmaya çalışırken. ‘’Günaydın. ‘’ diyerek dudağına ufacık bir öpücük kondurdum. O yataktan kalkarken yani kalkmaya çalışırken ben de üstümü giyiyordum. Mavi bir gömlek ile altıma pantolon giydim. Gömleğin kollarını kıvırdıktan sonra saçlarımı topladım.  Ashton da o sırada duşa girdi. Ben de mutfağa geçip kahvaltı hazırlamaya başladım bize. Ashton duştan hemen çıkıp saçları ıslak ıslak geldi içeri. ‘’Her yeri ıslattın. ‘’ diye azarladım.
‘’Olsun. Alışkınlar. ‘’ diyerek masaya oturdu. Kahvaltıyı bitirdikten sonra ve topladıktan sonra içeriye geçtik. Televizyon izlemeye başladık. Ashton rahat durmuyordu bütün kanalları tek tek gezdi.
‘’Ver şu kumandayı! ‘’ diyerek elinden almaya çalıştım. Kumandayı gittikçe uzaklaştırıyordu benden. ‘’Ben alacağım onu. ‘’ diyerek kucağına oturdum. Kumandayı arkasında tutuyordu. O sırada gülmeye devam ediyordu. O gülünce ben de gülüyordum. O sırada bana baktı daha sonra elini gömleğime götürdü. Yukarıdan başlayarak düğmeleri açmaya başladı. Bir yandan da bana bakıyordu. Gülümsedim daha sonra kulağına yaklaşıp ‘’Durma çünkü bunu sevdiğimi biliyorsun. ‘’ dedim. Şarkılardan alıntı yapıyordum… Gülümsedi daha sonra dudağımdan beni öpmeye başladı.
‘’Turdayken bütün hayranlar oğlum ile ilişkiye girmek istiyorlar. Hepsi deli cidden. ‘’ Birden ses doğru döndüm. Liz ve Anne bize doğru bakıyorlardı. 



Evet yine bir not ile yazmaya başladım. Bugün küçük , sarışın , aptal Luke'un doğum günü! Artık küçük demeyeceğiz maalesef çünkü 18 oldu. Sürekli ''I wish that i was eighteen. '' diye diye 18 oldu. Çok çabuk geçti zaman cidden. Artık 18 şarkısını kim söyleyecek? Ben söylerim 2 yıl boyunca sonra başkasına geçer böyle devam eder. Neyse iyi ki doğdun Luke Robert Hemmings! Ailenin kraliçesi Liz Hemmings'e çok teşekkürler bu arada. Daha çok şeyler yazabilirim ama hikaye kaç sayfa tutacak bilmiyorum. Neyse iyi ki doğdun Luke! Ne kadar büyürsen büyü hala benim için küçük kalacaksın , bizim için. Doğum günün kutlu olsun! Seni seviyoruz. xx 

PS : Hemmo1996 will never be forgotten. 

2nd ps ; Runner hikayeme bakmayı unutmayın! 

The Only Reason // irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin