Lost Boy.

1.1K 66 5
                                    

    Uzun süre oldu bayaa uzun.Bazı şeyler oldu yazmak istemedim.  O gün bugünmüş demek ki. Yorumlarınızı eksik etmeyin.Ben de isterdim güzel bir bölüm olmasını.Ama elimden bugünlük bu kadar geldi. Diğer bölümü pazartesi filan yayınlamayı düşünüyorum. Hadii siz okuyun. Teşekkürler! 





        ‘’Sonunda.. benimsin.. ‘’ diyerek gülümsüyordu bana bakarken. Ben de karşılık verdim gülüşüne o sırada Jack ‘’Evet..?’’ diye öksürmeye başladı. Bazı şeyleri mahvetmesen daha güzel olabilirdi Jack , sence? Hızlıca ayağa kalkarak ‘’Eveet Jack. Şimdi nasıl hissediyorsun ? Yani.. ben dışında başka kişiler de biliyor. ‘’ dedim. Aslında kişiler değil kişiydi. Derin bir nefes aldıktan sonra ‘’Iı bilmiyorum.. Sadece omzumdaki yüklerin kalktığını düşünüyorum. ‘’ dedi , dudaklarını birbirine bastırarak. O sırada Ashton ayağa kalktı ve Jack’in üzerine doğru yürümeye başladı.
    ‘’Kim olduğunu söylediğin için ve de kız arkadaşıma bakmadığın için teşekkür ederim.. ‘’ dedi elini uzatarak. Hemen araya girerek ‘’Ah aslında.. Başka bir şeyler de var dimi söylemen gereken Ashton? ‘’ dedim. Ashton bana bir bakış attıktan sonra ‘’Iı.. Bu arada özür dilerim. ‘’ dedi. Eveet bütün her şey şimdi daha güzeldi. Ashton ve ben tekrar birlikteyiz ve aramıza girecek birileri yok.
   ‘’Hadi oturun! ‘’ dedim mutlu bir şekilde.
‘’Iı hayır gitmem gerekiyor. Bilet almam gerekiyor filan.’’ Dedi gülümseyerek Jack.
‘’Biz de dışarı çıkalım?’’ diyerek bana doğru döndü Ashton.
‘’Iı bilmiyorum. ‘’
‘’Ama hadi.. Çıkalım.Sıkıldım. ‘’ diyerek dudaklarını büzüyordu. Ona doğru yaklaşmışken Jack birden öksürmeye başladı. ‘’Evett..’’ diyerek araya girdi. Jack..
 ‘’Iı o zaman ben hazırlanmaya gideyim. ‘’ diyerek odama koştum.

 Hızlıca odama gittikten sonra direk aynanın karşısına geçerek saçlarımı yapmaya başladım. Saçlarımın artık normal haline dönmesi gerekiyordu. Tamam saçlarımı farklı renklere boyatmak gibi bi hayalim vardı ve oldu , yeter bitsin artık. Siyaj jean ve kırmızı kareli gömleğimi giyerek içeri gittim.
  ‘’Ben hazırım! ‘’ diyerek mutlu bir şekilde havaya doğru zıpladım. Zaten başka nereye zıplanırdı bunu da bilmiyordum gerçeği söylemek gerekirse.
‘’Hadi gidelim Jessica. ‘’ diyerek Ashton kafasıyla kapıyı gösterdi.
‘’Ben de gideyim. Görüşürüz Jessica ve Ashton. ‘’ diyerek Jack ile kapıdan çıktık.



  ‘’Eee ne istiyorsun Jessica? ‘’ diye sordu masaya otururken.
‘’Iı bilmiyorum belki pasta.. ‘’ diyerek gözlerimi büyüttüm. Pasta… Dünyanın en güzel yiyeceği. Kısa bir süre sonra pastalarımız –pastam- geldikten sonra sadece yemeğe odaklandım.

        Aradan yaklaşık 2 saat geçmişti. Onun yanındayken onu ne kadar da özlediğimi çok daha iyi anladım.
‘’Sıkıldım. ‘’ diyerek sıkıcı elini tuttum. Kafasını çevirerek ‘’O zaman çocukların yanına gidelim. ‘’ diyerek gülümsedi.
  Yarım saat sonra evin önüne gelmiştim.Bu eve Ashton’ın elini tutarak girmeyeli uzun zaman olmuştu. Ashton anahtarları çıkartırken ben de etrafa bakıyordum. Sanki ilk defa girecekmişim gibi oluyordu ama daha geçen gün gelmiştim buraya.
  ‘’İşte buradalar! ‘’ diyerek anahtarı gösterdi. Dudaklarımı bastırarak ‘’Ne güzel!’’ dedim. Bu çocuk salaktı. –Bir Calum kadar olamaz -
 İçimde kötü hisler vardı. İlki Jack ile ilgiliydi. Sanki onu dışlamışım gibi hissediyordum. İkincisi Ashton ile Luke arasındaki geçenler. Onları ayrı görmek biraz aslında biraz daha baya kötü hissettiyordu.Ashton kapıyı açtıktan sonra içeri girdiğimde derin bir nefes aldım.

*

İçeri girdiğimde Ashton ‘’İşte burası da evim! ‘’ diyerek bana doğru gülümsedi. Gülümseyerek ‘’Güzelmiş. ‘’ dedim. Elimi tutarak beni salon gibi bir yere götürdü.Kocaman odada sadece iki tane büyük koltuk ve karşısında televizyon vardı sadece. ‘’Sen otur ben sana kahve yapayım. ‘’ diyerek Ashton mutfağa gitti.  Koltuğa oturduktan sonra içeriye iki tane kişi girdi. Beni fark etmemişlerdi.
‘’Calum okula geri dön. ‘’ dedi sarışın olan.
‘’Hayır Lucas! O lanet yere asla gelmeyeceğim. Ben burada grup için çalışacağım! ‘’ dedi sinirli bir şekilde , Asyalı gibi görülen.
   Hala anlamamış bir şekilde gözlerimi kısarak ‘’Burada ne oluyor?’’ bakışı attım.
‘’Calum tamam bak üniversiteye gitmezsin ama bitir şu okulu. ‘’ dedi sarışın.
‘’Bak hayır dedim ben bırakıyorum. Artık okula gitmeyeceğim. ‘’ diyerek bana doğru döndü.
‘’Luke.. ‘’ dedi sessiz bir şekilde. Hızlıca ayağa kalktıktan sonra ‘’Selam. ‘’ dedim gülümseyerek.
Gözlerini kısarak üzerime doğru gelmeye başladılar.
‘’Sen kimsin? Burada ne işin var? Burası bizim evimiz? Yoksa peri misin? Ya da büyücü? ‘’ diyerek gözlerini büyütüyordu adı Calum olan çocuk.
‘’Iı.. ‘’ diyerek sözlerime başlayacakken Ashton geldi içeri.
‘’Iı galiba.. Bazı şeyleri söylemeyi unuttum. Bu çocuklarla yaşıyorum ben. Yani yeni başladım. Yani ben yeni başladım onlarla yaşamaya. ‘’ diyerek dudaklarını birbirine bastırdı. Hafif bir kahkaha atarak ‘’II peki ben Jessica. Jessica Swan. ‘’ diyerek elimi uzattım.
‘’Ben de Luke. Luke Hemmings. ‘’ diyerek karşılık verdi sarışın olan.
‘’Sen de Calum olmalısın… ‘’ dedim sessiz bir şekilde. Komik olduğunu düşünmüştüm ama dışarıdan söyleyince öyle olmadığı Calum’ın tepkisinden gayet iyi bir şekilde anladım.
‘’Evet ben Calum. ‘’ diyerek koltuğa attı kendini.
‘’Iı galiba ben gitmeliyim. Sizin şu grup filan o işleriniz var galiba. ‘’ diyerek kapıya doğru ilerledim. Ashton önüme zıplayarak ‘’Iı şey keşke önceden söyleseydim. Ve aslında bir kişi daha var ama o burada değil. ‘’ diyerek dudaklarını aşağı doğru büzdü.
‘’Sorun değil Ashton. Görüşürüz. ‘’ diyerek yanağına öpücük kondurduktan sonra kapıyı açtım.
‘’Görüşürüz Jessica! ‘’ diyen Luke’un sesini duydum. Aynı ses tonuyla ‘’Görüşürüz Luke! Calum okula geri dön , yaşın azıcık büyüsün. ‘’ diyerek kapıdan çıktım.

*

‘’O kim ? Kimsin sen? ‘’ diyerek Calum koşarak yanımıza geldi. ‘’Ooh Jessica.. ‘’ diyerek bana birden sarıldı. Kısa bir sarılmadan sonra hemen geri çekilerek ‘’Bi saniye.. Yine bir şey oldu değil mi ? Ve yine benim haberim yok! Hep böyle oluyor! ‘’ diyerek Ash’in koluna vurdu.
‘’Calum , defol! ‘’ diye karşılık verdi Ashton.
‘’Hadi içeri gelin! ‘’ diyerek Calum bir eliyle beni diğer eliyle Ashton’ı çekerek içeriye doğru götürdü. Bu çocuk iyice salaklaşmış…
 İçeride diğer çocuklar vardı. Michael’ın yanına oturdum.
‘’Ee nasıl gidiyor Jessica? ‘’ diyerek bana doğru döndü. ‘’Her şey güzel.. Bazı şeyler dışında. ‘’ diyerek Luke ve Ashton’a baktım. Bu çocuklar kadar salak kişiler yoktu.
‘’Ee birilerinin artık bir şeyler söylemesi gerekiyor. ‘’ diyerek sessizliği bozdum.
Calum her zamanki gibi atlayarak ‘’Siz.. Tekrar beraber misiniz? ‘’ dedi.
Derin bir nefes aldıktan sonra ‘’Evet.. ‘’ dedim gülümseyerek. Ashton da kafasını salladı. ‘’Evet.. Her zaman da böyle olacak bundan sonra yoksa… ‘’ derken Michael sessiz bir şekilde ‘’Çünkü sensiz bir kaybolmuş çocuğum. ‘’ diye mırıldandı. *Lost Boy, ah en sevdiklerimden.* 
‘’Evet artık sizin aranızın da düzelmesi gerek. ‘’ diyerek ayağa kalktım. Bir elim ile Ash’in kolundan tutarak diğer elim ile Luke’dan tutarak ayağa kaldırdım. ‘’Kollarınızı açın. ‘’ diyerek kollarını açtırtmaya çalıştım. ‘’Vee şimdi sarılın. ‘’ derken birbirine ittim.Ve.. bum.. Çok kötü çarpıştılar.
‘’Luke! Bu çok sertti. ‘’ diyerek Ashton birden bağırdı.
‘’Ben ne yapabilirim? ‘’ dedi Luke aynı ses tonuyla..
‘’Az büyü! ‘’ diyerek tepki verdi Ashton. Kısa bir süre birbirlerine baktıktan sonra gülmeye başladılar.
Neler oluyor, bakışımı attıktan sonra Ashton ve Luke birbirlerine doğru sarıldılar.
‘’Vee büyük çocuklar büyüdü.. ‘’ diyerek gülmeye başladım.

*

İçeri girdiğimde Ashton ile Luke’u yan yana gördüm. Luke Ashton’a sarılıyordu. Ashton beni fark etmişti. Gözleriyle bir şeyler demeye çalışıyordu. Luke’un görmeyeceği bir şekilde eliyle git dedi. Ama tabiî ki de gitmedim. Jessica olmak bunu gerektirir çünkü. Uzaklaştım kapıdan onları dinliyordum.
‘’Ashton. Ben onu istiyorum. ‘’ diyordu Luke. Sesi ağlamaklı bir şekildeydi.
‘’Luke. Adam ol. Koca bebek. ‘’ diye karşılık verdi benim öküzüm.
‘’Ashton anlamıyorsun. Ondan ayrılmak istemiyorum. ‘’
‘’Luke. Hadi ama. Kendine gel. ‘’ diyerek destek vermeye çalışıyordu Ashton. ‘’Bir gün herkes gelecek gidecek.. Ama birisi gelecek hayatını değiştirecek onun için bekle. ‘’ diyerek devam etti.
‘’Ne yani.. Jessica’dan ayrılsan üzülmeyecek misin? ‘’
‘’O , hayatımı değiştirecek olan kişi zaten.’’

*

‘’Hadi gidiyoruz! ‘’ diyerek araya girdim. ‘’Bu kadar kardeşlik duygusu yeter. ‘’
‘’Nereye gidiyoruz Jessica Hanım? ‘’ diyerek gözlerini çevirdi Calumcuk.
‘’İçmeye Calum. İçmeye ev sevdiğin şey. ‘’ diyerek tepki verdim. Calum hızlı bir şekilde kalkarak ‘’Evet.Hadi gidiyoruz. ‘’ diyerek evden ilk çıkan oldu.
Çocukları içmeye gidiyoruz diye götüren Jessica’nın dondurmacıya götürmesi…

The Only Reason // irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin