Two Different Planes.

882 58 14
                                    

  Çok uzun bir bölüm oldu çok uzun.. Artık kısa bir süre yazmam. Yorumlarınızı bekliyorum cidden. Teşekkürler. xx

  

    Diğer gün yatağımdan hiç kalmak istemedim.Kim ister ki zaten bir önceki günden sonra böyle bir gün.. Hiç sevmedim ben bugünü. Yavaş yavaş yatağımdan kalkarken telefonuma baktım , hiç mesaj gelmemişti. Daha sonra onu masanın üstüne bıraktıktan sonra banyoya gidip yüzümü yıkadım ve mutfağa geçtim.

  İçimde böyle kötü bir his vardı ama anlayamamıştım. O sırada telefonuma mesaj geldiğini fark edip hızlıca bakmaya gittim.

"Günaydıın , bugün biraz gezelim mi? Son günümüz de bugün. Yarın erkenden gideceğiz." Ashton'dı.

  Bugün son günleriydi buradaki tura çıkacaklardı. Uzun bir süre burda olmayacaklardı. Galiba bu yüzden içimde kötü bir his vardı.

  "Tamam , biliyorum. Bu yüzden kötüyüm. " diyerek yanıt verdim.

Yanıt gelmemişti bu yüzden ben de kahvaltı hazırlamaya geçtim. Ne kahvaltı ama.. Çikolata sadece.

   Çikolatayı ekmeğe sürerken telefonum çalmaya başladı. Arayan Ashton..

"Günaydıın hayatım!" dedi mutlu sesi.

"Günaydın Ash. " dedim. Sesim biraz soğuk ve üzücü çıktı.

"Jessi.. Moralini bozma , gidip geleceğiz. Senden ayrılmak istemiyorum ben.. Biliyorsun. İşte bu yüzden sana kaç kere dedim gel diye ama işte sen.. "

"Ashton bilmiyorum. Belki de gelirim belli olmaz ama seni özleyeceğim."

"Ben de seni özleyeceğim her şeyden çok. Hemen senin yanına geleceğin hem de hemen gitmiyorum ya.. "

"Ashton yarın saat sabah 7de uçağa bineceksiniz.." dedim sesim kısılarak.

"Jessica. Yapma bunu. Bak. Bekle beni oraya geliyorum. " dedi hızlı bir şekilde.

"Hayır hayır." derken telefonu kapattı.

  Şuanda çok kötü oldum. Ağlamak istiyordum ama beni böyle görmesini istemiyordum. Anlatamadığım bir üzüntü vardı içimde. Onunla gitmek istiyordum aslında ama bir yandan da.. Bilmiyordum. Onu özleyecektim. Her şeyden çok özleyecektim. Onun kokusunu , sesini..

  Çok geçmeden kapı çaldı. Yavaşça ilerledim ve açtım.

"Ashton.." derken birden sıkıca bana sarıldı. O an birden gözyaşlarım dökülmeye başladı.

  "Hayır ağlama ağlama. " diyerek daha da sıkı sıkı sarılmaya başladı.

"Ashton..Ben seni özleyeceğim." derken daha da kötü oluyordum.

"Gel buraya sorun yok. Her şey iyi." diyerek koltuğa oturduk.

  Gözyaşlarımı silerken hafifçe gülümseye başladı.

"Neden gülüyorsun?" dedim hem ağlamaklı hem de seviçli bir ses tonuyla.

"Sana.. Hiç bir zaman seni bırakmayacağımı biliyorsun ama her zaman da ağlıyorsun." derken saçımla oynamaya başladı.

"Sus sus gülme. Şuan da kızsal duygularım tavan yaptı. Her an çatabilirim sana." diyordum sakinleşmeye çalışırken.

  "Tamam Jessica Swan. Benimle gel.. " dedi.

"Ashton bilmiyorum... "

İçimde kötü bir his vardı. Gittikçe daha çok artıyordu.

"İçimde kötü bir his var. Sanki her şey mahvolacakmış gibi. Sanki seni kaybedecekmişim gibi.. " gözlerimden tekrar yaşlar gelmeye başladı.

The Only Reason // irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin