"Biyolojiden 0.8 almışım." diyen Okyanus notunu umursamayan tembel öğrenci tavrıyla oturduğu banka yayıldı.
"İyi bari eksiye düşmemişsin. Bende 60 almışım." dedim dalga geçerek.
Hande söylediğime gülerken kafasını telefondan kaldırıp Okyanus ve bana baktı. "99 almışım. Lanet olsun. Bir puanı nereden kırdı bu kel?" diyen Hande elini alnına yerleştirirken ben Okyanus'la birlikte, "Allah başka dert vermesin kızım." bakışı atıyordum.
Hande elini yüzünden çekerken, "Tamam tamam bakmayın öyle. Bir şey demedim." dedi. Üçümüz birlikte, birbirimizin birbirinden şahane notlarına gülerken tam karşımıza dikilen Egemen ile gülüşmeyi kestik.
Egemen, ellerini arkasında birleştirmiş sırıtarak bize bakıyordu. "Bir şey mi oldu? Neden geldin?" dedim yüzüme yerleştirdiğim huysuz ifadeyle.
"İlla bir şey mi olması gerekiyor? Seni görmek istemiş olamaz mıyım?" dedi Egemen gözlerimin derinliklerinden kalbime küçük bir kıvılcım bırakırken.
"Yavşama faslını geçelim. Neden geldin?" dedim sahte bir sinirle.
Egemen, "Beni de aranıza alır mısınız?" dedi oturduğumuz bankın tam ortasına yerleşirken.
Bunun derdi neydi şimdi?
"Saçmalık."dedim Hande ve Okyanus'a bakarak.
Okyanus oturduğu banktan kalkıp karşımıza geçerken, "Aa neden saçmalık olsun? Grubumuz T.C vatandaşı herkese açıktır." dedi yüzünü sarmalayan sahte ciddiyetle.
Karşımızda dikilen Okyanus'a gülerken, gözüm okulun girişinde duvara yaslanmış, elindeki telefonuyla bizi seyreden Sarp'a takılmıştı. Kızgınlık ve hüzün duyguları arasına sıkışan kahverengi gözleri beni bulduğunda, gözlerini benden çekip telefonuna yöneltti. Birkaç saniye telefonuyla uğraştıktan sonra tekrar bana bakmıştı.
Bakışlarımı Sarp'tan çekip, elimde titreşen telefonuma baktım. Sarp arıyordu. Arıyor muydu Sarp? Neden arıyordu ki? Bu soruları telefonu açınca sormalıydım sanırım.
Bankta oturan Hande ve Okyanus'a dönerek, "Ben şu köşede telefonla konuşuyorum bir yere gitmeyin." dedim.
Egemen, şüpheli gözlerle beni seyrederken, ben ayağa kalkıp hemen bankın yanında bulunan ağacın altına geçmiştim bile. Elimde hala titremekte olan telefonu sinirle açarken sesimi temizledim. "Aramızda 7-8 metre var ve sen yanıma gelip konuşmak yerine telefonla arıyorsun." dedim.
"Gökçe kes şunu. Senin cümlelerinin uzunluğu canımı sıkıyor." diyen Sarp'a içimden yine uzun bir cümleyle küfür ederken yeniden konuştum. "Neden aradın?"
"O Egemen denilen yavşak herifi yanından atmazsan ben oraya gelip atarım." diyen Sarp'a gözlerimi devirirken, "Görüşürüz." dedim ve telefonu yüzüne kapadım. Telefonu cebime sıkıştırıp, küfürlerimi sıraladığım sırada kuşkucu bakışlarıyla beni seyreden Egemen'i gördüm.
"Rahatsız ediyor seni değil mi?" diyen Egemen iki elini yanında yumruk yaparken, karşı tarafta bizi seyreden Sarp'a doğru yürümeye başlamıştı. Ben Egemen'in peşinden giderken, Okyanus ve Hande'de bizimle birlikte geliyordu.
Egemen'in kolunu tutarken, "Kavga falan çıkarma sakın. Neden kavga etmeyi seviyorsunuz cidden anlamıyorum." dedim.
"Sen karışma Gökçe." dedi ve kolundaki elimden bir çırpıda kurtuldu.
Sarp ve Egemen karşı karşıya birbirlerine bakarken, ben hemen sağ taraflarında olası bir kavgayı engellemek için bekliyordum.
"Aynı dizidekiler gibi. İki yakışıklı erkek karşı karşıya." diyen Hande iki elini birbirine sevinçle çırparken, ben göz devirmekle yetindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAKTÜS
HumorHer seferinde boğazına kaçmasına rağmen Bakkal Necati'den leblebi tozu yemeye devam eden, meyveli jelibonu hayatının tam ortasına yerleştiren ve karmakarışık, içinden çıkılmaz bir hayata sahip, tipik ev kızı, Gökçe. Bakmaya bile kıyamadığı sevgilisi...