49. Bölüm - Korkma

73 5 1
                                    

Sonunda Romeo ve Juliet için sahneye çıkma günümüz gelmişti. Okyanus herkesten daha heyecanlı bir şekilde kulisi turluyor, Hande boş bulduğu aralıklarda cuma günkü deneme sınavına çalışıyordu. Bana gelirsek üzerimdeki depresyonu büyük ölçüde atmış bir şekilde Egemen'in kolları altında dinleniyordum.

Okyanus üzerindeki ağaç kıyafetinin yapraklarıyla oynarken etrafına bakındı. "Ezgi nerede? Tek başıma tüm ekibin oksijen ihtiyacını karşılayamam." Herkes Okyanus'un dediğine gülerken somurtkan yüzüyle beraber kulise Ezgi girdi. Ağaç rolünde olmak onu Okyanus kadar heyecanlandırmıyordu anlaşılan. Bence mutlu olması gereken bir rolde çünkü normal hayatta hiçbir işe yaramıyorken, oyunda hiç değilse oksijen sağlamak gibi bir görevi vardı.

Yeliz Hoca kulise gelip, "Oyuna son 5 dakika herkes hazır olsun. Herhangi bir terslik olmasını istemiyorum çocuklar." diyerek son uyarısını yaptı. Okyanus, Ezgi ve dekor ekibi sahneye çıkarken Egemen'le ben de sahne girişine doğru yönelip beklemeye başladık.

"Perde açılacak, ışıklar 3 kez yanacak ve biz sahneye çıkacağız."

Egemen sessizce tekrarladığım cümlemi duymuş olacak ki belli belirsiz gülümsedi. "Heyecanlanma Kaktüs. Çok güzel geçecek oyun." Yanağıma yaklaşıp kısa bir öpücük verdi. Oyun öncesi moralimi toparlayacak en güzel hediye bu olmalıydı.

Egemen benim heyecanımı yatıştırırken perde açıldı. Lamba bir kez yandı. İki kez... Ve üç kez.

Oyun başlıyordu.

Egemen'in tuttuğum elini bırakıp sahneye doğru ilerledim. Oyun benim repliğim ile başlıyordu. Sahneye çıktığımda kısa süreliğine etrafa göz atma şansım olmuştu. Annem, Zeynep ve abim en önden beni seyrediyorlardı. Kısa bir süreliğine göz göze geldiğimizde üçü de bana bakıp gülümsemişti. Salona göz gezdirdiğim kısa süre içerisinde gözüme annemin hemen arkasında oturan biri daha çarpmıştı: Güney. Hayır, hayır yanlış görüyor olmalıydım. Nasıl olabilir de her yerden çıkıp hayatımı alt üst etmeye bu şekilde devam edebiliyordu? Her şeye rağmen dikkatimi toparlamalıydım ve oyuna odaklanmalıydım. Yeliz Hoca bir terslik istemiyordu. Güney'in bunu da mahvetmesine izin veremezdim.

İlk repliği söylediğimde salondaki gerginliği üzerimde hissedebiliyordum. Sesim titremişti. Herkes alaycı gözlerle bana bakıyor gibiydi. Sanki günlerce üzerimden atmaya çalıştığım karanlık hisler Güney'i görünce tekrar geri gelmişti. İlk repliğimin ardından Hande'nin sahneye çıkma sırası gelmişti. O kendi repliğini söylerken ben kafamı toparlayıp kendi söyleyeceklerimi hatırlamaya çalışıyordum. Birkaç saniyeliğine sahne girişinde bekleyen Egemen'le göz göze geldik. Ağzını oynatarak bir şeyler söylüyordu ama ne anlatmaya çalıştığını anlamıyordum. Sufle vermeye çalıştığını anlamam birkaç saniyemi alsa da doğru zamanda anlamayı başarmıştım.

Egemen'in verdiği kopyalar sayesinde oyunu berbat bir hale çevirmekten kurtarıyordum sanırım. Tüm oyun boyunca lanetlenmiş gibiydim sürekli birileri sufle vermeye çalışıyor ve topluca oyunu kurtarmaya çalışıyorduk. Okyanus bile oyun boyunca ağaç yapraklarını sallayarak beni neşelendirmeye çalışmıştı. Oyun bitimi hepimiz el ele tutuştuk ve salonu selamladık. Tüm bu süre boyunca Güney'in salonda olmasını sindiremiyordum. Onun orada oturmaması için elimden bir şey gelmemesi ise iyice öfkelendiriyordu beni.

Oyun bitince doğruca kulise gittik. Yeliz Hoca birazdan gelip beni güzelce azarlayacaktı. Bu kadar güzel bir oyunu nasıl mahvettiğimi yüzüme vuracak, Ezgi de keyifle olanları izleyecekti.

"Kaktüs iyi misin?"

Egemen'in sorduğu soru içinde bulunduğum durumu tekrar yüzüme çarpmıştı ve ağlamaya başlamıştım. "Hayır. Onu gördüm Egemen. Hala nasıl buraya gelebiliyor?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 14, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAKTÜSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin