🌵Bölüm Müziği: Yüksek Sadakat - İkame
🌵🌵🌵
Okyanus ve Hande karşımdaki banka oturmuş matematik notlarını tartışırken onlara fark ettirmeden cebimdeki telefonu çıkardım.
Rehberi birkaç saniye karıştırdıktan sonra Güney'i bulmuştum. Gözlerimi yavaşça Hande ve Okyanus'a kaydırdım. Hâlâ konuşmaya devam ettiklerini gördüğümde yeniden telefonuma odaklandım.
"Okul çıkışına 1 ders kaldı. Ben, Hande ve Okyanus'u bir şekilde yanımdan göndereceğim. Okul çıkışı beni almaya gel."
Acelece yazdığım mesajı gönderdikten sonra, telefonumu cebime soktum. Okyanus şüpheyle bana baktığında, "Ne oldu Okyanus'um?" dedim.
"Sende bu aralar bir şeyler var ama ne var bilmiyorum." dedi soğuk bir tavırla.
Bende bu aralar bir şeyler var ama bende ne var bilmiyorum.
Kelimeleri bir araya getirerek bir cümle kurmaya çalıştım. "Bir şey yok." dedim. O kadar kelime içerisinde bir, şey ve yok kelimelerini seçmek kendime sinirlenmeme neden olmuştu.
Okyanus susmayı tercih ederken bu sefer Hande konuşmuştu. "Egemen'den neden ayrıldın?" Sesinde bana karşı hafif acıma sezdiğimde içimde bir şeyler burkuldu.
"Sıkıldım Egemen'den." dedim. Dilim ters döndü, kalbim acıdı ve Egemen'den sıkıldığımı söyledim. Bu cümlenin gerçek olmadığını tek ben biliyordum.
"Benim bildiğim Gökçe kimseden sıkılmaz." dedi Hande.
"Doğru biliyorsun." dedim. Ardından devam ettim cümleme. "Ama sıkıldım."
"Egemen'den sıkılan bir kız ilk defa görüyorum. Egemen duymasın." Ezgi'nin iğrenç tonlamalı sesi kulaklarıma iliştiğinde sinir uçlarım fitillenmişti sanki.
Okyanus ifadesiz yüzüyle Ezgi'ye bakıp konuştu. "Kızım sen bizim üzerimize çip falan mı yerleştirdin? Nereye gitsek oradan çıkıyorsun."
Ezgi kısa süreli bir kahkaha attı. "Size çip takmak mı? Buna daha uzun gülmek isterdim fakat Gökçe'ye soracağım birkaç şey var."
Sıkıntıyla iç çektim. "Ne soracaksın?"
"İlk olarak teşekkür edeceğim doğumgünü hediyem için."
Bankın üzerindeki su şişesi alıp Ezgi'nin suratına patlatmak gelmişti içimden. Ama dediğim gibi sadece içimden gelmişti. Eyleme geçmeyecek bir şeydi bu.
"Git buradan." dedim titreyen elimle.
Ağzı düz bir çizgi halini aldı. "Parti nasıldı Gökçe? Eğlenmedin mi yoksa?" Konuşmaya devam ederken sinirle yerimden kalktım.
"Git dedim buradan Turuncu."
Ezgi sağ elini kaldırıp bana doğru salladı. "Şimdilik gidiyorum. Ama daha işimiz bitmedi."
Arkasını döndü ve yanımızdan uzaklaştı. Ama sözcükleri havada asılı kalmıştı.
"Daha işimiz bitmedi."
🌵🌵🌵
"Ben bugün kütüphanede ders çalışacağım. Siz eve gidin." dedim Hande ve Okyanus'a bakarak.
Okyanus bir elini alnıma koyarken, "Gökçe sanırım ateşin var." dedi. Ardından konuşmaya devam etti. "Sen ve ders çalışmak mı? Hiç yakıştıramadım sana."
Küçük bir sırıtışın ardından cevap verdim. "Matematik çalışacağım biraz. Dersleri dinlemedim."
Hande çantasından çıkardığı kitabı birkaç dakika karıştırdı. "Bende matematik çalışacaktım zaten. Gel birlikte çalışalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAKTÜS
HumorHer seferinde boğazına kaçmasına rağmen Bakkal Necati'den leblebi tozu yemeye devam eden, meyveli jelibonu hayatının tam ortasına yerleştiren ve karmakarışık, içinden çıkılmaz bir hayata sahip, tipik ev kızı, Gökçe. Bakmaya bile kıyamadığı sevgilisi...