🎈Multimedya, kitaptan bir alıntı.
🌵🌵🌵
Okyanus deri ceketine çeki düzen verirken, yürüdüğümüz yola bakıp konuştu. "Bizim Ezgi'nin doğumgününde ne işimiz var Gökçe?"
Hafifçe sırıttım. "Eğlence için Okyanus'um."
Gözlerim, Egemen'in yanında yürüyen Hande'ye takıldı. İki elini karnında birleştirmiş, öylece yere bakıp yürüyordu. Oldukça mutsuzdu. "Hande Allah rahmet eylesin kim öldü?"
"Ne?" dedi kafasını aniden yerden kaldırıp bana bakarken.
"Kim öldü diyorum? Bu ne mutsuzluk diyorum?" Kafamı bu sefer de Okyanus'a çevirdim. Onunda farkı yoktu şimdi Hande'den. Kafası öne eğilmişti. "Siz hâlâ barışmadınız mı yoksa?"
Sesleri çıkmayınca hâlâ küs olduklarını anladım. "Küs mü kalacaksınız yani?"
Sessiz kalmayı denedim birkaç saniye. Belki düşünmeye ihtiyaçları vardı. O sırada Egemen hafifçe kulağıma eğilip fısıldadı. "Senle küs kaldığımızda ben de böyle hissettim." Nefesi yanağıma değip geçiyordu. "Ayrıca çok güzel görünüyorsun. Söylemiş miydim?"
Bu aralar Egemen konuşunca midemde kelebekler değil hayvan çiftliği falan hareket ediyordu. Özel hissediyordum.
Hey, en son Okyanus ve Hande'den bahsediyorduk. Boşverin şimdi midemdeki kelebekleri.
"İkiniz barışana kadar bende konuşmuyorum." dedim. Sanırım ilkokulu anımsatan bir cümle kurmuştum. Pek inandırıcı olmamıştı.
Ezgi'nin evinin önüne geldiğimizde ben, Okyanus ve Hande küs olduğundan dolayı zili Egemen çaldı. Tek katlı bir evdi. Ezgi'yle tamamen zıt düşen şirin bir evdi burası. Biran yanlış geldiğimizi bile düşünmüştüm.
Kapı açılınca Ezgi'nin güzel ama kötülükle gölgelenmiş suratıyla karşılaşmıştım. Kocaman dudaklarıyla sırıttı bizi gördüğünde. "Beklenen misafirler de geldi. Gökçe bu büyük hediye için çok teşekkürler."
"Hediye" olarak bahsettiği şeyin Egemen olduğunu hissedince biranlığına üzerine atlamak istedim Ezgi'nin. Göz devirmekle yetindim o saniyelerde. Ama gün sonunda Ezgi'yle ne yaşacağımız hakkında bir fikrim yoktu.
Ben Ezgi'nin omzuna çarparak içeri girdim. Hemen ardımdan Hande, Egemen ve Okyanus yanıma geldi. Evin içinde bahçede dahil olmak üzere 100'e yakın kişi vardı.
"Ezgi'nin bu kadar seveni var mı gerçekten?" dedim kendi kendime. Sonra bizim onu sevmediğimiz halde bu partide olduğumuz aklıma geldi ve sırıttım.
Hande ve Okyanus'a baktım. Karşılıklı iki koltuğa oturmuş, somurtuyorlardı. "Yeşil Göz yardım ette barıştıralım." dedim.
Egemen, "O iş bende Kaktüs." dedi. Yanımdan ayrılıp ikisinin yanına oturdu. Ben tam Egemen'in ne yapacağına bakarken yanıma Begüm geldi.
Begüm bizim sınıftan herhangi bir kız. Fakat şuan neden yanıma gelip bana baktığı hakkında bir fikrim yoktu. "Begüm bir şey mi oldu?" diye sordum.
"Biraz konuşabilir miyiz?" diye sordu ardından eliyle kapı köşesini işaret etti. "Şu köşede."
Ne konuşacaktık?
"Olur." dedim kafamla onaylayarak. Begüm kapı köşesine doğru hareket ettiğinde onu takip ettim.
"Ee ne konuşacağız?" dedim merakımı saklamaya çalışmayarak.
"Ezgi ve Sarp'ın senle Egemen'e yaptıklarını duydum da birde senden dinlemek istedim olayı. Bilirsin kızlar merak eder böyle konuları." dediğinde anlam veremeyerek kaşlarımı çattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAKTÜS
HumorHer seferinde boğazına kaçmasına rağmen Bakkal Necati'den leblebi tozu yemeye devam eden, meyveli jelibonu hayatının tam ortasına yerleştiren ve karmakarışık, içinden çıkılmaz bir hayata sahip, tipik ev kızı, Gökçe. Bakmaya bile kıyamadığı sevgilisi...