Multimedya; Burçak
🌵🌵🌵
Okyanus etrafa dağılmış saçlarını belirli bir düzene sokarken konuştu. "Edebiyat dersi kadar sıkıcı bir ders var mı?"
İlk dersimiz edebiyattı ve bende en az Okyanus kadar sıkılıyordum. Oturduğum yerde öylece etrafa bakıyordum. Egemen hâlâ gelmemişti. Ve şu yeni gelen kızda.
Kolumdaki saate baktığımda dersin başlamasına 2 dakika kaldığını gördüm.
Hande çantasından çıkardığı edebiyat kitabını sıranın üzerine bırakırken bana baktı. "Egemen gelmeyecek mi bugün?"
"Bilmiyorum, benimle konuşmuyor." dedim elime aldığım kalemle uğraşırken. Bu cümleyi kurmak bile canımı acıtmıştı.
Beynimin içindeki savaştan sağ çıkmaya çalışırken sınıftan içeri Selami hoca girdi. Her zaman elinde taşıdığı kahverengi deri çantasını öğretmen masasına bıraktı ve sınıfa doğru döndü. "Günaydın gençler."
Küçük selamlaşma faslı bittiğinde Selami hoca öğretmen masasında duran sınıf defterine yöneldi. Bir yandan yoklama kağıdını çıkarıyor bir yandan da konuşuyordu. "Bugün sizlerle güzel bir mektup çalışması yapacağız."
Selami hoca yoklama kağıdını önüne koyduğunda sınıf kapısı birkaç kez çalındı ve gülüşmeler eşliğinde iki kişi içeri girdi.
Egemen ve adını bile öğrenmediğim şu yeni kız.
Selami hoca yakın gözlüklerini burnuna doğru indirip sınıftan içeri giren Egemen'e baktı. "Egemen hiç geç kalmazdın sen noldu evladım?"
Ayağa kalkan edebiyat hocamız işaret parmağıyla Egemen'in yanındaki yeni kızı işaret etti. "Ve yeni bir arkadaşımız var galiba sınıfta."
Okyanus yavaşça arkasına dönüp bana baktı. "Kız çok güzel Gökçe." Hande yavaşça Okyanus'un koluna vurdu.
Evet, kızın güzelliği saklanamayacak kadar ortadaydı. Egemen'le birleşince ise mükemmel bir tablo ortaya çıkmıştı.
Selami hoca yeni kıza kendisini tanıtmasını söylerken Egemen hâlâ onun yanında duruyordu. Gözlerimi tahtaya kilitlemiş sadece ikisini izliyordum. Kız Egemen'e bakıp son kez gülümsedikten sonra sınıfa doğru dönüp kendini tanıtmaya başladı. "Adım Burçak."
Kendini tanıtmaya devam etti bir süre. Ben ise ismini öğrendikten sonra dinlemeyi bırakmıştım. Sadece Egemen'e bakıyordum. Fakat o bana bakmıyordu.
Kafamı Ezgi'ye doğru çevirdim. Egemen'i başka bir kızla görmek onu üzmeliydi. Fakat rahatlıkla oturduğu sırasında öylece tahtaya bakıyordu.
Şaşırmış bir şekilde kaşlarımı çattım. Sanki paralel evrendeydik. Ezgi, Ezgi değildi. Egemen artık beni sevmiyordu. Tüm karakterler değişmişti.
Burçak kendini tanıttıktan sonra Selami hoca yerlerine geçmeleri için izin verdi. Egemen hep benim yanımda otururdu şimdiye kadar. Şimdiyse yanındaki Burçak ile birlikte hemen yanımda bulunan boş sıraya geçmişlerdi.
Kafamı iki elimin arasına alıp, neler olduğunu anlamaya çalıştım. Egemen benden cidden vazgeçmiş miydi?
Ben düşüncelerimle savaş içerisindeyken omzuma konulan elle birlikte kafamı aniden arkaya doğru çevirdim. Burçak bana bakıyordu gülümseyerek. Griye çalan mavi gözlerinin içi parlıyordu. "Selam Gökçe önceden tanışmıştık seninle. Aynı sınıfta olmak çok güzel."
Benimle dalga mı geçiyordu?
Egemen'e kaydırdım gözlerimi. Bana bakmıyordu. Ellerini sıranın üzerinde kilitlemiş öylece sıraya bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAKTÜS
HumorHer seferinde boğazına kaçmasına rağmen Bakkal Necati'den leblebi tozu yemeye devam eden, meyveli jelibonu hayatının tam ortasına yerleştiren ve karmakarışık, içinden çıkılmaz bir hayata sahip, tipik ev kızı, Gökçe. Bakmaya bile kıyamadığı sevgilisi...