“Aldora bezi çıkart.” Bacağımı ileri uzattım. Bileğimdeki kumaş parçasını çözdüm. Dean feneri yaraya tutmuştu. Yanıma yaklaştı. İşaret parmağını hafifçe tenimde gezdirdi. Canım yanmıyordu,yara artık kapanmaya başlamıştı. “Geçmiş artık.” Dedi. Yaraya daha yakından bakınca yıldız deseni oluşturduğunu gördüm. Dean elini bileğimden çekti. Kafamı Jack’in olduğu tarafa çevirdim. Yoktu. “Jack?” Dean birden kalktı. Çalılıklara doğru yürüdü. Etrafa bakındı. Saniyeler içinde nereye kaybolmuş olabilirdi ki. Kalp atışlarım hızlanmıştı. “Dean korkuyorum.” Dean birkaç adım daha attı. “Dean lütfen uzağa gitme.” Çalılığın yanından döndü. Artık onu göremiyordum. Ellerimi bacaklarımın yanına koydum. Parmaklarımla toprağı sıktım. Oturarak kendimi geriye doğru çektim. Sert bir gövdeye değince durdum. Rüzgar ıslık çalarak esti. Gözüme bir şey kaçmıştı. Elimi gözümü ovuşturmak için göz kapaklarımın üstüne götürdüm. Gözbebeklerim yanıyordu. Salak Aldora topraklı elini niye gözüne sokarsın ki. Boğazımda bir sıcaklık hissettim. Gözlerimi açmaya çalıştım. Acı biber sürülmüş gibi yanıyordu. Gırtlağımın üstündeki baskı birden arttı. Ağzımdan inlemeye benzer bir ses çıkmıştı. Fazla yüksek değildi,duyulamayacak kadar kısıktı. Biri beni boğmaya çalışıyordu. Alnımdaki soğuk terler yüzümü üşütüyordu. Gırtlağımın üstündeki baskı daha da arttı. Kollarımla bacaklarımı sallayarak kurtulmaya çalıştım. Tam arkamdaydı, nefesini boynumda hissedebiliyordum ama ona ulaşamıyordum. Kalbim çaresizce çırpınıyordu. Ciğerlerim yanıyordu. Gözlerim kapalıydı, açılmaya cesaret edemiyorlardı. Yaşadıklarımla yüz yüze gelmekten ürküyorlardı. Ölecektim ve daha çok gençtim. Yaşanacak daha çok şey vardı. Mutluluğunu görmeyi amaç edindiğim gri gözler beni bekliyorlardı.Şimdi ölmek doğru olmazdı. Evet, her zaman olurdu ama şimdi olmazdı.Fakat,bitmişti işte sona gelmiştim. Demek bu kadar basitti. Gözlerimden süzülen bir damla yaş yanaklarımı nemlendirdi. Boğazımı sıkan güç dayanılamayacak seviyeye gelmişti. Şimdi ölüm zamanıydı…
Siyah, siyah,SİYAH… Diğer taraf beyaz değil miydi? Hani nerdeydi o aksakallı dede nerdeydi o beyaz bulutlar? Kandırılmıştım ya da cehennemin dibini boylamıştım. Eğer cehennemdeysem hani nerdeydi benim alttan ısıtmam. Burası bile soğuktu sırf ben ısınmak istiyorum diye. Bu tarafta da yanacak ciğerlerim var mıydı? Yok hatlar karışmış olmalıydı, yanlış yere gönderilmiştim. “Kendine gel artık.” Biri beni deli gibi sarsıyordu. Gözlerimi araladım. Boğazımdan ağzıma doğru yükselen güçlü kasırga dudaklarımı açmamla patladı. Durmadan öksürüyordum. “Buranın erkekleri yakışıklıymış.” “Ne?” “Ama ben seni tanıyorum, istediğin insanın görüntüsünde birini mi yapıyorlar acaba.” “Aldora sen yaşıyorsun!” Ne yani beni beğenmeyip dünyaya mı şutlamışlardı. Daha da kötüsü diğer dünya hayallerimi saniyeler önce Dean’e mi anlatmıştım. Ellerimle yüzümü kapattım. Kızarmıştım. Ellerimi yüzümden çekti ve dudaklarıma su şişesini dayadı. İtiraz edemedim, su ağzıma akmaya başlamıştı bile. Aslına bakılırsa konuşmaya çalışıp daha da batmaktan iyiydi. Şişeyi çekip kapağını kapatınca gözlerimin içine baktı. Bu sefer yanma sırası yanaklarımdaydı. “İyi misin?” Kötüydüm, kendimi yine rezil etmiştim. “İyiyim.” “Seni yalnız bırakmamam gerekirdi hem de o sülük için.” “Jack nerde?” “ Cehennemin dibinde.” Bu mudur yani beni onunla mı takas etmişlerdi? “Aldora ne olduğunu anlat bana.” Yüzünde güçlü ve sahiplenici bir ifade vardı. “Biri beni boğmaya çalıştı.” “Bana kızma olur mu?” “Niye?” “Jack’i öldüreceğim. Ondan kurtulmak zorundayız.” Baştan aşağı titredim. Yapamazdı, Jack bunu yapmış olamazdı. Dean Jack’i öldüremezdi. Eğer bunu yaparsa katilden farkı kalmazdı ama katil Jack olabilirdi. Aniden ortadan kaybolan oydu. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Dean sırtımı sıvazladı. “Özür dilerim.” Dedi. Ayağa kalktı. Benden yavaşça uzaklaştı. Bir ağacın önünde durdu. Dikkatli bakınca ağacın gövdesine Jack’in bağlı olduğunu gördüm. Dean yerden tüfeğini aldı. Jack nemli gözleriyle başını bana çevirdi, titriyordu. Dean tetiğin üstüne parmağını koydu. Bakışları buz gibiydi. Kendimi zorlayarak ayağa kalktım. Jack dudak hareketleriyle “Ben masumum.” Dedi. İzin veremezdim. Dean Jack’i öldüremezdi. Koşarak Dean’in üstüne atladım. İkimiz birlikte yuvarlandık. Tüfek de bir kenara düşmüştü. Dean beni üstünden itti. Tüfeği tekrar alarak Jack’ e doğrulttu. Jack’in önüne geçtim. Kollarımı havaya kaldırdım. “Dean yapma!” “Aldora çekil şu yaratığın önünden.” “Yapamazsın,onu öldürmene izin vermem.” “Sana çekil dedim.” “Dean Jack’i bırak onu öldürdüğünde ailesinin çekeceği acıyı düşün. Aileden birini kaybetmeyi en iyi sen bilirsin.” “Ailemi sakın karıştırma!” “Vur o zaman,Hadi! Beni de öldür.” “Senden ve arkandaki yaratıktan nefret ediyorum.” Diye bağırdı. Arkasına bakmadan ormanın derinliklerine karıştı. Jack’in yanına oturdum. “Aldora sana yemin ederim o ben değildim, ben sana zarar vermedim. Ben o anda sizin yanınızda değildim.” “ Nerdeydin Jack?” “Gitmek zorundaydım, beni kan tutuyor.” “Kan nerde vardı?” “ Bileğindeki yarayı açmıştın.” İnandırıcı gelmemişti. Kaşlarımı çattım. “Bana inanmıyorsun.” Dedi. Kafamı yukarı aşağı salladım. “Hanım evladının tekiyim. Karıncayı öldürsem oturup başında ağlarım. Sana yemin ederim başka bir nedeni yoktu gitmemin. Ben yaralardan korkuyorum.” Jack’in iplerini çözdüm. İyi kalpliliğimin cezasını bir gün çok büyük bir bedelle ödeyeceğimi biliyordum ama ben buydum. Kimseye zarar veremezdim. İnanmak gerektiğinde de bir bakış yeterdi. Duygu dolu tek bir bakış…
“Gelmeyecek mi sence?” “Sanmıyorum.” Dean uzun zamandır yoktu. Gün ağarmaya başlamıştı. Jack beni sonsuza kadar koruyacağına dair milyonlarca yemin etmişti. “Göle girsem, burada kalmak seni rahatsız eder mi? Seslensen gelirim. Sana oradan göz kulak olurum.” Kandan korkan birinden hayatımı gerçekten kurtarmasını beklemiyordum. Dean’i merak ediyordum. İçimi tırmalayıp duran merak dürtüsü bir türlü bitmek bilmiyordu. “Gidebilirsin Jack, ben başımın çaresine bakarım.” Minnettar bakışlarıyla gölün yanına gitti. Dizlerimi kendime çektim. Dean lütfen gel diye mırıldandım. “Buradayım Aldora.” Arkamı hızlıca döndüm. Dean sakinleşmiş gri gözleriyle buradaydı. “Madem öldürmeme izin vermiyorsun o zaman yapacağım pisliklere hazır ol.” “Geri döndüğün için teşekkür ederim.” “Bulmamız gereken bir katil ve elimde deliller var” dedi ve gülümsedi. “Daha yolun başındayız.”
Bölümün sonundaki üç tatlı kutucuktan size en sevimli gelene basarsanız sevinirim. Yorum tercihim düşüncelerinizi merak ediyorum. Vote da fena olmaz hani. Okuduğunuz için teşekkürler. İyi ki varsınız. Hadi gösterin kendinizi J
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOT
Teen FictionSiyah kağıt paçavraları benliğimizi yutarken birbirimizi sindirdik. Suçlu en başından beri bizdik. Birbirimizin ölümünü izlerken çaresizdik.