Merhaba yeni bölümle karşınızdayım. Keyifle okumanız dileğiyle. Sağlıcakla kalın
canlarım🌹Zülüf Dökülmüş Yüze ( Neşet Ertaş)
*
Düğün günü gelip çatmıştı. Ama ben halâ kendimi Kadir'in karısı olacağım fikrine alıştıramıyordum. Nişan dönemim evli evinde gerekir düşüncesiyle hiç uzatılmamıştı. Bizim oralarda adetler öyleydi. Bir hafta öncede babamlar ile amcamlar merkeze gidip "yolların sağlanması " geleneğine göre akrabalarıma bir-kaç parça eşya alınmıştı. Aslında benimde gitmem, o alışverişte olmak gerekirdi ama gitmemiştim. Severek mi evleniyordum?. Gönlü başkasına ait bir adama bu kadar şamata yeterdi bence. Zorlayıp , dellendirmenin alemi yoktu.
Kına gecemde çalgılar çalınıp, oyunlar oynanmıştı. Gece yarısı yorgun argın atmıştık kendimizi yatağa. Yarın büyük gündü. İyi dinlenip erimi hoş tutmalıymışım!. Uykumu almazsam sabaha kadar uyutmazmış erim. Ertesi gün leyla leyla gezermişim. Dokunmazdı ki Kadir bana. Başkasının olmuştum ya ... Dokunamazdı bana!.
"Bitti mi telaşen?".
"Bitti Selvi gel!".
Arkadaşım yamacıma yanaşıp öpüyordu solgun yanaklarımı. Gözleri dolu dolu. İstemiyor bu evliliği belli. Gönüllü olmadığımın farkında belkide. Mutlu görünmeye çalışmadım. Neyse oydu. Tarlada öleli kaç gün geçmişti ki daha?. Hemen başka bir adamın koynuna girip, sevdasından etmek yeterince acıtıyordu beni zaten.
"Coh güzel olmuşun!. Ay barcası gibi...".
"Saol canım. Sende pek güzelsin".
Durdu nefes aldı verdi. Sonra çıkardı ağzındaki baklayı. Neden yanıma gelip okşadığını anladım o vakit.
"Abim...coh üzüldü bilon mu?".
Ses etmedim. Bu evlilikle herkes üzülmüştü. Hakan'ın üzülmesi neyi değiştirirdi?.
"Sevordu seni Zeliş!. Canından coh!".
"Deme bunları...hem ben...".
"İstemediğini bilom!. Neden Zeliş?. Gönlü başkasında adama neden vardın?".
"Sevom ben Kadir Ab...".
Halâ abi diyordum ben ona. Ne derece inandırıcı gelirdi ki kulağa?. Gelmedi de zaten!. Sevda Yenge'm kapıyı açıp içeri girene kadar bakışmıştık Selvi'yle. İyiki de gelmişti yengem yoksa ağzımdan çıkacaktı tüm gerçekler. Taşıyamıyordum artık. Paylaşmak, yanlız olmadığımı hissetmek istiyordum galiba.
"Pek güzelsin be yavrum. Eyi ettikte seni aldık Kadir'ime!".
Neden beni istediğini anlayamamıştım. Nede olsa başıma fenalık gelmiş, temiz olmayan bir kızdım. Şaşırıyordum ilgisine. Elimde değildi. O olaydan sonra kimseye inanmıyor, herkesten işkilleniyordum.
Elleri elimde çıkardı dışarı beni. Atın üzerine koyup damat evine gidene değin dolandırmışlardı bizi karış karış toprağını bildiğim köyde. Çalgı alanına geldiğimde Kadir belimden tutup indirmişti beni attan. Onunda üzerinde yeni olduğu belli ceket ve pantolon vardı. O zamanlarda ne gelinlik giyilirdi nede takım elbise.
Benim üzerimde yeni alınan bir fistan, onun üzerinde bir ceket yani bir pantolon eski bir gömlek. Özenmediği belliydi. Benim gibi!. Düğün değil ölüm sayıyordu doğruya. Bir an için kapılacak olduysam da heyecana gözlerini görünce silindi gitti. Bitmiş tükenmişti onu görmediğim bir ayda. Cüssesi erimiş, dağ gibi adam erimişti. Benim yüzümden!. Acizliğim yüzünden diye düşünmüştüm. Haklıydım da benim yüzümden di ama nedeni farklıydı.
Gece ye kadar oyunlar oynanmış, çalgılar çalınmıştı. Artık halvet vaktiydi. Bizim odaya geçip, beklenen şeyi yapmamız gerekiyordu. Sıkıntı büyüktü. Çarşaf adeti yoktu ama çarşafa akıtacak kanda yoktu. Ambalajı açılmış bir pakettim ben. Bunu hem kaynanam biliyor hemde kocam. Gerekli miydi peki gerdek?. Yaramı kanamaktan başka ne önemi vardı.
Yengemler beni yeni hazırlanan gelin odasına almıştılar kalabalık azalmaya başlayınca. Erkek tarafının yün alıp kız tarafının döşek yaptığı yatağın üzerinderindeydim. Yer yatağıydı. Yumuşak, güzel kumaşı vardı. Oturttu yengem beni yanına başladı suratımı kızartmaya .
"Oğlumu geri çevirme. Hoş dutmaya bah!. Ne istorsa yap!. Sende okşa...er oğlan yatağında hazır kız iste...sakın ha geri çekme gendini!".
"Yengeeee...".
"Sus aaa!. Ne yengesi?. Ananım ya ben senin!".
Ana?. Diyebilirmiydim ben ona ana?. Şendure'ye bunca sene ana demiştim ama bir analığını görmemiştim. Yengem iyiydi. Sakıncasını görmedim. Hemencicik diyivermiştim.
"Ana...bilon ben yani...ben".
"Bilom. Bilom da o yüzden diyom ya!. Bırah sana dokunsun..yaralarını sarsın. Sevsin seni!".
"Sevmez ki!".
"Ne deye sevmeyecemiş?. Bir goynuna gir hele sıcaklığını alsın hele...bahalım sever mi sevmez mi?".
Konuşmak için ağzımı açtımsada kapattı. Daha da utandıracak şeyler söyledi. O gece bir kadının en mahremini, bir erkeğe nasıl yaklaşması gerektiğini öğrendim. Utanmıştım çokça. Ama gerekliydi. Söz verdirmişti yengem. Kadir bana yanaşırsa geri çekilmeyecek, karşılık verecektim. Geri çekilmeyecek ama karşılıkta vermeyecektim ben.
Kadınların gülüşmeleri utandırması bitince çıktılar dışarı. Yanlız kalmıştım bir süre. Sonra kapının yavaşça açılıp gıcırdayarak kapanmasını duydum. Başımda kırmızı pullu yazmayla bekledim onu yatakta. Ayak ucunda bekledi. Kalkmadım. Cesaretim yoktu. Elini uzattı. Söz vermiştim elini tuttum.
Ayaklandım bende. Kırmızı yazmanın altından bakmıştım uzun uzun yüzüne. Usulca kalkmıştı eli. Yazmayı yüzümden çekip, öpmüştü alanımı. Kalbimin deli gibi attığını hatırlıyordum. Deli gibi!. Sesini duyacakta rezil olacam diye korkuyordum. Hevesliymişim gibi görünüp, gözünde alçalmak istemiyordum.
"Yüz görümlüğün aşağı darla. Nikahta verdim!".
Kafamı kaldırmamış, dediklerine ses etmemiştim. Ne diyebilirdim ki?. Layık görmüştü işte. Adetti!. Hakkımdı...ama ben istemiyordum.
Başımdan sıyrılmıştı yazmam. Belimde ki kuşağım çıkarılmıştı. Anladım ki onada tembihlenmişti bana denilenler. Dokunmak istemiyordu biliyordum. Ama dokunma diyecek gücü kendimde bulamıyordum. Üstünde ki ceketi çıkarışını izledim. Düğmelerini açışını, kemerini söküşünü. Anlamıştım. Kadını yapacaktı beni. Ama nasıl?.
Korkuyordum ben. Titriyordum!. Halâ silebilmiş değildim o gecenin izlerini.
"Kkkk...Kadir Abi!".
"Gocanım senin!. Abi yok!".
"Abi...".
"Yok dedim Zeliş!".
Susmuştum!. Haklıydı. Kabul ettiğimde düşünmem gerekirdi. Düşünememiştim. Aslında ben o gece tarlaya inerken de başıma gelecekleri düşünememiştim. Ben ne zaman düşünmeyi akıl edecektim sahi?.
"Yapacan mı?".
Korksamda duramamış sormuştum. Fakat o cevap vermeyip elbisemi üzerimden çıkararak vermişti cevabımı. İnce içi gösteren bir gecelikle kalmıştım karşısında. Çok utanıyordum. Utancıma aldırmayıp önce gömleğini sonra pantolonunu çıkarmıştı.
Kadir'in cüssesi korkutuyordu o gece ilk defa beni. Sebebi ilk defa erkek vücudu görmem den mi yoksa kızların edepsiz sözlerinden miydi bilemiyorum. Uzun adamın uzun şeyi olur diyip dalga geçmiştiler benle. Yapmayacağını sanıp, kulak ardı etmiştim laflarını. Kadir yapacaktı. O gece ki gibi yakacaktı canımı besbelli.
"Bbben..ben...acıyacak mı abi?".
Bir adım yaklaşıp, almıştı yüzümü avuçlarına. Kıvrılmıştı dudakları soruma. Çok mu saftım ben o yaşta?. Yoksa henüz kirlenmemiş miydim?.
*
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Sizi diğer kurgularım KUPA KIZI ve Yer Altından Papatyalara bekliyorum. Seviliyorsunuz ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACI TÜTÜN (Tütün Serisi 1. Kitap)
General FictionTarlaya tütünlere bakmaya giden Zeliş'in yaşadığı istismar sonucu Kadirle zoraki evlilik yapmasını konu alan bir köy hikayesi. "Kolumu bacağımı savuruyor, beni hapseden bedenden kurtulmaya çalışıyordum. Ama yapamadım. Yatırımdım tütün tarlasında ıs...