21

23K 1K 266
                                    


Selam sevgili okurlar 🙋‍♀️

Acı Tütüne göstermiş olduğunuz ilgi için çok teşekkür ediyorum. Diğer hikayelerim Yer Altından Papatyalar ve Kupa Kızı na da bekliyorum.

Keyifle okumanız dileğiyle. Sağlıcakla kalın canlarım 🌹

#Nayino (karmete)

*

Kadir'in bana olan kızgınlığı o kadar büyüktü ki çırılçıplak karşısında durmam onu etkilemiyordu. Islanan bedenim kocamın gelişiyle uyarılmıştı. Yaklaşık bir ay öncesinde kalan kocamın dokunuşları zihnime düşüyor, vücudumda ki her tüyün dikilmesine neden oluyordu. Ellerim hemen mahrem yerleri korumaya gidiyor, örtebildiğim kadar örtüyordum başları dikilen memelerimi ve alt bölgemi.

Bir müddet kapıda kalan ve neye uğradığını şaşıran Kadir, gözlerinin dudaklarımdan başlayıp göğüslerime, ordan da göbeğime inişi dördüncü aya giren gebeliğimin neticesi olan hafif çıkık karnımda duraklıyordu.

Şehvetten koyulaşan gözleri büyümeye başlayan karnım ile birlikte sinirden kararıyordu. Bana dokunacak diye beklediğim kocam, benden önce banyoya girip elbisesini çıkardığı yerden çorabının tekini alıyor patlayan musluğun üzerine sarıyordu. Tek kelimeyle hayalkırıklığı yaşamıştım. Aç bakışları sönmüştü. Bir erkek kadınını özlüyorsa, bir kadında erkeğini özleyebilirdi. Bende kocamın bedenime dokunuşlarını özlemiştim. Ben uyarılan bedenim ve utançtan kızaran yüzümle yanlız kalana kadar bir ümit Kadir geri dönecek diye bekledim.

Bekledim çünkü geri dönmesi demek bize bir şans vermesi demekti. Beni hala kadını olarak görüyor demekti. Ama Kadir geri dönmedi ve benim umudum da patlayan musluktan akan su gibi yer yana dağılmıştı.

Yıkanmadan giyinip açtığım döşeğe giriyor, ertesi gün işten dönen kocamın gelişine kadar da o yataktan çıkmıyordum. Günümün tümü köyden getirdiğimiz döşekte geçiyordu. Bir ayı kocamın işten yorgun argın dönmesini bekleyerek o döşekte geçirmiştim. Kimseleri tanımıyordum, Belgin Abla hariç. Zaten onunla da o bir ay boyunca hiç görüşmemiştik. Sıkıntıdan patlayacak kıvama gelmiştim.

Kadir ben uyanmadan evden çıkıyor, akşam baya geç bir vakitte geri geliyordu. Gelince o kadar yorgun ve aksi oluyordu ki "aç mısın" yada "yemek yiyon mı" dan öteye geçmiyordu konuşmamız. Gün geçtikçe eriyordu kocam. Dağ
gibi Kadir gitmiş yerine inşaata ağır yük taşımaktan bir deri bir kemik kesilen Kadir gelmişti. İlk bir hafta fırın ekmeğinden öteye geçmemişti yemeğimiz. Paramız yoktu. Haliyle alacak gücümüzde.

Bir haftanın sonunda yövmiyesini alan Kadir ilk iş küçük tüplü bir ocak, bir bakır tencere birde bardak kaşık çatal ne varsa almıştı. Hemen hemen mutfak malzemelerinin gerekli olan tüm temel eşyalarını almıştı. Yiyecek olarak da pirinç ve kahvaltı için zeytin almıştı. Kuru ekmeğin yanında artık yiyecek bir lokma yemeğimiz vardı. Çok mutluydum. Kocam yüzüme bakmasa da, havalar soğuduğu için ev artık buz gibi olsa da, rutubet kokusundan bayılacak gibi olsam da mutluydum. Tüm gün yalnızdım. Düşündüğüm tek şey Kadir'in eve gelirken daha az yorgun olmasıydı.

Çok yoruluyordu Kadir. Elleri nasırlanmıştı bir ayda. Vücudu ise yara bere doluydu. Morluklar nedenini sarmıştı. Sırtında ve kollarında taşıdığı ağır yükten dolayı ezikler ve çürükler meydana gelmişti. İçim gidiyordu onu gördükçe. Benim yüzümden tüm o zorluklara katlanıyordu. Köyde de yoruluyordu ama vücudu çürüyecek kadar değil.

Akşamları gelmesini beklerken korktuğum için ışığı kapamıyor, o gelene kadar da bodrum katta kalan evimizin küçük penceresinden sadece dizden aşağısı görünen insanlara bakıyordum. Eski püskü, yırtık siyah plastik ayakkabıyı görene kadar da pencerenin dibinden ayrılmıyordum. Geldiğini görünce koşarak kapıyı açıyor, boynuna atılarak hoşgeldin diyordum. Benim ki bir nevi yaranma çabasıydı. Benim yüzümden gurbet ele inşaat işçisi olarak gelen ve tüm gün canı çıkan kocama şirin görünme amaçlıydı.

ACI TÜTÜN (Tütün Serisi 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin