Keyifle okumanız dileğiyle. Sağlıcakla kalın canlarım 🌹Yazımı Kışa Çevirdin( Neşet Ertaş )
*
Kadir duamı duymuş gibi üzerimden yana atmıştı kendini. Onunda göğsü o gece benimki gibi inip kalkıyordu. Kendi derdime düştüğümden ona dikkat kesilemiyordum. Ne olmuştu ona?. Neden ağlayacak gibi duruyor hiç umursamıyordum. Umursadığım kırılan güvenimdi. Bir kere daha dağılan ümidimdi.
"Yapmayacahtım!...".
Ellerim yüzümde sırt üstü yatırıldığım yatakta onu sadece duyuyordum. Ne dediğini ise anlayamıyordum. Kadir ne anlatıyordu bana?. Beni istemediğini mi? Yoksa dokunmaya layık görmeyecek kadar değersiz ve iğrenç olduğumu mu?. Hiç biriydi!. Aslında Kadir o gece bana beni çok umursadığını, bana kıyamadığını anlatıyordu ama ben nedense anlamak istemiyordum.
Kalıp yargıları olan bir toplumda büyümüştüm. Benim büyüdüğüm toplumda tecavüze uğramış bile olsan suçlu sendin. Kuyruk sallayan sendin. Ben kaba tabirle ateş olmayan yerden duman çıkmazdı. Eğer yağmurlu bir gecede , bir tütün tarlasında başına bir fenalık geliyorsa bunun suçlusu sendin!. Baban seni göndermiş, istemeden olmuş.... önemli değildi. Olan olmuştu ve sen oldurandın.
Yaşananlar yetmezmiş gibi bir de evlendirilmiştim. Evlendiğim adam ve anası başıma ne geldiğine bakmazdı. Onların bakacağı tek şey eksiksiz itaattı. Kaynanam yani Sevda yengem, bile ve isteye atmıştı oğlunun kollarına. Kadir de gördüğü bildiği halde almıştı beni. İstemedendi evet ama almıştı işte. Yapılması gerekeni benim kadar o da biliyordu.
Bana dokunmalıydı. Kendinin yapmalıydı. Bana dokunmazsa benden iğrendigi, beni istemediği sonucu çıkmaz mıydı? Belkide çıkmazdı ama dediğim gibi yaşadığım toplum bunu çıkarıyordu. Benimde çıkarmam lazımdı.
Çıkaramıyordum!. Ne olursa olsun tenime istemsiz biri dokununca kasılıyordum. Ölüyordum. O geceyi tekrar tekrar yaşıyordum. İkimiz içinde zordu. Yanan hangimizdik o gece hiç anlamamıştım.
Kesik kesik hıçkırıklarımın, sarsılmalarımın ardından Kadir'in olduğu yöne baktığımı hatırlıyordum. Hıçkırmıyordu, sarsılmıyordu ama ağlıyordu Kadir. İnce bir ip gibi yanaklarının köşelerin süzülüyordu yaşları. Başıma gelenlere benden başkasınında ağlayabileceğini anlamıştım ben o gece. Demek ki suçlu değilim dediğimi hatırlıyorum. Mutlu olmuştum. Bir üzüntüye mutlu olmuşum. Elimde değildi. Anlamak ve anlaşılmak güzel hissettirmişti.
Hangi cesaretle ona yaklaştım hala anlayabilmiş değilim ama yer yatağında ona doğru kaldırmıştım bedenimi. Sarılmıştım bir cesaretle. Koskocaman Kadir Abim artık küçük bir çocuk gibi kollarımın arasındaydı. Kayıtsız kalmıştı ilkin ama bir müddet sonra yanaşıyordu kendi isteğiyle. Akıtıyordu sayısız gözyaşını incecik geceliğimin açıkta bıraktığı boynuma.
"Zeliş....ben kötü bir adam mıyım?".
Ne demeliydi? Bir erkek iyi olabilir miydi?. Ama iyiydi Kadir. Babamın göstermediği şefkati göstermişti. Bana kimse ağlamazken o ağlamıştı. Beni kimse sarmazken o sarmıştı.
"Çok mu sevon Esma'yı?".
Ben sanmıştım ki Kadir sevdasına ağlıyor. Kaybettiği sevdiğine yanıyor. Öyle değildi!. O an anlamadım. Koca adamın derdini. Tam olarak ne zaman anladım bilmiyorum ama anladığımda ne hissetmem gerektiğini bilememiştim.
Benim safça sarfettiğim sözlerin üzerine sadece sarılıyordu bana. Çok saftım ben o zamanlar. Bir erkeğin neye ağlayacağını, neden sarıldığını anlamayacak kadar saf.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACI TÜTÜN (Tütün Serisi 1. Kitap)
Genel KurguTarlaya tütünlere bakmaya giden Zeliş'in yaşadığı istismar sonucu Kadirle zoraki evlilik yapmasını konu alan bir köy hikayesi. "Kolumu bacağımı savuruyor, beni hapseden bedenden kurtulmaya çalışıyordum. Ama yapamadım. Yatırımdım tütün tarlasında ıs...