ACI TÜTÜN (Tütün Serisi 1. Kitap)

18

Selam sevgili okurlar 🙋‍♀️

Acı Tütüne göstermiş olduğunuz ilgi için çok teşekkür ediyorum. Diğer hikayelerim Yer Altından Papatyalar ve Kupa Kızı na da bekliyorum.

Keyifle okumanız dileğiyle. Sağlıcakla kalın canlarım 🌹

*

Kamyonun kasasında otururken sessiz kalmış, hiç konuşmadan geceyi bile etmiştik. Kötü yolda ine çıka yola alan kamyon midemi alt üst etmişti. Kalçamı da ağrıtmış, kemiklerime kadar sızlatmıştı. Uykum geliyordu sessizlikten. Erken kalkmış olmamızın nedeninde vardı tabi ki. Tek eşyamız olan döşekle yorganı koyduğumuz köşeden alıp bir güzel sermiştim kasaya kirlenir demeden. Uykum vardı ve yorgundum. Son günlerde olan olaylar beni ziyadesiyle yıpratmıştı. Kaç gecedir uyumuyordum zaten.

Yorganı açıp içine girince sırtımı döndüm Kadir'e. Hala suratsızdı. Belki ardında bıraktığı ailesini düşünüyordur diye de rahatsız etmek istemedim. Sonuçta benim yüzümden göçmüştü toprağından. Günahım olmasa da suçlusu olarak görse bir şey diyemezdim.

Yorganın altında dönüp dururken dün gece düştü aklımın kör kuyularına. Yengemin beni tatlı diliyle kandırıp, kemiklerimi kırarcasına dövmesi . Dünkü hadise bana küçükken babaannemin anlattığı bir hikayeyi anımsatmıştı.

Çok eski zamanlarda babaannemin, hayvanların insanlar gibi konuşup, yiyip, eğlendiğini söylediği, hatta sihir bile yapabildiğini söylediği zamanlardı. Öyküye göre dağın tepesinde beş yavrusuyla yaşayan bir keçi varmış. Bu keçi her gün otlağa çıkıyor, yediği otların süte dönüşmesini bekler öyle eve gidermiş. Ama anne keçi evden çıkmadan evvel yavrularına sıkı sıkı tembihlermiş. Tepenin ardında ki kurda kapıyı açmamalarını, onlara öğrettiği tekerlemeyi duyamadan asla ama asla ses etmemelerini, tekerlemeyi duysalar bile kapının altından ayağını görmeden hele kapıyı hiç açmamalarını söylemiş.

Bir gün yine dağa otlamak için çıkarken tepenin ardından onu gözetleyen kurt, ses değiştirerek yavruların yanına gitmiş. Kapının ardından yavrulara tekerlemeyi söylemiş.

Şimbilikke mimbilikke dayek teye ji zozana şire tarra le gohana

Meee deri li dayika ğo vekin

Sesini değiştirmeye çalışsa da kurt olduğunu anlayan yavrular sen bizim annemiz değilsin demişler kurda. Kurt buna sinirlenip evine yol almış. Ama şans işi ki yolda kesilmiş bir keçiye rast gelmiş. İçinden işkembesini alıp postu üzerine geçirmiş. Postu geçirince tekrardan kapıya varmış.

Şimbilikke mimbilikke dayek teye ji zozana şire tarra le gohana

Meee deri li dayika ğo vekin.

Yavrular yine sese aldanmayıp ona inanmamışlar. Ama küçük yavru annesini çok özlediğinden annelerinin tembihlediği gibi kapı altından ayağını göstermesini ister.

Postu giyen kurt ayağını rahatça kapı altına sokar. Yavrular kapıyı açmış ve kurtta onları mideye indirmiş. Ama o sırada anne eve gelir ve kurtla kavga eder. Anne keçi boynuzlarıyla kurdun karnını deşer ve yavrularını kurtarır.

O gün bana da olan oydu. Bende kuzu kılığında ki kurda aldanıp kapıyı açmıştım. Oysa bana da tembih edilmişti kesinlike kapıyı açmamam. Ama nasıl ki yavrular tekerlemeye aldandıysa bende yengemin tatlı diline aldanmıştım. Aldanmış ve kapıyı açmıştım.

Düşüncelerle uykuya dalmıştım. Sabaha karşı duran kamyonetle kendime gelmiştim. Etraf halen karanlıktı. Kadir ise bıraktığım yerde... Hareketsizdi bir heykel gibi. Kılı dahi kıpırdamamıştı. Kamyonun kasasını açıyordu şoför. Önce kocam ardından ben iniyordum. Karanlık olmasına rağmen sokak lambasının aydınlattığı kadarıyla bile ağzım açık kalmıştı. Beton zemin, kat kat binalar, sokak lambaları. Çok farklı bir yerde gibi hissettiriyordu o an bana. Gezegenleler arası yolculuk yapmış gibi hissettiriyordu. Adıyaman'ın küçücük köyünden çıkıp, İstanbul'un koca dünyasına düşmüştüm. Ağzım açık, o karanlıkta görebildiğim manzarada kocam koluma dokunana kadar sıyrılamamıştım girdiğim dünyadan.