Keyifle okumanız dileğiyle. Sağlıcakla kalın canlarım 🌹(Yüksek Minarede Kandiller Yanar)
*
Ona havluyu uzatıp üzerini kurulamasını sırtı dönük bekledim. Seslerin kesilmesiyle yönümü ona dönmüştüm. Kadir saçlarını havluyla kuruluyor, arada kaçamak bakışlarla beni izliyordu. Bakışlarını net göremiyorum. Neler düşündüğünü anlamıyordum. Henüz açılmayan havadan mı yoksa elektirik olmayışından mı bilmem ama gözlerine çıkaramadığım bakışlarımdan dolayı hiç bir şeyi anlamıyordum.
Havlusu elinde bana yürümüştü. O yürüken neden attığını bilmediğim hızlı nabzıma kızıyordum. Alışamıyorum ne olursa olsun. O bir erkekti ve ben hala erkeklerden korkuyordum. Aslında bunu erkek aslına tek dayandıramıyordum. Benim korktuğum insanlardı. Daha doğrusu insan olamamış insan kılığındaki canilerdi.
"Sen yıkanmon mı?".
Ses çıkarmak ne mümkün. Titreyen ellerimi saklamaya çalışarak aşağı yukarı sallıyordum başımı. Konuşamasam da anlasın istiyordum. Saçlarımın ıslak olması lazımdı. Yoksa çıkışımızı dört gözle kapıda kurulu bekleyen Sevda yengem hoşnut olmazdı.
Bir düşünceler aldı o an beni. Kadir banyodayken nasıl çıkarmalı elbisemi?. Nasıl ıslatmalı yaralı bedenimi?. Oluru yoktu ya bu işin, lakin olmalı oldurmalıydık ikimizde. Yazılan kadere eğilen boynumuz gibi, yazılı olmasada kanunları olan köyün kurallarına uymalıydık. O gece beni böyle görüp, ses etmeyen ama besbelli bir şeylerden şüphelenen Şendure için tuhaf giden şeylere bir yenisini daha ekleyemezdik. Yüzümün nasıl çizildiğini, neden onca vakit gelmediğimi sorduklarında ağzımı açamayışım kuşkulandırsa da Kadir'in yaptığı açıklama onları inandırıyordu.
Onun söylediğine göre ben su yolunu açmaya tarlaya indiğim sırada göremediğim bir çukura basıp dere yolu boyunca yuvarlanmışım. Kendimden geçince de Kadir bulana değin kimselere seslenmemişim. İncinen yerlerim olduğu içinde o taşımıştı beni eve. Öyleydi uydurduğu hikaye. Yine onun sayesinde kurtulmuştum başka bir beladan. Belkide benimle evlenmek isteyişi o gece bana daha erken ulaşamayışıydı. Vicdan rahatlatması yada duyduklarımdan sonra bir nevi özür dileme şekliydi. Belkide tüm bunlar değilde, benim yine yeniden intihar etmem den korkuşuydu.
Uzun süren sessizliğim ve anlamsız bakışlarım Kadir'in ilgisini çekmiş olsa gerek bir kaç adımda yanıma geliyordu. Nemli yüzü heybetli cüssesiyle karşımdaydı artık. Başka bir bidonun üzerine bıraktığı havludaydı gözüm o sıra.
"Anam mı dışarda?".
"Elham dışarda. Bilmom ki?".
"Bu yüzden mi galdın içeri?".
"Sevda yengem gişin çıkmadan çıkma dedi".
Bir eli çekinsede omuzumu buluyordu. Hafifçe sıkıyordu. Her zaman bir abi tavsiyesi verirken yaptığı hareketleri yapıyordu kocam. Bana hala abim gibi davranırken abi deme diyordu. Kadir tutarsızdı ve evlendiğimin ertesi günü amca oğlu olan kocam hakkında ilk defa bir fikre nazır oluyordum.
"Yıkan o vakit!".
"Bbbb...ben..sen...abii!".
"Abi yok Zeliş gocanım dedimdi ya!. Ben senin neyinim de bakam?".
"Gg..gişim..".
Söylediklerimin bitmesini bekliyor gibi sözcüklerim bitince elbisemin eteklerini buluyordu elleri. Bir çırpıda yukarı sıyrılan elbisem çıkıyordu başımdan. İnce mi ince bir içlikle ve lastikli bir pijamayla kalmıştım karşısında. Ben utanıyor ondan kaçmaya çalışıyordum, o ise kollarını bana sıkmadan dolayıp yerimde sabitliyordu. Çok ama çok utandığımı hatırlıyorum. O gece bir erkekle kadının olabileceği en yakın duruma düşmüşken bile bu denli çıplak hissetmemiştim kendimi.
![](https://img.wattpad.com/cover/119977570-288-k928848.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACI TÜTÜN (Tütün Serisi 1. Kitap)
General FictionTarlaya tütünlere bakmaya giden Zeliş'in yaşadığı istismar sonucu Kadirle zoraki evlilik yapmasını konu alan bir köy hikayesi. "Kolumu bacağımı savuruyor, beni hapseden bedenden kurtulmaya çalışıyordum. Ama yapamadım. Yatırımdım tütün tarlasında ıs...