Bölüm 5 : Sundown and Night

2.7K 143 43
                                    

Tamam, bu bölümü yazarken aklıma bana kahkaha attıran harika bir fikir geldi ve bölüm kendi kendini yazdı. 

Umarım Ashton'ın anlattığı kısımları seviyorsunuzdur ve umarım tamamen saçmalık gibi görünmüyordur.

Bölüm etkileri denekler üzerinde test edildi. Okulun koridorunda çığlıklar attırıp, göyaşlarına boğan bölüm tepinmelere de yol açtı. Tabi okuyan kişi Team Ashton'dı ;)

Yazarken geriye dönüp baktığımda ne zaman bir Anna repliği okusam aklıma @ziamsmirror geldi ve istemsizce güldüm. Bu bölüm ona ithaf ediliyor... 

Bir sonraki bölümde ithaf için birine söz verdiysem bana haber verin lütfen. Çok unutkanım! Kahretsin! 

Yazarken baktığım bir gif vardı. Hangi gif olduğunu görmek isterseniz medyaya göz atın :D

Bölümü paylaşıyorum ve hemen ardından uzak kalabildiğim kadar uzun süre boyunca Watty aleminden uzaklaşıyorum. Küfretmek için mesaj panomu kullanmakta serbestsiniz. ;D ^şeytani sırıtış^

Ben biraz mazoşistim yani küfredin ama sevdiğiniz için küfredin dışarı haykırdığınız kadar buraya da saydırmanız bana yalnızca kahkaha attırır. Bu bölümü seviyorum. Ve elbette sizleri çok seviyorum.

İyi eğlenceler... x

Güne güzel başlamak mı? Mütedeyyin aileler çocuklarının kulaklarını tıkasın ama bugünün boka saracağını bilmem gerekirdi. Britt Neri’nin olduğu hangi yerde bana iyi bir şey olabilir ki?

‘’Saat 3 yönünden düşman geliyor. Ah, okulda olmasaydık onu tekmelerdim.’’ Kadie sinirle gözlük sapını kemirdi. Kafeteryada pencere kenarındaki bir masada oturmuş hasar kontrol toplantısı yapıyorduk. Bu arada Kadie, aslında Amerikalı. Hayır, o aslında bir Güneyli. Ve unutmadan, bugünün hareketi geri geri yürümek.

Anna, masaları dolaşarak doğal cazibesini konuşturdu. Son defa kahkaha attı ve bizim yanımıza yaklaştıkça yüzündeki yapmacık gülümseme silindi.

‘’Tamam, bazıları bunun komik bir şaka olduğunu düşünüyor. Veee, sanırım yeni bir hayran edinmiş olabilirsin Val.’’

Anna’nın tam arkasından, İrlandalı-Harika-Çocuk bana el salladı. Tanrım!

‘’Tanrııııım!’’ diye inledi Pamela. ‘’Umalım ki, o çocuğun sana el salladığını çok kişi fark etmemiş olsun! Ne yapıyorsun?! İndir o lanet elini Valerie. Kendine hakim olamıyorsan elinin üstüne otur!’’ Pamela neredeyse tıslayarak cümlesini tamamlarken farkında olmadan Tony’ye geri el salladığımı fark ettim. Kahretsin! Elimin üstüne oturmak güzel bir fikir olabilirdi.

Pekala, hayatımın neden yine eski haline döndüğü konusuna gelince de kısa cevabım Hazel olur. Uzun cevabım da ‘Lanet-Olası-Saçına-Kemirgen-Düşesi-Dişlerinin-Kaplaması-Dökülesi-Kendi-Parfümünde-Boğulası-Hain-Kuzenim-Hazel’ oluyor. Tabi ki asıl hata bendeydi. Onun o sinsi, cehennemden çıkma manikürlü ellerinin gece boş durmayacağını bilmem gerekirdi. Günün ilk dersi olan Kimya’dan çıktığımda –ki ödevimin üzerindeki kahve lekesi yüzünden azar yemiştim- herkesi bana baktığını fark ettim. Yani tamam, burası normal. Elbette bana bakacaklar ve bunun mükemmelliğimle bir ilgisi yok. Zaten öyle bir şey yok. Yani, mükemmelliğim diye bir şey. Ama sabah açık açık Britt Neri ve Hazel’a meydan okuyarak adımı balo kraliçesi adayı olarak yazdırmıştım.

Heartache On The Big ScreenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin