Bölüm 17 : Crawling Back To You

1.6K 120 177
                                    

Merhabalaaaar! Buyursunlar! 

Nasılız millet? Şahsen ben açtım. Zaten açlık artık ben de bir yaşam felsefesi oldu. Neyse. Konumuz bu değil. 

Bölüm geciktiği için sizlere özürlerimden bir demet. Bu ara aklımda bir sürü şey var ama elbette bu mazeret olmamalıydı. Üzgünüm. 18'in daha kısa sürede geleceğine emin olabilirsiniz. 

Bu arada elbette ben de boş durmadım. Kendimce, az biraz, çam sakızı çoban armağanı diyerek, yuvarlanarak, debelenerek korkunç derecede acemi bir fragman yapma çabalarına girdim. Can sıkıntısı, dostlar! İnsana çok kötü şeyler yaptırıyor. Bu... şeyi? Evet, bu şeyi medyaya koyacak cesaretim yok. Cidden merak eden olursa yorumlarda linkini paylaşacağım. Bana gülmemeye çalışın.

Bu bölümün ithafı 'damlayaren' e gidiyor. Umarım beğenirsin! :)

Yazdığım her bölümün bir şarkısı var. Bu bölümün şarkısı da, bölümün adından anlayacağınız üzere, Arctic Monkeys'den Do I Wanna Know. Benim çok sevdiğim şarkılardan biri kendisi. Medyadan dinleyebilirsiniz isterseniz. Teklif var ısrar yok. 

Her neyse. Ouch!

*******ÖNEMLİ!!!!!!!!!! Bölüm ilerledikçe göreceksiniz. Eğer bir paragrafın başında   -    gördüyseniz bu tireler arasındaki bölüm FLASHBACK oluyor. Yani öyle. Zaten eğik harflerle yazılı filan.  

Sanırım bu kadar. Bir yeri yazarken çok ciddi kahkaha attım. Zaten okuyunca siz de anlarsınız ;)

Hepinize İyi Okumalar xx

‘’Evet, ben de seviyorum seni. Hadi gidelim,’’ dedikten sonra hızlıca Ashton’ı öptüm ve bir şey demesine fırsat bırakmadan çekiştirdim.

Doğrular ve itiraflar saatine geldik mi? Ne çabuk! Peki, bu gecenin ilk itirafı… Ashton’ın tepkisinden biraz korkuyorum. Aslında korkmak yanlış bir kelime. Çekiniyorum… Evet, bu daha iyi.

Sonuçta yapabileceği bir çok şey var ama bir anket yapsak cevaplar ‘a) vücuduma bu şekilde ihanet ettiğim için çıldırmak’ , ‘b) acı çektiğim için –ki evet, çok acı verici bir tecrübe- üzülmek’ ve ‘c) mutluluk dolu gözyaşları’ şeklinde olurdu. Tamam, bana gözlerinizi devirince çok itici oluyorsunuz. Evet, biliyorum, o Ashton. Hey! Ben onu senin tanıdığından daha uzun süredir tanıyorum, sürtük! Ah, üzgünüm Bayan Irwin… Hayır, elbette size öyle kötü bir yakıştırma yapmak gibi bir çabam asla olmadı! Ben, sadece…

‘’Şu lanet iç konuşmanı kesecek misin? Sinirimi bozuyorsun Valerie.’’ Pamela gözlerini devirdi ve saçlarını yolmak istediğini göstererek kafasını hayali duvarlara vurmaya başladı.

Arabanın içine girdiğim gibi kapıyı çok korkmuş görünmemeye çalışarak kapattım. Başarılı mıydım? Orası tartışılır. Radyoyu açtım ve evrenin kaderi düzgün bir radyo kanalı bulmama bağlıymışçasına bir ciddiyetle kanallar arasında dolaşmaya başladım. Ashton sessizce sürücü koltuğuna oturdu ve aynı sessizlike arabayı çalıştırdı. 5 dakika geçti. Ben hala kanalları dolaşmaya devam ederken –neden bu gece hiç düzgün şarkı yok ki?- 10 dakika geçmiş oldu. Araba ufak bir sarsıntıyla durduğunda geldiğimiz yere bakmak için kafamı kaldırdım.

‘’Henüz gelmedik.’’

‘’O zaman neden durduk?’’ Elini bir an için uzatsa da vazgeçti ve içini çekti.

Heartache On The Big ScreenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin