Epilog

595 44 132
                                    

Herkese yeniden merhaba!

Uzun zaman oldu... Çok uzun bir zaman. Doğrusu biraz da karşınıza geçmeye utanıyordum. Malum benimki gibi bir finalden sonra ne yapsanız haklısınızdır.  Ama bir şekilde önce aylar öncesinden başlayan kendi iç ezikliğimin geçmesini bekledim. Luke'un ölümünden en çok etkilenen kişi olduğumu söylersem umarım bunu ukalalık olarak görmezsiniz. 'Eh, ne zorun vardı o zaman, neden öldürdün?' sorusuna da cevabım sanırım böyle olması gerektiği. Bazen öyle bir noktaya geliyoruz ki, tamamen kendimize mal ettiğimiz olaylarda bile çaresiz kalıyoruz.

Bu bölümü yazmak çok zordu ve sebebi aradan uzun zaman geçmesi ve karakterlerimi unutmam değildi. Gerçek sebep, aradan uzun zaman geçmesi ama karakterlerimin ilk günkünden bile canlı olması. En çok da Luke'un tabi. 

Doğruyu söylemek gerekirse bölümü beğenmenizi çok istiyorum. Tabi içimde derin bir şüphe de var. Mesaj kutumda gelen bir yığın mesaj var sonra. İçselleştirilmiş bir çok olay ve durum ve insan. Bu hepimiz için bir nevi kapanış. Bir kreşendo...

Bu hikayenin birçok bölümü farklı insanlara ithaf edilmiş olabilir. Ama şunu bilin ki, hikaye okuma zahmetine katlanan herkese ait aslında. Finale gelseler de gelmeseler de... Beğenseler de beğenmeseler de... Büyük bir gönül rahatlığıyla insanlara aslında bu benim hikayem diyebilirsiniz. Çünkü ben içinde hepimizden bir parça olduğunu düşünüyorum. Bir şeyler yazmanın hamurunda var bu durum. Kendinizden bir parça koparıp zahmet eden herkese veriyorsunuz ve azalmaktansa çoğalıyorsunuz. *Felsefe saatini bitirmek üzereyim, tamam*

Bu son yeterli gelmeyecek belki. Eksik veya havada kalan birçok nokta olacak. Elimden geldiğince tamamlamaya ve sorularınızı yanıtlamaya çalışacağım. 

Son olarak şunu eklememe izin verin, buraya isim yazma ve teşekkür etmeyi çok düşündüm. Ama teşekkür edebileceğim çok isim var. Hepsinin benim için yeri ayrı. Onlar umarım kendilerini bilirler. Beni bekleyen ve destek olan insanlar onlar... Yorumlarıyla ilham verenler.... Okunma sayısının her artışıyla beni yerimden sıçratanlar... Hepinize ne kadar teşekkür etsem az gelecek. Siz olmasanız bu hikaye de olmazdı.

Ve son bir not: Birkaç kişi benden bir alternatif son istedi. Söz veremiyorum. Finalden önce birçok kişiye sordum ve bunu istemediler. Tabi finali görünce işin rengi değişmiş oldu (: Düşüneceğim. Gerçekten. Bir alternatif son üzerinde düşüneceğimi bilin ve sanırım, hazır olursam, onu sizlerle de paylaşacağımdan şüpheniz olmasın.

Ah ve bir tane daha son (ha ha umarım bunu özlemişsinizdir) : Öhöm, şey, lütfen benden nefret etmeyin. 

Hepiniz tarafımdan öpüldünüz. xx



''Ayaklarımı görebilmeyi özledim,'' dedim içimi çekerek. Giyinme odasından bir kıkırtı geldiğinde yatakta uzanmış hala ne giyeceğimi düşünüyordum.

''Ne giyersen giy saklanamayacaksın, yani ne gereği var ki?''

Gözlerimi devirdim ve ayağa kalkmadan önce, ''Çok yardımcı oluyorsun,'' diye mırıldandım.

''Görevim,'' dedi sevimli bir gülümseme ve omuz silkme eşliğinde. Gözlerimin altındaki morluğa yakından bakmak için aynanın neredeyse içine girecektim. Kahretsin! Uykusuzluk beyaz tenimde morluk olarak ortaya çıkmak için asla vakit kaybetmiyordu.

''Aslında daha hafif olduğun zamanları ben de özledim.'' Arkamdan gelen sese kaşlarımı çattım.

''Öyle mi?'' dedi yavaşça. Bir anda sinirlerim bozulmaya çok müsait olmuştu. ''Senin sinirlerin son 6 aydır hep bozulmaya müsait, Valerie.''

Heartache On The Big ScreenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin