6

251 27 4
                                    

Profesör sorun yok dercesine kafa salladı ve önündeki siyah saçlı kadını göstererek "Ji Hee hanım isterseniz neden burada olduğunuzu ona kendiniz açıklayın."dedi. Daha sonra bana döndü ve koltuğu işaret etti.
----
Merakla oturduğum koltuğun rahatlığı bile gergin vucüdumu yumuşatamamıştı. Hala siyah saçlı kadına bakmaya devam ediyordum ki beni daha fazla bekletmedi ve anlatmaya başladı.
"Merhaba Aiko hanım.Beni NCT 127'nin menajeri sizinle görüşmek için yolladı. Taeil sizinle görüştüğünden beri daha iyi ve rahat hissettiğini söylüyor. Bu durum için öncelikle size teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Görüyoruz ki henüz yeni bir psikolog olmanıza rağmen işinizde oldukça başarılısınız. Biz de bu sebepten ötürü yine aynı anlaşma şartlarını sunarak size üyelerimizi göndereceğiz. Sizden istediğimiz ise onların stres olmasını önlemek ve eğer varsa sorunlarını çözmek. Peki kabul ediyor musunuz?"
Duyduklarım beni hem şaşırtmış hem de gururlandırmıştı. Önce gülümseyerek bana bakan profesöre sonra da karşımda oturan Ji Hee hanıma baktım.
Bende gülümsedim ve "Evet seve seve kabul ederim."dedim. Ayağa kalktık ve el sıkıştık. Kapıdan çıkmadan önce bana döndü ve "Her bir üye ile ne zaman görüşeceğinizi sekreterinize bildiririz. İy günler."diyerek beni ve profesörü odada yalnız bıraktı. Başarımdan dolayı beni kutlayan profesörün önünde başımı eğdim ve izin isteyerek odasından çıktım. Aşırı heyecanlanmıştım. Resmen Nct 127 benim hastalarım olacaktı. Utanmasam dans edecektim. Bu mutluluğumu anne babama ablatmak hiçin hemen onları aradım ve çok ünlü kişilerin benimle çalıştığını anlattım. Onlar da tebriklerini iletti ve çok yakın zamanda beni ziyaret etmek istedikleirni söylediler.
O akşam iş çıkışı kendimi ödüllendirmek istedim ve bir restorana gitmeye karar verdim. Önce eve uğradım ve iş kıyafetlerimden kurtuldum. Güzel bir şekilde giyinip makyajımı yaptım ve taksi çağırdım. Yaşadığım yere yakın en çok bilinen restoranın adresini verdim. Kulaklığımda Baby Don't Like It çalarken yolu izlemeye başladım.

Taeil
Her zamanki gibi akşam yurdun salonunda toplanmış ve konuşuyorduk. Bu akşam ise gündemimiz psikoloğa gitmekti. Benim sorunumun çözüldüğünü gören menajerimiz diğer üyeleri de o kıza yollamak istiyordu. Değişik bir adı vardı. Aiko. Bana küçükken tanıdığım bir kızı hatırlatıyordu adı. Onun hakkında hatırladıklarım ismi ve birkaç çocukluk anısı ile sınırlıydı. On yıl önce yollarımız ayrılmıştı bir daha ise kesişememişti ( ;) ) . Bir de ona dair hatırladığım anıda benim şehri terkedeceğim güne aitti. Birlikte uzunca ağlamıştık. O kızı yıllardır düşünmüyordum niye birden aklıma gelmişti bilmiyordum. Birden aklıma psikolog Aiko'nun söyledikleri geldi. "Gülümsemek için her zaman bir neden vardır." Bu kıza ait anılarda beni gülümsetmek için aklıma gelmişti büyük ihtimalle. Bende gülümsedim. Mutlu olacaktım. Bu sırada Taeyong psikolog olayının sıkıcı ve saçma olduğu konusunda direten Mark ve Haechan'a yani en küçüklerimize laf anlatmaya çalışıyordu. Yuta ise onları umursamadı ve yüzünde komik bir gülüşle Aiko hakkında sorular sormaya başladı. Ben sabırla cevaplarken uykumun geldiğini hissediyordum.
Birkaç saat sonra Taeyong'un telefonu çaldı. Arayan menajerimizdi. Yarın sabah saat 10.00'da ilk randevusu olan kişi Mark'tı. Öğleden sonra 02.00'da ise Haechan. İlk olarak bu işe karşı olanları göndermek ne kadar mantıklıydı bilmiyordum ama menajerin bir bildiği var gibiydi.

Aiko
Harika bir yemekten sonra restoranın biraz uzağındaki parka doğru yürümeye başladım. Canım hava almak istemişti. Ne yapacağımı bilemez halde bankta otuturken yanıma birinin oturuğunu farkettim. Sonra ise önümde bir gazoz belirmişti. Kafamı yanımdaki çocuğa çevirdim ve bana "Gazoz, almaz mısın?"diyerek güldü. Gazozu aldım ve içmeye başladım. O sırada telefonumdan Fire Truck yükselmeye başladı. Bu saatte kim arıyordu diye merakla ekrana baktım. Ekranda Nct Ji Hee yazıyordu. Aramayı kabul etmemle konuşmaya başlaması bir oldu.
"Merhaba Aiko hanım. Rahatsız etmiyorum umarım. Yarın ki randevu hakkında bilgi vermek için aramıştım."dedi. "Evet müsaitim."diye cevap verdim. "Yarın sabah onda Mark Lee, öğleden sonra ikide ise Haechan'ın randevusu var. Profesöre de bildirdim."dedi. Sonra iyi geceler dileyerek kapattık. Telefonu kapatmamşa yanımdaki çocuğun hala gitmediğini farkettim. Ve bir anda ayağa fırladı. "Ya cidden inanamıyorum. Sen de mi Nct fanısın?"diye uzatarak sordu. Sonra devam etti.  "Bu arada ben Kim Ha Joon. 21 yaşındayım ve mimarlık öğrencisiyim. Kan grubum A. Seul doğlumluyum. Doğum tarihim 14 Mart 1996.Genelde çok konuştuğumu söylerler ama bence öyle değil. Buarada Nct fanıyım."diye öyle bir hızla sıraladı ki taramalı tüfekle yarışabilirdi. Şok olmuş bir ifadeyle onu izlerken bana kaşlarını kaldırarak baktı. Sen de söyle hadi der gibi yani. O an öyle bir kahkaha atasım geldi ki. Ben de içimde tutmadım ve attım. Ama bayağı uzun bir gülüştü. Ha Joon ise bana biraz bozulmuş gibi bakıyordu. Dikleştim ve konuşmaya başladım. "Memnun oldum Ha Joon. Adım Mae Aiko. Yaşım 94 doğumluyum. Vee son olarak  psikoloğum.Ha birde Nct favorim."dedim ve gülmemek için kendimi tuttum. Çok komik ve tatlı biriydi. "Ne yani benden büyük müsün? Hemde 2 yıl! Hemde psikologsun!"dedi ve büyük gözlerle bana baktı. Ben gülerken o hala konuşuyordu. "Korecen nasıl bu kadar iyi? Adına bakılırsa yabancısın?"dedi. Açıklamaktan bıkmadığım şekilde herkese söylediğimi ona da söyledim. "Yarı Japon yarı Koreliyim."dedim.
O gece uzunca sohbet ettik ve birlikte evime yürüdük. O da benden birkaç apartman ötede yaşıyormuş. Numaralarımızı aldık ve vedalaştık.
Yarını heyecanla beklemeye başlamıştım.

Merhaba ^^ Bu bölümden itibaren araya diğerlerininde bakış açısından yazacağım. Oy vermeyi unutmayın. :)

keşkeler/moon taeilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin