18

150 23 17
                                    

Taeil

Yurtta ruh gibi gezerken üyeler bana ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. O gideli bir ay olmuştu. Onsuz geçen zamanlar yasaklı duygularımı gün yüzüne çıkarıyordu. Dönmesi için her gece dua ediyordum. O koyu kahve gözlerine bir kez daha yakından bakabilmek için günleri sayıyordum. Hatta Japonya'ya gitmeyi bile düşünmüştüm. Ancak bunun yüzsüzlük olduğunu biliyordum. Benim yüzümden gittiğini söylüyordu. En azından ona dinlenmesi için saygı duymalıydım fakat olmuyordu. Onu tekrar görebilmek için neler yapmazdım ki?

Her gece rüyamda onunla buluşuyordum. Ancak ben onun sadece rüyalarımda kalmasını değil hayatımda olmasını istiyordum. Onun silüeti zihnimden gitmiyordu. Ayağım iyileşseydi de kendimi dansa verip zihnimi boşaltabilseydim.

Tek yapabildiğim açtığım sahte hesaptan attığı resimlere bakabilmeki. Yeni resimlerinde çok mutluydu.

En zoru da kaydettiğim resimlerine uzunca bakabilmek oluyordu. Sadece telefonumdan incelemek yeterli değildi hiçbir zaman. Yüzünü görebilmek dokunabilmek istiyordum. Parlak saçlarında parmaklarımı dolaştırabilmek istiyordum. Bunun olmayacağı ise aşikardı.

İçimde o kadar çok şey biriktirmiştim ki yalnızlık içimi kemiriyordu. Üyelerle konuşmak istemiştim fakat cesaretim yoktu. Evet tam bir korkaktım. Kendi duygularımı bile kabullenmek istemezken başkalarına açılabilmem imkansız gibi geliyordu. Kafam karışık. Ne yapsam bilemiyorum. Zaman akıp gidiyor. Onsuz akıp gidiyor...

En sonumda tüm bu düşüncelerin aklımı kemirmesimden sıkıldım. İçimi yemesinden sıkıldım. Anlatacağım. Evet anlatacağım, kim olursa olsun içimi dökeceğim. Ne derlerse desinler. Ben bu yoldan vazgeçmem. Kalbimin izinden gideceğim. Reddedilsem de, alay edilsem de, küçük görülsem de bu riski alacağım. Çünkü artık kafayı yemekten iştah kalmadı...

Birkaç derin nefesle birlikte cesaretimi toplamam ardından kapıya iki kere tıkladım. İçeriden Taeyong'un "Gel."sesini duydum ve kapıyı açtım. Taeyong ve Jaehyun aynı odada kalıyorlardı ve şu an ikisi de yatağa uzanmış telefonlarıyla meşguldüler. Benim içeri girmemle kilitlenen ekranlar beni biraz germişti.

Yatağa yanlarına oturdum ve ani gelen bir cesaretle "Onu özlüyorum. Hem de çok."dedim.
Bu sözlerim onları biraz şaşırtmıştı ama ilk konuşan Jaehyun oldu. Kaşlarını meraklı bir şekilde kaldırarak "Kimi özlüyorsun hyung?"dedi.

Bunu onlara söylemelimiydim kararsızdım. İsim vermemenin en mantıklısı olduğuna kanaat getirerek "Sevdiğimi."dedim.

Anlamaz gözleri yüzümün her bir santiminde gezinirken kaşları anlamazca çatıldı.
Bu anlamsızlığa son vermek isteyen Taeyong atıldı.
"Peki ama o kim? SM idollerinden mi?"
diye soruları sıralarken derin bir iç çektim ve iki sorunun da cevabını verdim.
"O bir idol değil. Ancak bir idolden kat be kat güzel. İçi de dışı da adeta bir melek. Ne zaman zor bir zamanda olsam bana hep yardım ediyor. İhtiyacım olduğu her an hiç düşünmeden yanıma koşuyor. Gülümsemesiyle içimi sıcacık ediyor. Bir bakışı beni yüz yıl etkiliyor. Sanki, sanki büyülü bir kız.  Hani olur ya peri masalarındakiler gibi. Değneğiyle etkiliyor her defasında beni. Büyüsünden kurtulmak ise, imkansız. Ne yapsam, ne kadar denesem de onu zihnimden çıkaramıyorum. Tek düşündüğüm o.
Ama beni, bu ülkeyi ardında bıraktı. Ve gitmeden önce ise tüm her şeyin benim yüzümden olduğunu söyledi. Günlerce düşündüm. Acaba ne yapmış olabilirm diye. Ancak hiçbir sonuç yok elimde. Onunla olduğumuz her saniye gülümserdi. Zaman geçmezdi sanki. Ama şimdi benden kilometrelerce uzakta. Kokusu, yüzü, her şeyi benden uzak ve ben artık dayanamıyorum. Onsuz olmuyor. Aramızda tam olarak 1156 kilometre var. Evet aşılması çok kolay fakat ben aşamayacak kadar korkağım. Ne yapacağımı bilmiyorum ve artık içime ata ata yoruldum."dedim ve içimi dökmüş olmanın verdiği rahatlıkla gözlerimi bir süreliğine kapayıp derince soludum havayı.

Gözlerim saniyeler sonra açıldığında  ikisi de ağızları son raddeye kadar açılmış Taeyong ve Jaehyun'u gördüm.
Evet anlattıklarımın onları şok edeceğini biliyordum. Buna kendimi hazırlamıştım. Bir süre sonra Jaehyun omuzlarını kararlı bir şekilde dikleştirdi ve beni cesaretlendiren o sözleri söyledi.

"Madem o kız kelimelere bile yetmiyor. Hiç bekleme. Git ve hatanı telafi et hyung. Eminim sana açıklama yapacaktır. Sevdiğini sakın kaybetme"


Selaaaaam. Yazarınız döndü. Bu bölüöü yazmak çok uzun sürdü o yüzden oylarınızı eksik etmeyin ^^
Artık Taeil'in gözünden daha sık okuyacaksınız. Veee bomba gibi bir bölümdü değil mi?
Taeil tüm hislerini söyledi bize.
Peki sizce gelecek bölüm Aiko'sunun yanına gidecek kadar cesur olabilecek mi?
Diğer bölümde görüşürüz. ♡

keşkeler/moon taeilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin