11

189 25 15
                                    

Ruhun mor kadar karışmış
Kalbin simsiyah kesilmiş
Zihnin düşüncelerle sararmış
Oysa ki pespembe sevmişsin.

Aiko

Hmmlayıp kafamı ona çevirdim. O güzel ay kadar parlak yüzüne. Eliyle dağıttığı kızıl kahvesi saçlarına bir daha hayran oldum. Çok uzun baktığımı farkettim ve yanlış anlamasın diye kafamı diğer yana çevirdim.
"Hala tiyatro izlemeyi seviyor musun?"diye bir soru çıktı ağzımdan. Sonra yaptığım hatayı farkettim ve kaşlarımı yay gibi kaldırdım.
Anlamış olmalı ki o da karşılık olarak tek kaşını kaldırarak yanıtladı. "Hala derken? Nasıl biliyorsun bunu?"diye şüpheci bir tavırla sordu.
Sahte bir gülüşle kıvırmaya başladım. "Ha ha ha çıktığınız tüm programları izledim de. Hepsini hatırlarım yani. Onlardan birinde demiştin."diyerek yapmacık sırıtmamı atmaya çalıştım.
"Bundan bahsettiğimi hiç hatırlamıyorum ama."diye mırıldandı.
Kolunu tuttum ve gözüme kestirdiğim banka oturmasına yardım ettim. İnternete girerek en yakınımızdaki tiyatroyu aradım ve çıkan sonuçlara bakarak çok da uzağımızda olmayan bir tane olduğunu gördüm. Konumu açtım ve Taeil'i kaldırdım.
"Haydi gidelim!"diye biraz faza bağırarak insanların dikkatini üzerimize çektim.
Değişik bakışlar atanlara eğilip özür dilerken yüzümü buruşturdum. Taeil'in nadir duyulan o harika kıkırtısı yine kulaklarımı doldurmuştu.
Yürümeye başladığımızda onun zorlandığını farkettim.

Taeil

Ona yetişmeye çalışırken zorlanıyordum. Ne kadar yavaş yürüse de ben henüz değneklere alışamamıştım. Bir anda anlamış gibi durdu ve koluma girdi. Evet tekrar söylüyorum koluma girdi. Şaşkınlık içerisinde yüzüne bakarken iç ısıtıcı gülümsemesini attı ve "Zorlanıyordun. Yardım edeyim istedim."dedi.
Tamam anlamında başımı salladım ve yürümeye devam ettik.

Çocukluğumdan beri tiyatro izlemek en sevdiğim şeylerden biriydi. Şu aralar çok işim vardı bu sebeple uzun bir süredir tiyatroya gidemememiştim. Aiko sayesinde bugünüm harika geçiyordu. Ve bir süre daha onunla geçireceğimi düşünmek çok güzeldi.

İzlediğimiz oyun etkileyici ve güzeldi. Hatta bir ara Aiko'nun ağladığını bile gördüm. Bu kadar duygusal olması beni güldürmüştü. Saate baktı ve "Bir kahveciye gidip biraz oturalım. Sonra seni alması için oraya menajeri çağırırız."dedi.
"Peki."diye kısa bir cevapla karşılık verdim.

Aiko

Kahveciye vardığımızda önce Taeil'i güzelce rahat koltuğa oturttum ve ne içmek istediğini sordum. Latte cevabını aldım ve sipariş vermek için sıraya girdim. Kısa bir bekleyiş ardından iki latteyi söyledim.
Bir dakika gibi bir süre ardından "Aiko hanım latteleriniz hazır."cümlesini duydum ve kahvelelerimi alarak masaya ilerledim.
Latteler ve telefonumu masaya koydum ve içmeye başladık. Aramızdaki bu sessiz ortam benim telefonumdan Fire Truck'ın çalmasıyla bozuldu. Ekranda yazan Ha Joon <3 yazısı beni gülümsetti ve hızla aramayı yanıtladım.

Bir süre konuştuktan sonra aramayı sonlandırmak üzere iken bir anda Ha Joon yüksek bir sesle "Unnie seni çok özledim. Yarın okuluma gel gezmeye gidelim." diye masum bir sesle sordu.
Onu kırmak istemiyordum o yüzden "Her gün bir hastam ile ilgilenmek zorundayım. Ama saat yedide evime gelebilirsin."dedim.
Bu yanıt onu memnun etmiş olacaktı ki onayladı ve konum atmamı söyleyip kapattı. Kısa bir süre ekrana bakıp gülümsedim ve bakışlarım Taeil'inkiler ile buluştu. Biraz bozulmuş ve sinirli gibiydi. -_- suratı gibi düşünün. Gözlerini üzerimden çekti ve hızla menajer Oh'u onu alması için aradı.

keşkeler/moon taeilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin