10

238 24 13
                                    

Uyunamayan bir gece
Dopdolu bir zihin
Yüklerin altında ezilen bir ruh
Ve sensiz bir adet ben

Bu gece de uyuyamadığım için kitabımı alıp balkonuma çıkmıştım. Dumanı tüten kahvemden küçük yudumlar alırken kafamı yukarı kaldırdım ve sonu olmayan gökyüzüne baktım. Düşüncelerim ve duygularım bir savaş içerisindeyken benim tek söyleyebildiğim kelime Taeil'di.
Belki de geçmişi unutmalı ve onun psikolog arkadaşı olarak yeniden başlamalıydım. Fakat o güzel günleri unutmak içimden hiç gelmiyordu.
Sanki onları silersem aklımdan, Taeil'i de silermişim gibi hisssediyordum.
Yarın onunla olacağımız düşüncesi içime bir sıkıntı düşürüyordu. Profesör ile durumu konuşmuştuk ve tüm hastalarım saat ikiye kadar olacaktı. Öğle molası da olmayacaktı.
Böylece saat ikiden sonra Taeil ile ilgilenebilirdim. Üyeler dans pratiği yaparken evde yatmasının onu üzeceğini bildiğimden ve Taeil'i eskisi gibi yalnız bırakmak istemediğimden sunmuştum bu teklifi. Kabul etmesi beni hem şaşırtmıştı hem de geçmişimde uyuyan duyguları biraz daha uyandırmıştı.
Karmakarışıktım. Kitaptan hiçbir şey anlayamadığım ve sadece aklımı kelimelerle doldurduğum için en mantıklı seçeneği yatağa gitmekte buldum.
Hemen uyuyamayacağımı bildiğimden kulaklıklarımı aldım ve Because Of You'yu dinlemeye başladım.
Kulaklarımdan yayılan huzur beni rahatlatmış ve derin bir uykuya sürüklemişti.

Kahvaltıdan sonra evden çıktım ve metroya doğru yürümeye başladım. Her zamanki gibi aşındırdığım bu yol bana hiç de yabancı değildi artık. Evimi özlüyordum fakat buradaki hayata alışıyordum bile.

Metrodan indiğimde elimde titreyen telefonumu farkettim ve ekranda menajerin adını gördüm. Aramayı kabul ettim ve telefonu kulağıma götürdüm. Aşina olduğum menajerin sesi saat ikide kliniğin önünde buluşmak üzere planı teyit ettikten sonra aramayı sonlandırdı.
Bu sırada kliniğe varmıştım. İçeri girmemle girişteki sekreterimizi selamlamam aynı oldu. Gülümseyerek bana karşılık verdi ve ben odama yürümeye başladım. Birazdan gelecek olan hastamı beklemeye başladım.

Saatin iki olması ile çıktığım kliniğin kapısında Taeil ve Menajer Oh'u gördüm.
"Bekletmedim umarım?"diye sordum.
Menajer Oh (şu adama sonunda isim verdim) hayır anlamında kafa salladı ve "Bizde henüz şimdi gelmiştik."dedi.
Daha sonra Taeil'i kliniğin önündeki banka oturttu ve bir dakika işareti yaptı.
Taeil'den bizi duyamayacağı kadar uzaklaştırdıktan sonra konuşmaya başladı.
"Hastaneden geldiğimizden beri konuşmuyor. Kimse de konuşturamadı. Benim otuz dakika içerisinde toplantıya gitmem gerek. Sana bırakabilrceğimi biliyorum. Sadece, sadece onu mutlu etmeye ve aklını boşaltmasına yardımcı ol. Tamam mı?"dedi.
"Elimden geleni yapacağım."dedim ve bir şey unuttuğunu hatırlamış gibi konuşmaya devam etti.
"Bu arada, para konusunu sıkıntı etme. Sana vereceğim bu karttan harcama yapabilirsin."dedi. İtirazlarıma aldırış etmedi ve kartı elime tutuşturdu. Taeil ile vedalaştı ve arabasına binip gözden uzaklaştı.

Taeil'in yanına oturdum. İçimden ne kadar çok şey geçse de söyleyebildiklerim sadece "Ne yapmak istersin?"oldu. Farketmez der gibi omuz silkti. "O zaman ilk yemek yiyelim. Japon restoranına ne dersin?"dedim.
Bu fikir hoşuna gitmiş olacak ki kafa salladı. Ayağa kalkmasına yardımcı oldum ve birlikte yavaşça yürümeye başladık. Küçük bir dükkanın içine girmemle beni takip etti.
Kasadaki ablayı selamladım ve Taeil'i kolundan tutarak oturmasına yardımcı oldum. Kol değneklerini uygun bir yere koyduktan sonra karşısına oturdum. Menüyü açma gereği duymadan her zaman burada yediğimden sipariş ettim.
Kısa bir süre sonra önümüze konulan yemeği hızla yemeye başladım. Sabahki yemekle duruyordum ve çok açtım. Karşımdaki Taeil'i farkedemeyecek kadar hem de.

Taeil

Neden benimle bu kadar ilgileniyordu bilmiyordum ama cidden eğleniyordum. Yemek siparişi gelir gelmez tabağa gömülmesi çok komiğime gitmişti. Beni unutmuştu resmen! Kafasını daha da gömmesi üzerine ağzımdan küçük bir kıkırtı kaçmıştı. Benim burada olduğumu yeni farkeder gibi bir anda dondu ve yavaşça kafasını kaldırdı.
Utanarak sahte bir gülüş attı ve kafasını tekrar eğdi. Bu sırada ben de yemeğimi yemeye başlamıştım. O kadar iyiydi ki "Hmmm."lamaya engel olamamıştım.
Heyecanla bana bakan gözleri hayran olunası güzellikteydi (Taeil yapma bacım yazar tavsiyesi.)
"Beğendin değil mi?"diye sordu parıltılı gözlerle.
"Daha önce böylesini yememiştim."dedim ve gülümsedim. Aiko ile geçen zamanlar ne ara bu kadar eğlenceli hale gelmişti bilmiyorum fakat bir doğruluk var ise o da şuan kazayı unuttuğum ve mutlu olduğumdur. Sırıtmama engel olamadım.



AllahuaqbarRrrr. Bu nasıl bir bölüm yazar hanımcığım?
Ben de bilmiyorum.
Olaylar gelişiyor. Çok tatlı bir yerde bıraktığım için üzgünüm ama gözümü açamıyorum telefona bakmaktan. Felçli Ali Rıza Bey gibi kaldım. Diğer bölümde ne bombalar olacak bir bilseniz.
*spoiler olur kekekekeke*
Diğer tatlış bölümümüzde görüşmek üzere ^^ .
Bu arada hepinizin kurban bayramı kutlu ve mutlu olsun.

keşkeler/moon taeilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin