8

225 24 4
                                    

Ruhum acıyı kabullenmek istemiyordu.
Dayanamıyordu artık onsuzluğa, acım katlandıkça kalbimdeki yük artıyordu.

Zihnim anlamak, kabul etmek istemiyordu bu gerçeği ; onunla asla birlikte olamayacağımız gerçeğini.

İnanmak istiyordum çünkü, beni hatırlamasa da yeni beni sevebileceğine inanmak istiyordum.

Gerçekleşmeyecek olsa bile kalbimde biraz umut taşımak, düşündükçe mutlu olmak istiyordum.

Hayat istediklerimi neden vermiyordu ki?

Büyük bir çabayla açtığım gözlerim tekrar kapanmak için direniyordu.
Boğazım ise hissettiği acı ile sızlıyordu. Öksürerek su içmeye gittim. Vücudum hareket etmek istemiyordu, uyumaya dönmek istiyordum. Yavaş yudumlarla suyumu içerken telefonumu aldım. Ekran kilidini açtım ve saati görünce ağzımdan çıkan "Off!" sesine engel olamadım. İşe gitmek için hazırlanmalıydım. Henüz biraz daha vakit olduğunu görünce yorgunluğumu atmak için banyoya girmeye karar verdim.
Su damlaları vücudumda süzülürken aklıma dün yaşadıklarım dolmaya başladı.
Ha Joon'un ısrarları üzerine önce bir basketbol maçını izlemeye gitmiştik.
Maçtan çıktıktan sonra karaokeye gitmiştik. Boğazımın acıma nedeni de çılgınca söylediğim şarkılardı. Çıktıktan sonra ilaç almayı aklıma not ettim.
İlacımı içerken profesörün aradığını gördüm. Aramayı kabul ettiğimde yaşlanmış ses kulaklarımı doldurmaya başlamıştı bile.
Duyduklarım karşısında şok olmuştum. Üstümü hızla giyerek taksi durağına koşmaya başlamıştım.
Taksiciye hastanenin adresini verdim ve olayı iyice anlamaya çalıştım. Bu sırada ise profesörün dediklerini zihnimde tekrarlıyordum.
Taksi şoförüne parayı uzattım ve hızla profesörün bana dediği yere yürümeye başladım. Sekizinci kat V.I.P bölümü 1277.oda. Hedeflediğim yere varınca kapıyı tıklattım ve içeri girdim. Onu hasta yatağında görmemle kalbimin acıyı kucaklaması bir oldu. İçimden ne kadar ağlasam dahi bunu gerçeğe dönüştüremezdim. Neden ağladımı sorsalar gerçeği söyleyemeyecek kadar korkaktım çünkü.

NCT ile olan görüşmelerimiz bir ay önce bitmişti. Fakat çok iyi anlaştığımızdan bir arkadaş gibi konuşuyorduk çoğu zaman. Hatta beni yemek yemek için güzelbir restorana çağırmalarının üzerinden bir hafta geçmişti. O zamandan beri yüzyüze görüşemiyorduk. Pratikleri vardı. Ve şuan karşımda Taeil gözleri kapalı ve huzurla yatıyordu. Hızla gelen bir araba Taeil'in menajeriyle birlikte olduğu  arabaya çarpmıştı. Menajerin yüzündeki ufak sıyrıklar dışında hiçbir şeyi yoktu. Fakat Taeil... Onu için ağır olmalıydı. Sahnelerden bir süre uzak kalması gerekliydi. Eminim bu onu üzecekti.
Kontrolünü bitiren doktor odadan çıkınca Taeyong öne atıldı. "Neyi var?"diye sordu telaşlı bir sesle. Doktor "Bacağı kırılmış. Ortalama bir üç ay alçıda kalmalı. Durumuna göre iki aya da inebilir."dedi ve yanımızdan uzaklaştı. İşte bu kötü olmuştu. Ne yapacağımızı bilemez şekilde birbirimize baktık.

keşkeler/moon taeilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin