14

174 25 9
                                    

Aiko

Dönmedolap tam tepede durduğunda kafamı aşağı eğdim ve gördüğüm manzara yüzünden vücudumu korku sardı. O kadar yükseydeydik ki. Fakat Ha Joon ve Taeil eğleniyorlardı. Bir süre suskunluk içerisinde en tepede durduk ve ani bir sallantıyla hareket etmeye başladık. Ben korkuyla düşüyoruz sandığım için öyle bir çığlık patlattım ki duyanlar cidden düşüyoruz sandılar herhalde. Sonra düşmediğimizi aşağı doğru hareket ettiğimizi anlamıştım.
O anki korku ile yüzüm nasıl bir hal aldıysa ikiside kahkahalara boğulmuştu. Utançla yüzümü kapadım ve hızla inelim diye dua etmeye başladım.

İndiğimizde onlar hala benimle dalga geçiyordu. Ha Joon yüz ifademi taklit edip omzuma vuruyordu. Bozulmuş bir ifadeyle ona döndüğümde oyuncak almak için hedef vurma şeyini gösterdi.
Kaşlarını kaldırarak "Oyuncak ister misin?"dedi.
Olur anlamında kafa sallayıp oraya yöneldik. Bu sırada ikimizde Taeil'in kollarına girmiş ve ona yürümesine yardım ediyorduk.

Yüzümü buruşturup Joon'a döndüm.
"Hani oyuncak alacaktın?"dedi. Üçüncü denemesiydi ve tek yaptığı boş para yemekti. Bir hedefi bile tutturamamıştı. Bu süre boyunca sırıtarak onu izleyen Taeil kenara çekilmesini söyleyerek hedefin önüne geçti.
Hepsini tam ortasından vurarak "Hangisini istersin?"dedi.
Görevliye büyük bir zürafa peluşunu işaret ettiğimde yine gülmelerini bastıran ikiliyle karşılaştım. "Ne var? Daha önce hiç zürafa peluşum olmamıştı."diyip somurttum.
Bu sırada bana peluşumu uzatan görevliye teşekkür ettim ve zürafama sarıldım. Ha Joon meraklı sesiyle "Ee adını ne koyacaksın?"dedi.
Bu aklıma gelmemişti. Birkaç saniye yukarı baktıktan sonra gülen yüzümle onlara döndüm ve "Moon Ai Joon tabii ki de !"dedim. Bu isme şaşırsalar da hoşlarına gitmiş olmalıydı ki keyifli keyifli sırıtıyorlardı.

Birkaç oyuncağa bindikten sonra eğlence parkını terketmiştik. Bu günlük yeterli olduğuna kanaat getirmiştik. Menajer Oh Taeil'i almıştı ve Ha Joon da bir otobüsle yaşadığı eve gidiyordu. Ben de kucağımda Moon Ai Joon ile ne yapsam diye düşünüyordum. En sonunda evime gitmeye karar verdim.
Dinlenmeliydim.

Yatağımda uzanırken aklımda olan tek şey Taeil'e kendimi nasıl hatırlatabileceğimdi? Direk söylese miydim? Yoksa anlamasını mı bekleseydim. Cidden bir insan nasıl çocukken en yakın olduğu kişiyi hatırlamaz. Ün insanları değiştiriyordu .
Bunca yıl doğduğu şehri bile ziyaret etmemişti. Sanki orası hiç yaşanmamış gibi silip atmıştı. Bu davaranışına sinirlenip derin bir nefes aldım. Uyku tutmadığından yarınki programımı inceledim. Yarın çok fazla hastam vardı yani büyük ihtimalle Taeil ile normal mesai bitiş saatinde görüşecektik. Hergün farklı şeyler yapmak yorucuydu. Kolay bir şeyler yapma konusunda Taeil'in menajeriyle görüşmeliydim.

"Evet, evet teşşekürler menajer Oh. İyi akşamlar."diyerek bitirdiğim arama Taeil'in bugün ve bir süre boyunca benimle olamayacağıydı. İlk önce NCT tüm üyeleriyle dinlenmek için bir haftalığına Jeju'ya gideceklerdi. Daha sonra ise Taeil ailesinin evinde istirahat edecekti. Yani bu çok uzun bir süreyi kapsıyordu.

Bu uzun sürenin bana bir bakımdan iyi geleceğini biliyordum. Bu süre zarfında kafamı toprarlayıp, kesin kararlar verebilirdim. Evet. Kararlarımı verecektim. Kalbi delik deşik olan ümitsiz kız olmayacaktım. Yaralarımı onarıp bir daha asla kanamamaları üzere kapatacaktım. Ben güçlüydüm ve güçlü kalacaktım. Fikirlerim ve duygularımın ettiği kavgalar yüzünden oradan oraya savrulmayacaktım.
Biliyordum, bu süre bana iyi gelecekti...

1 HAFTA SONRA

Taeil'in gitmesnden ve görüşmememizin üzerinden bir hafta geçti. Çok bir şey değişmedi hayatımda. Zaten uzun bir süre önce onsuzluğa alışmıştım. Klasik iş ev arasını kapsayan sıkıcı hayatıma devam ediyordum. Ancak şuan öyle değilim. Bugün Ha Joon beni birlikte yaşadığı arkadaşınım doğum günü partisine götürüyor. Saat henüz altı ve parti saat dokuzda başlıyor. O yüzden önce ben hediye alacağım. Sonra birlikte gideceğiz.

Hazırlanmayı bitirdiğimde aynanın karşısına geçtim ve gördüğüm manzara yüzümse bir tebessüm oluşturdu. Çok iyi görünüyordum. Beyaz üzerinde işlemeler olan dar bir kazağın altına dizlerimin biraz yukarısında biten bordo bir etek giyiyordum. Hala havalar soğuk olduğundan eteğimin altında siyah külotlu çorap vardı. Saçlarım her zamanki gibi salık ve düzdü. Makyajım ise kombinime tam uyumluydu. Hazır olduğuma kanaat getirip çantamı da aldıktan sonra evden çıktım. Önce buralarda olan dükkanlardan çocuğa ne alabileceğimi düşünüyordum. Adı Nam Hyuck olan bu çocuk Ha Joon ile aynı yaştaydı ve o da mimarlık bölümündeydi. Ha Joon'dan duyduklarıma göre oyunlara merakı vardı. Ben de ona bir oyun almaya karar verdim.

Son çıkan oyunlardan bir tanesini aldıktan sonra Ha Joon ile buluştuk. Çokta uzak olmayan partinin olacağı kafeye doğru giderken konuşuyorduk. Bana heyecanla telefonunun arka planını gçsterdiğinde kıkırdamıştım. Üçümüzün resmiydi. Taeil, o ve ben. Çok da güzel bir resimdi. Ondan bundan bahsederken kafeye varmıştık bile. Hava da kararmıştı. İçeri girmemizle kulaklarımızda Bigbang Fantastic Baby çınlamaya başladı. Herkes ortaya çıkmış bu şarkının dansını yapıyordu. Ortalama bir yirmi kişi falan vardı. Kapıda ikimizi gören Nam Hyuck hızla yanımıza geldi. Önce Ha Joon'a sarıldı. Sonra bana baktı ve "Bu hep görüştüğün Aiko noona mı?"dedi. İkimiz de evet anlamında başlarımızı salladık. Bizi bir masaya götürdü ve kendisi tekrar piste atladı.
(NAM HYUCK)

Onun bu hareketine gülerken garson ne içersiniz sorusunda bulunmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Onun bu hareketine gülerken garson ne içersiniz sorusunda bulunmuştu. Buranın meyveli kokteylinin iyi olduğunu duyduğumdan şeftali kokteyli istemiştim. Ha Joon ise elma kokteylini tercih etmişti. İçeceklerimizden biraz içtikten sonra Nam Hyuck yine geldi ve bizi piste sürükledi. Birkaç şarkı geçmişti bile. Sıradaki şarkı ise yabancı kopmalık bir şarkıydı. İkimizde çalan şarkıya eşlik ederken telefonumu aldım ve Ha Joon ve Nam Hyuck ile resim çekildim.
Yorulduğum için masaya döndüm ve kalan içeceğimi yudumlamaya başladım. Çekildiğimiz resmi instagram hesabıma yükledim ve doğum günü çocuğuyla ♡ yazdım.
Kısa süre içerisinde beğeniler ve birkaç yorum gelirken sahte olduğu belli bir hesap-ne zaman beni takip ettiğini bile görmemişim değişik bir yorum atmıştı.
@ iluvkpoppin
O kim?
Yazmıştı. Yorumun anlamsızlığına bakarken yazan kişinin hesabına girdim. Ve görebildiğim tek şey ise 0 takipçi 0 fotoğraf 24 takip edilen kişi oldu. Peki ama kimdi bu sahte hesabın sahibi?

Herkese merhaba. Bir anda diğerlerine kıyasla daha uzun bir bölüm attım evet. Çünkü okul açıldıktan sonra bölümleri bu kadar uzun yazamayacağım. Sizce sonu nasıldı? Ve en önemlisi o sahte hesap da kim?
Görüşürüz ;) ^^

keşkeler/moon taeilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin