12

195 23 20
                                    

Medyaya koyduğum şarkıyı dinlemeniz tavsiye edilir. İyi okumalar huhuu ^^

Yanıyorum
Söndüren yok
Ağlıyorum
Kimsem yok
Seviyorum
Karşılığı yok

Kısa bir süre ekrana bakıp gülümsedim ve bakışlarım Taeil'inkiler ile buluştu. Biraz bozulmuş ve sinirli gibiydi. -_- suratı gibi düşünün. Gözlerini üzerimden çekti ve hızla menajer Oh'u onu alması için aradı.

Menajer Oh ile yaptığım kısa bir konuşma sonucu Taeil ile arabaya bindiler ve gözden kayboldular. Arkalarından el sallarken Taeil'in neye bozulduğunu anlamaya çalışıyordum. Ha Joon'u mu kıskanmıştı? Yok daha neler. Koskoca Taeil, benim hiçbir şeyim ve Ha Joon'u kıskanmak. Hah! Çok hayal dünyasında yaşamışım herhalde. İmkansızlığına kendime inandırdığım bu olay sonucu markete gittim ve akşam için patlamış mısırla içecek bit şeyler aldım.
Eve varır varmaz gözlerim şok olmuş bir şekilde açıldı. Ev o kadar dağınıktı ki. Köpek bağlasan durmazdı. Poşetleri mutfağa bırakır bırakmaz etrafı toplamaya başladım. Etraf sonunda düzeldiğinde saatin yediye yaklaştığını farkettim ve tüm gün giydiğim kıyafetleri çıkardım. Banyoya girdim ve kısa bir duş aldım. Bu sırada yine komşularımı çıldırtan sesimle bağıra bağıra Got7 I like you şarkısını söylüyordum. Evet bağımlılık yapan bir şarkı. (Medyadaki şarkı :d )
Banyodan çıktım ve çok sevdiğim sarı bornozumu giydim. Ne giysem diye dolaba bakarken zilin klasik melodisi kulaklarımı doldurdu. Kapı deliğinden bakmamla Ha Joon'u gördüm. Odaya dönüp elime geçen ilk siyah taytımı üstüme de kırmızı bir kazak giydim. Sonra başımda havluyla kapıyı açtım. İçeri girince bakışları evi süzdü. Koltuğu gösterdim ve klasik bir konuşma başladı. Sonra ona yemekleri ve içecekleri salondaki sehpaya taşımasını söyledim. Bu sırada odamda saçımı kurutuyordum. Bir anda saçımın makiniyr takılmasıyla çığlık attım. Makinenin kapama düğmesine bastım ve takılan bir tutam saçımı çektim. Ve kopmuşlardı :"(
Bu sırada çığlık sesinin üzerine hızla odaya giren Joonie ne olduğunu anlamaya çalılır gibi bana bakıyordu.
Sorun yok diyerek tekrar salona geçtik.
Filmlerimi gösterirken hangisini izlemek istediğini sordum.
Kısa bir göz atış ardından seçtiği film beni hem şaşırtmış hem de mutlu etmişti. Çünkü Senden Önce Ben'i seçmişti.
Kucaklarımıza atıştırmalıkları ve içeceklerimizi doldurup filmi izlemeye başladık. Bir yandan Malt'ı yudumlarken bir yandan filmi izliyorduk.

Final sahnesini izliyorduk ve ikimizde ağlıyorduk. Tamam benimki ağlama değildi kabul ediyorum. Resmen hönkürüyodum. Joon ise bu halime ağlarken gülüyordu. Saatin çok geç olduğunu farkettim. Joon dudaklarını büzdü ve "Arkadaşımla birlikte yaşıyorum. Ev uzak ve şimdiye uyumuştur."dedi. Ben de bu gece burada kalabileceğibe ikna ettim. Ona kendime ait olan büyük beden bir kazak ve bana büyük gelen eşofmanları verdim. Zaten uzun ve zayıf biri olduğu için sorun olmayacağını düşündüm.
"Yarın okula gidecek misin?"diye sordum ve kahkaha atarak bana baktı.
"Yarın pazar."dedi.
"Ah unutmuşum yani yarın bende yatabilirim. Mümkümse erken uyanma. Uyanınca da bana söyle."dedim.
Kafa salladı ve ona verdiğim yastık battaniye ikilisi ile salona geçti.
Üstümü değiştirmeye bile uğraşmadan yatağa yattım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Ha Joon

Sabah zilin sesi ile gözlerimi açtım. Kafamı kaldırdım fakat Aiko unnie'nin gelmediğini görünce bacaklarımı uykulu bir şekilde kapıya doğru sürükledim.
Kim olduğuna dahi bakacak kadar ayık değildim. Kapıyı açmamla bacağı kırık maskeli bir adamı ve yanında deri ceket giyen orta yaşlı bir adam gördüm. Gözlerimi ovuşturdum ve "Kimsiniz?"diye sordum. Ben soruyu sorarken onların da üstüme baktıklarını anladım ve başımı eğdim. Üstümde dün Aiko'nun bana verdiği kendi pembe kazağı ve eşofmanı vardı. Bana küçük ve komik olan bu kıyafetlerden kafalarını kaldırdılar ve deri ceket giyen orta yaşlı adam "Burası Psikolog Mae Aiko'nun evi mi?"dedi. 'Evet. Siz ne istemiştiniz?"dedim. Bu sırada omzuma bir el dokundu ve kafamı çevirdim. Yeni kalkmış ve dağınık görünen Aiko'yu gördüm.
Onları görünce elini alnına koydu ve içeri davet etti. Ben kenara çekilirken ne iş dercesine bakınıyordum.
Aiko'nun "Neden gelmiştiniz pazar sabahı menajer Oh?"sorusu üzerine adının Menajer Oh olduğunu öğrendiğim adam "Tabii ki de kahvaltı yapmaya."dedi ve kaşlarını kaldırdı.

Olaylar değişiyor. Bu bölümden sonra aklımda final ile olan düşüncelerimde çok büyük bir ters köşe oldu. *kötü kız gülüşü*
Kitap Taeil fanfictionu olabilir fakat Ha Joon yaa *-*
Siz Ha Joon x Aiko'dan mı yanasınız yoksa Taeil x Aiko mu?
Cevaplarınızı bekliyorum.
Görüşmek üzere~

keşkeler/moon taeilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin