22

153 14 5
                                    


Aiko
Henüz işe dönmemiştim bu yüzden tüm gün evde boş boş duruyordum. Tüm bu sıkıcılığı Taeil'den aldığım buluşma mesajı bozmuştu. Aniden gelen teklif sonucu direk hazırlanmaya başlamış ve bana ne diyeceği konusunda değişik tahminler üretmeye başlamıştım.

En sonunda hazırlanmam bittiğinde aceleci adımlarla söylediği kafeye doğru gitmeye başladım.
İçeri girdiğimde beni rengarenk bir ortam karşıladı. Gözlerim bu renk cümbüşünde dolaşırken onu buldu. Beni görünce mutlu bir şekilde ayağa kalktı ve selamlaştıktan sonra ben oturunca o da benimle birlikte hızla oturdu.
Nasılsın faslını hızla geçtikten sonra  direk söylemek istediği konuya girdi.
"İşe henüz başlamadığıni biliyorum o yüzden sana bir teklifle geldim. Tabi kabul etmeni umarak. NCT olarak tur yapıyoruz ve senin de gelmeni istiyorum. İmza günlerine gelmek zorunda değilsin. İşim bittikten sonra her gün seninle tatil yapar gibi gezebiliriz. İstersen canın istediği zaman geri de dönebilirsin. Ama sadece lütfen kabul et. Birlikte bir yerlere gitmek istiyorum. Seninle zaman geçirmek istiyorum."
Duyduklarımı aklımda, ki bu neredeyse 0.03 saniye sürmüştü, tarttıktan sonra başımı olumlu anlamda salladım. Aklımda kurduğum onca şeyden sonra bu teklifi beni dumura uğratmıştı. Bu cevabıma çok sevinen Taeil gülmeye başladı. İçeceğini yudumlarken onunla neler yapabileceğimizin hayallerini kuruyordum. Daha sonra "O zaman hazırlanmaya eve gidince başla çünkü yarın akşam Tayland'a yola çıkıyoruz."dedi.


Ha Joon'a sarılırken okulu hakkında yakınıyordu.
"Keşke okul olmasaydı da ben de sizle gelebilseydim. Seni özleyeceğim Aiko noona."
Saçlarını karıştırırken son bir kez kollarımla onu sıkıca sardım ve ayrıldık.
Uçağın kalkış saatini tekrarlayan yüksek sesle birlikte adımlarımı uçak girişine çevirdim. El sallamaya devam ederken adımlarımı hızlı tutuyordum. Bir anda yükselen çığlıklarla bakmama bile gerek olmadan kimlerin geldiğini anlamıştım. NCT 127'dı tabii ki de. Onları tanımaz gibi yürümeye devam ederken kameraların klik sesleri etrafı dolduruyordu.

En sonunda uçağa vardığımızda Taeil'le göz göze geldik. Bana kaçamak bir gülüş atarken kızaran yanaklarımı ondan saklamak için hemen kafamı yere eğdim. Biletimdeki koltuk numarama tekrardan baktım ve 88 numaraya oturdum. Saniyeler sonra yanımdaki kıpırtıyla başımı sağıma çevirdim ve Moon Taeil ile karşılaştım. Bu davranışı beni şaşırtsa dahi mutlu etmişti ve ben de istifimi bozmadan müzik listemde gezinmeye başladım. Taeil'in solosu olan Because Of You'da durduktan sonra huzurla gözlerimi kapadım ve zihnimi bu meleksi sesin etkisine bıraktım. Aniden kulağımdan çıkan kulaklıkla gözlerim açıldı ve bana gülümseyerek bakan Taeil'i gördüm. Kulaklığı kendi kulağına taktıktan sonra bir anda yüz ifadesi utangaç bir hâle büründü. E kendi sesiyle büyülenen bir Aiko onu utandırmıştı tabi. Daha fazla dayanamadan gözlerimi tekrar kapadım ve yolculuk boyunca da bir daha açmadım.

Taeil

Yine aynı manzara, yine aynı kalp çarpıntıları. Biletini özellikle yanıma aldım çünkü bu kadar çabuk uyuyakalacağını biliyordum. Japonya'dan dönerken de hemen uyuya kalmıştı. Fakat o zamanla arada bir fark var. Geride bıraktığımız duygularımız farklı. Ardımızda ölüm gibi geçen yalnızlık, özlem günleri yok. Birlikte geçirdiğimiz harika anılarımız var. Ve eminim ki oraya vardığımızda daha mükemmel anılar edineceğiz. Tabii küçük bir sürpriz de olabilir. Oldukça küçük.

Valizlerimizi odalarımıza yerleştirdikten sonra kendimizi yataklara attık.
"Fanlardan biri az kalsın beni kolumdan tutup çekiyordu."diye yakındım. Evet ünlü olabiliriz fakat bizim de özel alanımıza saygıya ihtiyacımız var.
(Y/N: +727381)
Burada kaldığımız sürece oda arkadaşım olacak Doyoung başını sallayarak söylediğime hak verdi. Bir saatlik dinlenme sürecimiz ardından etkinliğin yapılacağı yere gidecektik. Bu sırada ben de Aiko'nun ne yaptığına bakmaya gittim.

Odası bir kat aşağıdaydı. Merdivenlerden büyük adımlarla inerken büyük planımın detaylarını tekrardan düşünüyordum. Beyaz kapının önünde durduğumda işaret parmağınımın eklemiyle tıklattım ve "Ben geldim."dedim. Biraz sonra kapı açıldı. Aiko saçlarını tararken bir yandan da eliyle içeriyi işaret ediyordu. Etrafımda kimse olmadığından emin olduktan sonra içeri girdim.
"Odan nasıl? Rahat edebildin mi?"diye sordum. "Çok rahat. Siz çıktıktan sonra ben de etrafı gezeceğim. Hep Bangkok'u merak etmişimdir."dedi. Onaylarcasına kafa salladım ve biraz daha muhabbet ettikten sonra yanından ayrıldım.

Etkinlik alanına gitmek için hızla spor bir şeyler giydim ve kpop idollerinin vazgeçilmezi olan şapka,maskeyle tamamladım.
Hepimiz hazırlandıktan sonra menajerimizin yanında buluştuk ve etkinlik alanına doğru yola çıktık.

Saatlerdir hayranlara gülümseyip albümlerini imzalıyordum. Bir yandan da sorulara cevap vermek oldukça zordu. Tüm bu imzalama sürerken kafamı bir sonraki hayranı görmek için kaldırdım ve karşımda sırıtan bir adet Aiko buldum. Şaşkınlıkla onu izlerken albümünü uzattı ve "Taeil oppa~ Beni sevdiğini yazar mısın?"dedi ve gözlerini tatlı tatlı kırpıştırarak gülümsemesini sürdürdü. O anda içimden her ne kadar "Bu ne tatlılık??"diye haykırmak geçse de zar zor kendime hakim oldum ve titreyen ellerimle albümü aldım. Ne yazacağımı karar vermeye çalışırkrn imzaladım ve sonra altına "Taeil oppadan: Seni seviyorum en güzel hayranım."yazdım ve albümü uzattım. Gitmeden hemen önce bana bir çiçek tacı uzattı ve utangaç kahkasıyla hızla yanımdan ayrıldı. Ben hâlâ hızla gerçekleşen olayın etkisindeyken, görevli yeni bir fanın geldiğini belirtircesine omzuma dokundu. Aniden silkindim ve gülümseyerek gelenlerke kısa sohbetlerime devam ettim.

Birkaç performansın da ardından bitkin hale düşmüştüm.
Sonunda odaya kendimi attığımda çok yorgundum. Doyoung kapmadan kendimi banyoya attım ve hızla duş aldım. Uzun ve rahatlatıcı bir duştan sonra telefonumu kaptım ve rehberde Aiko'nun adını bularak ara imgesine bastım. Kısa bir süre çaldıktan sonra aramayı yanıltadı. "Efendim." diye zor duyulan kelimeyi uzatırken arkada çok yüksek seste müzik çalıyordu. "Nerdesin?"diye sordum. Bir tane sokakta olduğunu ve dans gösterisi olduğunu söyledi. "Buradan çok uzak olmayan bir yerde festival varmış. Gitmeye ne dersin? Mark ve Haechan da geliyor."diye sabırsızca teklifimi sundum. Arka planda müzik çalmaya devam ederken beklemeden olumlu yanıt verdi. Olduğum yerde zıplamamak için kendimi zor tutuyordum. Zıplamak demişken, alçım gelmeden bir gün önce çıkmıştı ve artık özgürce hareket edebiliyordum. Valizimden, gelmeden önce hazırladığım kıyafetlerimi çıkarırken aklımda mükemmel fikirlerimle deli deli sırıtıyordum.

Sağa sola bakınırken hediye paketiyle sarılı küçük kutuyu iyice sıkıyordum. Arkada çalan enerjik müzik sakin kalmama hiç de yardımcı olmuyordu. En sonunda bana el sallayan Aiko'yu görünce insanlara çarpamaya özen göstererek hızla yürümeye başladım. Marklara veda ettim ve adımları oba çevirdim. Önünde durunca gülümsedim ve standları gezmeye başladık.

Uzun gezimiz ardından çimenlik, geniş bir alanda durduk ve yere çöktük. Milkshakelerimizi yudunlarken gözlerimi ondan alamıyordum.  Koyu kahverengi uzun saçları, biçimli burnu ve ışıl ışıl gözleriyle bir periyi andırıyordu. Ben onu izlemeye devam ederken o ise gökyüzüne bakıyordu. Hava karanlıktı ve yıldızlar parlıyordu. Etraf birkaç insan sesi dışında derin bir sessizlikteydi. Bu ortamı fırsat bilerek saatlerdir cebimde sakladığım paketi çıkardım. Hışırtı sesini duyunca kafasını bana çevirdi ve elimdeki paketi farketti. Ona uzatırken "Senin yanına gelirken yaşlı bir teyzenin standında gördüm. Senin zarifliğine yakışabileceğini düşündüğüm için aldım. Öyle küçük bir hediye."dedim ve  utanarak ona baktım.
Çekinerek uzattığı narin eline bırakınca kutuyu, usulca pakedi açmaya başladı.

Aiko

Bana verdiği kutuyu açınca gözlerim  büyüdü. İçinde zincire tek kanadından asılmış mavi bir kelebekli bileklik vardı. O kadar güzel görünüyordu ki... Gerçekten de söylediği gibi zarif ve asildi.  Zaman kaybetmeden bileğime taktım ve gülümseyerek ona baktım. İnce bileğimde ondan bir imza vardı artık. Hayatıma yılların ardından yeniden giren, bakışlarıyla sarhoş olduğum adam...



Selaaaaam. Yazarınız Yaren döndü. Bu bölüm benim çok hoşuma gitti umarım siz de beğenmişsinizdir. Ayrıca gitmeden son olarak küçük bir spoiler bırakayım. İlerki bölümde Taeil ve Aiko'muz böyle tatlı, küçük anılar toplamaya devam edecekler. Beklemede kalın. <3

keşkeler/moon taeilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin