Gencolar, normal rüyalar ve anılar farklı, uyarayım.
İyi okumalar!
Shawn Mendes-Stitches
Sanırım, onun beni ne hale getireceğini zor yoldan öğrendim.
Bu çok daha farklı.
Bu, gerçekten bir rüya, eminim.
Taehyung karşımda oturuyor, bir masadayız. Ortamızda saç tokası var, yirmi birinci yüz yılda olduğumuz kıyafetlerden belli.
"Bana yalan söyledin!" Ellerini masaya vurarak bağırdığında yerimde sıçrıyorum. Öfkeden dolayı parlayan gözleri beni korkutuyor, o gözlerin hedefi olmak istemiyorum.
"Taehyung..."
"Beni sen öldürdün!" Bağırdığı ilk anda ağzından ince bir çizgi şeklinde kan akıyor, üzerindeki beyaz tişört kırmızıya boyanıyor. Görüyorum. Sandalyeden kalkmaya çalıştığımda belim etrafında bir kayış beliriyor, sandalyeye bağlanmışım.
"Taehyung, hayır! Sana zarar vermek istemedim--"
"Bu ne o zaman?"
Görüntü bir anda değişiyor, ellerim arasında kılıç var, onun karnına saplı, onun elleri bana dayanmış, ayakta kalmaya çalışıyor ama sendeliyor. Artık sandalyede değilim, masa da ortalıkta değil.
"Zorundaydım!" Bağırıyorum ve kılıcı karnından çekiyorum, ne yara var ne de kan şimdi. "Zorundaydım Taehyung! Seni öldürdükten sonra yaşadım mı sanıyorsun?"
"Umarım yaşayamamışsındır!" diyor zehirli kelimelerinin bana işlemesine izin vererek. "Umarım aldığın her nefes ciğerlerini parçalamıştır!"
"Taehyung, ne diyorsun?" Titrek sesime ben bile inanmıyorum, o kadar çaresiz ki için acıyor. "Yemin ederim, sana zarar vermek istemezdim, nasıl bunları bana söylersin? Seni--"
"Artık yalanlarına doydum," diyor acımadan. Gerçekten öfkeli, gerçekten benden nefret ediyor ve bu kalbimdeki bütün yaşamı alıyor benden.
Nefret ediyor.
Sonra tam tersi hale geliyoruz, kılıç benim karnımda, beni yaralayan tam olarak o. Acıyı hissetmiyorum, kalbim öylesine canımı yakıyor ki ölümün eşiğinde olmam umrumda değil. "Sorun değil," diyorum zorlukla. "Sorun değil, Taehyung. Seni seviyorum."
*
Uzun süredir normal bir rüya görmediğimden olsa gerek, daha çok kabus, hiç de iyi hissetmiyordum. O anılara alışmıştım ve bu rüya beni daha da kötü etkilemişti. Gecenin bir yarısı gözlerimi onun yanında açtığımda önce onun karnını, sonra da kendi karnımı kontrol etmiştim. Kimsenin ölmediğinden emin olmak istiyordum, kan olmadığından da aynı şekilde. Oysa o, mışıl mışıl uyuyordu, bu içimi biraz olsun rahatlattı.
Hala bir yabancı olsa da, rüyamdaki adamın varlığını kaybetmek istemiyordum. Nasıl acıtıyordu, tam olarak az önce görmüştüm ve bundan nefret etmiştim. O an fark ettim ondan uzak kalamayacağımı. Nefes alamayacağımı.
Hala hava karanlık olduğundan tekrar uyumak için hazırlandım ama o yatakta rahatsızca kıpırdanınca gözlerimi kapatmaktan vazgeçip ona döndüm. Kesinlikle bir kabusla kapışıyordu, bu hissi tanıyordum artık ve onların ne kadar kötü etkileyebileceğini de test etmiştim.
Feci.
Mırıldanmaya başladı, en başta anlamsız kelimelerdi ama kendince bir anlamı olduğunu biliyordum, sonra aralardan bir isim seçtim, rüyasında beni görüyor oluşu nasıl hissettirmeliydi? Bütün bunlar neydi, neden bizim başımıza geliyordu bilmiyordum ama benim hayatımı mahvediyordu! Tam olarak her şeyimi kaybetmiştim, evimi, işimi, hatıralarımı, her şeyimi. Tam olarak.