17| ölsem dahi

2.4K 326 40
                                        

Taehyung ile olan ilişkimiz birkaç aşama yükselmişti birden bire. Nasıl oldu, hiçbir fikrim yoktu ama o itiraflardan sonra daha bir ilgili olmuştuk birbirimizle. Dışarı çıkmadan önce kendime dikkat etmemi, havaların serinlediğini ve üşütmememi söylüyordu. Geceleri ince örtüyü üzerime annemin yaptığı gibi sarıyordu mesela. Arada uyudum sansa da yanağıma kondurduğu öpücüğü hissediyordum. O kadar şey yapıyordu ki, bana onu uyandırmak ve kahvaltısını hazırlamaktan başka bir şey kalmıyordu. İdeal sevgiliye bürünmüştü bir anda.

Bir rüya gördüm. Karanlıktı, ben daha karanlıktım. Gördüğüm her rüyada Taehyung ile birbirimize sevgimizi dile getirmekten çekinmiyorduk ama bu rüya o kadar buz gibiydi ki, soğuk terler dökerek uyanmıştım sabahına. Kralı öldürmüştüm rüyamda, Taehyung'un bakışlarını hala hatırlıyordum ve yatakta yatan Taehyung, gözleri kapalı olan Taehyung, uyanınca bana öyle bakacak diye ödüm kopuyordu. Yastığa yasladığı yanağı aşağıda kaldığı için büyük gibi görünüyordu, dudakları hafifçe aralıktı, dağılan saçlarıyla birlikte bir çocuk gibiydi.

Parmaklarımı uzatıp alnına dökülen saçlarını geriye doğru ittim. Kapattığı alnı çok güzeldi ve saçlarını kaldırsa nasıl görünür diye düşünmeden edemedim kendimce. Hala yabancı olsam da bu hislere, alışacağımı biliyordum. Sorun değildi, Taehyung ile birlikte her şeye hazırdım, göğüs gerebilirdik bütün zorluklara veya engellere.

Parmak uçlarımla hafifçe göz kapaklarına dokundum, yüzüne dokunmak bir farklı hissettiriyordu doğrusu.

Burnunu kırıştırıp elimi itti uykusundayken, kaşınmış ya da huylanmış olmalıydı. Gülümsedim ve örtüyü açıp ayaklandım. Okul zamanı gelmişti. Sinirli biri değildim, bazı prensiplerim vardı hayatımda, onlar çiğnendiğinde biraz öfkeleniyordum haliyle.

Mesela, o kolyeyi saklarken çok zorlanmıştım. Bir yanım deli gibi bende kalmasını isterken diğer yanım da teslim etmek için yanıp tutuşuyordu. Sorumlu biriydim, üzerime düşen görevleri yerine getirirdim. Haliyle biraz da gururluydum. Bir şeyin peşinde kaybedeceğimi bilerek koşmak bana göre değildi. Ya da laubalilikten hiç hoşlanmazdım. Mesela öğrencilerle aramda böyle bir sorun da vardı. Bazıları benimle yaşıt olsalar bile, bana hiçbir şekilde samimi davranmaya hakları yoktu. Aynı derecede değildik.

Okulun sorunu da buydu. Bazıları için sıkıntım yoktu ama çok fazla bu tipten insan vardı ve gün içinde kaç tanesini azarladığımı ve ne kadar öfkelendiğimi hatırlayamıyordum bile.

Önce kahve makinasını çalıştırdım, Taehyung uyanınca içmek isteyecekti. Kahvaltı için aklıma hiçbir şey gelmedi doğrusu, o yüzden sandviç yaptım, pişirmem gerekmeyen şeyler için yetenekliydim açıkçası. Diğer türlü aç kalıyorduk. Yemekleri ona bırakmak aptallıktı.

"Günaydın." Bir süre sonra karnını kaşıyarak girdi mutfağa. Her gün böyle oluyordu. Gözleri yarı kapalı geliyordu karnını kaşıyarak ve her sabah bu görüntüyle karşılaşmaya çok alışmıştım.

Yüzünü yıkadı ve tekrar döndü, karşıma otururken yüzünü sabit tutuyordu ve bu, moralinin bozuk olduğunu anlamam için yeterliydi.

"Kahvene dikkat et, sıcak," demem bir işe yaramadı, dalgın dalgın dudaklarına götürdüğü bardaktan kocaman bir yudum aldı, sonra da aniden yan tarafına püskürttü başını çevirip. Neyse ki yanında oturmuyordum.

"Üzgünüm," dedikten sonra peçeteye uzandı. "Hiç de havamda değilim."

"Ne oldu?"

"İş görüşmesine gideceğim," dedi düşünceli bir şekilde.

"Bunda ne kötü?"

"Şu ana kadar yüzlerce görüşme yaptım," dedi. "Hepsi bir şekilde reddetti. Nedenini biliyorum aslında. Bunda da hiç umudum yok o yüzden."

Luna | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin