10| şimdi ne?

2.5K 394 96
                                    

Daha önce sahneye çıkmıştım.

Öğrenciyken, bu ödülleri teslim edenlerden olurdum, insanların gözlerinin benim üzerinde olmasını severdim ama gittikçe daha sakin bir yaşama alışınca, görünmez olmanın o kadar da fena olmadığını fark ettim.

Yani... Kimse yaptıklarını yargılamıyordu, yargılayacak kimse yoktu çünkü. Yalnızca kendimle baş başa kalıp rahat davranıyor, rahat hareket ediyordum. Şimdi ışıklar bana çevrilmişken ve Taehyung gözlerimin içine bakarken tam olarak televizyonumun karşısında pinekliyor olduğumu hayal ederek kendimi rahatlatmaya çalıştım ama işe yaramadı.

İnsanların sabırsızlandığını hissetmeye başladığımda inatçı ayaklarımı hareket ettirerek yavaşça basamaklara ilerledim, bu benim intiharımdı.

Basamaklarda tereddütlü de olsam başımı dik tuttum. Sırtım gerilmişti, dişlerimi feci halde sıkıyordum ama gülümsememi suratımda tuttum.

Yalancılardan nefret ediyordum.

Onun önünde eğilmek zorunda kalmaktan da öyle.

Elimi sıktı, bakışlarındaki şeylerden hiç de hoşnut olmamıştım, hafifçe Taehyung'a baktım gerginliğimi anladı mı diye ama o sadece izliyordu. "Bay Park," dedi Jaehyung ve elini omzuma koydu. Sanki bir yılan ısırmış da zehrini vücuduma yayıyormuş gibi hissediyordum.

"Kazıda en önemli parçalara ulaşan oydu," dedi. "İsminden de anlayabileceğiniz üzere, bu kazı onun için çok büyük anlam ifade ediyordu. Ve gördüğünüz..." eliyle projeksiyonun yansıttığı beyaz düzlemi işaret etti. Hemen arkamızda duruyordu, arkama döndüm.

Bir video vardı, ben.

Hastanenin çıkışında kavga ediyordum, gözlerim kocaman açıldı, ben kendimi kaybedip gözlerimi kapattığımda üç adamdan birisi sırtıma tekme atmıştı, bu da ağrıyı açıklardı.

"Gördüğünüz gibi eser kaçakçıları, kazıdan çıkarılanları almaya çalıştığında canı pahasına korudu onları."

Gözlerim hala duraklatılmış videodaydı.

Çöp poşetlerinin arasında bilinçsizce yatıyordum.

Tekrar seyircilere, Taehyung'a döndüm.

Ona bunu bir kazıda bulduğumu, çaldığımı söylememiştim.

Elini, ceketinin sol tarafındaki yaka cebine koydu. Ne? Yanında mı taşıyordu? Siktir, siktir...

"Ama ne yazık ki çalındı ve şimdi onu bulamıyoruz. Böylesine değerli bir mirasın çalınması ne acı..." Adam omzumu hafifçe sıktığında ona döndüm. Bana gülümseyişi o kadar iğrençti ki, hemen kürsüdeki ödülü onun kafasına geçirmek istemiştim.

"Evet," dedim. Sesim beklediğimden kısık çıkınca boğazımı temizledim ve mikrofona yaklaştım. Beni bir anda bir kahraman ilan etmişti ama çaldığımı biliyordu, demek istediği... Beni bütün kamuoyuna kahraman olarak yansıttıktan sonra bir de dolandırıcı olarak suçlayabileceğiydi. Toka Taehyung'daydı, benden alan olmamıştı. "Tarihi eser kaçakçılarının ne kadar kötü bir iş yaptığını biliyorsunuzdur. Geçmişimiz onlara ait değil, hepimizin ortak mirası ve... O kazı alanına ilk gittiğimde, kendi adımla aynısını taşıyan biri  tarafından yazılmış olması beni şok etmişti. Trajik bir kazıydı gerçekten, sonucunda bir--"

"Evet, Bay Park." Adam sözümü kestiğinde şimdi yansıtılan şeye baktım.

Orasının bir mezar olduğunu kimseye söylememişlerdi. Kimseye.

Ve ben şimdi söyleseydim ne olurdu?

Hemen önümde bir mikrofon, birkaç metre ilerimde ise gazeteciler güruhu vardı. Söylemeliydim, hemen şimdi.

Luna | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin