11| randevu

2.7K 400 93
                                    

Üç bin yıldır falan olmadığım için üzgünüm, okullar açıld. Öğrenci değilim ve hayatımın yaklaşık yüzde sekseninde öğrenci olduğumdan mütevellit bir nevi hayata uyum problemi yaşıyorum.

Nys.

İyi okumalar!

Bir yataktayız. Kolunu belime sarmış, başım tam olarak boynuna denk geliyor. Derin bir nefes alıyorum uyumasından faydalanarak. Ona duyduğum sevgi uç noktalarda. Tek düşünebildiğim o, o, ve o. Zihnim baştan aşağı Taehyung ve gülümsemesiyle dolu. Taehyung ve öpüşü. Taehyung ve dokunuşları.

Yerinde kıpırdandığında uyandığını anlıyorum, geriye çekilip yüzüne bakmaya çalışıyorum. "Günaydın," diyor içten bir şekilde ve dudaklarını saçlarıma bastırıyor. Onun ve ülkedeki diğer erkeklerin aksine benim saçlarım kısa. Oldukça kısa hatta. Ben garipsiyorum ama bunun bir nedeni var. Bilmiyorum. "Birkaç saate gitmem gerekiyor."

"Burada kalmalısın," diye fısıldıyorum. "Taehyung, yanımda olmana ihtiyacım var."

"Babam," dedikten sonra bakışlarını benden çekiyor. "Biliyorsun, krala hizmet etmek zorundayız. Ailemiz nesillerdir—"

"Kimsenin kölesi olmak zorunda değilsin," diyorum sessizce. "Taehyung sadece benimle ol."

"Kaçarsam onlara zarar verirler."

"Yanılıyorsun, sana yalan söylüyorlar. Onlara inanma."

"Sen bir askersin, Jimin. Senin görevin krallığı korumak. Sırf bu cümlelerin yüzünden bile öldürebilirler seni."

Bir asker olduğumu Taehyung söyleyene kadar hatırlamıyorum. Farkında değilim ya da zihnim bunu hatırlatmıyor bana. Sadece dışarıdan izliyor gibiyim bu sahneyi, söylenenlerden başka bir şey bilmiyorum.

"Beni aldıklarında ne hissettim, biliyor musun?" Doğrulduğumda, üzerimde hiçbir şey olmadığını fark ediyorum. "Taehyung, bunu ben seçmedim. Bütün gençleri topladılar zorla, eğitimler nasıldı, biliyor musun? Öldürünceye kadar işkence ettiler, ölmeyenler de... güçlü olanlardı işte. Geriye bir şey bırakmadılar, ruhumuzla oynadılar."

"Biliyorum," diyor doğrulduktan sonra. "Seninle farklı yaşamlarda karşılaşmak isterdim. Üzgünüm, sevgilim."

*

Tam olarak uyandığımda başımı Taehyung'un göğsüne yaslamıştım. Rüyadan uyanmadığımı düşündüm bir an ama dijital saate baktığımda kendime geldim, gerçekten onun yanındaydım.

Sevgilim.

Hafifçe doğrulup yüzünde gezdirdim bakışlarımı, farklı biriydi. Ben de farklıydım, gerçekten de onun söylediği gibi, biz o insanlardan başkaydık. Asla ama asla, delice aşık olduğumu düşündüğüm birini öldürmezdim ben, Taehyung'u öldürmezdim. Ona zarar verecek hiçbir şey yapmazdım, şartlar ne olursa olsun.

Farkında olmadan karnına dokundum, o yara gerçekten beni geri itiyordu, onun varlığını düşünmek bile kendimi suçlamama neden oluyordu.

Kendimle çelişiyordum, farklı olduğumuzu düşünmeme rağmen iş yaraya geldiğinde büyük bir pişmanlık hissediyordum, ellerimde kanı görebiliyordum. Belki de rüyadaki gibiydi, farklı yaşamlarda tekrar karşılaşmıştık ve tekrar bir araya gelmiştik, bana bir şans daha verilmişti ve bunu düzgün kullanmalıydım.

Bu düşünceyle brilikte gülğmseyip ayağa kalktım, geçmişe kafamı takamazdım, şimdiki zamanı düzene koymam gerekiyordu. Ona kahvaltı hazırlarken zihnimde kendime iş arıyordum, seçenekler vardı ama karar vermek zordu, birkaç tanıdığı araya sokmam gerekecekti. Asıl mesleğime devam etmek isterdim, bir hayal olduğu için seçmiştim bunu ama çok tehlikeliydi.

Luna | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin