Bölüm 2 - Gölgelerin efendisi, Zed

148 13 12
                                    

Gölge karanlığa eşbedeldir. Etraf zaten karanlıksa gölgeler tarafından yutulmuşsun demektir.

Santiago, feci bir baş ağrısı ile uyandı. Yataktan doğruldu ve etrafına şöyle bir göz attı. Başı aniden sanki beyni ortadan ikiye kesilmişçesine ince ama etkili bir sızı duydu.

Bu yüzden babam yattığın yerden hastayken aniden doğrulma demiş demek ki.” Diye mırıldandı, gülümsedi.

Ardından birden gözünün önünden dehşet dolu görüntüler geçmeye başladı. Nedense beyninin içinde bir yerde kan ve vahşet birbirini çağırıyor, çağırdıkça da bunlarla dolu olan görüntülerin birbiri arkası kesilmiyordu.

Dün akşam tam olarak neler olmuştu? Nedense sanki birileri ölmüş gibi hissediyorum…”, ayağa kalktı.

Neyse bir Sarah’a uğrasam iy….” Lafını yarıda kesti.

Daha fazla devam etmeye cüret edemiyordu. Çünkü dün akşam olan olaylar aklına gelmiş ve içindeki intikam damarları kabarmıştı.

Bunu Sarah’a yapanlar…” diye mırıldandı.

Gözlerini çatmıştı. Sanki biraz daha zorlarsa gözleri yerinden fırlayıp gidecekti.

Onlara borçlarını son kuruşuna kadar ödeyecekler! Sonuçta Bilgewater’ın kuralı bu… Değil mi?”

İyi ama bunu nasıl yapacaktı. Bu küçücük yaşında o kocaman adamlara kafa tutması beklenemezdi bile.

Ne şey yediğini sanıyon lan sen! Minnacık boyun var. Önümden çekilsene onun bunun çocuğu” derler ve onu umursamadan geçerlerdi büyük ihtimalle.

Doğru!” diye mırıldandı.

Doğru! Bu dünyada güç kimin elindeyse o hükmeder.

Güç elde etmeliyim!” diye söylendi.

O sırada kapıyı açan annesi içeri girdiğinde Santiago’nun ayağa kalkmış vaziyette olduğunu gördü. Gözlerinden yaşlar damlamaya başladı. Oğluna doğru koşarak ona sarıldı ve ağlamaya başladı.

Şükürler olsun. Şükürler olsun, Santiago! Hiç uyanamayacaksın sanmıştım. Baban da zaten beni bıraktı bir de sen bırakma lütfen oğlum!” diyerek ağlıyordu.

“Ha anne iyi hatırlattın! Babam nerede onu gördün mü? Galiba dün gece avlanmaya gitmişti. Hala gelmedi mi? Ona soracak bir iki sorum varda.” Diye sordu.

Annesi oğluna sarılmayı bırakıp iki adım geriye çekildi. Gözleri faltaşı gibi açılmıştı.

Gerçekten hatırlamıyor musun? Baban dün gece Gangplank tarafından gemisinin güvertesinde, rıhtımda herkesin önünde öldürüldü! Galiba Gangplank’i ağır yaralamış ve tayfasından 10 kişiyi tek başına katletmiş. Neden bunu yaptığını herkes merak ediyor. Ama gitmeden önce bana dediği tek şey şuydu:
“Oğluma söyle. O bu yönetimi kökünden sarsabilecek tek kişi. Büyü kullanamasa da, güçlü olmasa da, sıradan insanlardan fazla farkı olmasa da Sphere’in sırrını taşıyan nadir insanlardan biri… Onu koru. Karanlığın onu ele geçirmesine izin verme. Eğer bu gücü kötülük için kullanırsa Runeterra’yı değiştirmeyi bırak, onu tamamen yok edebilir.”.

Santiago bunu duyduktan sonra evin kapısından dışarıya, Bilgewater’ın şu her türlü pisliğini bulabileceğiniz eski sokaklara baktı. Uzun süre böyle kaldı. Annesi de onu yalnız bırakmanın daha doğru olduğunu düşünerekten ona fazla yaklaşmadı ve yatağa geçerek azıcık uzandı. 2 gündür adam akıllı uyumuyordu ve dinlenmesi gerekiyordu.

Söylemese miydim acaba?” diye düşündü.

Neyse başkalarından öğrenmesi daha kötü olurdu. Bunu öğrenmesi gerekiyordu.”

Saat 01:00’i gösterdiğinde Santiago derin düşüncelerden sıyrıldı. Ayakları su toplamıştı.

Kaç saattir ayaktayım ben?” diye kendi kendine sordu. Bunu cevaplayamayacağını o da biliyordu. Hafiften gülümsedi.

Babam öldürüldü. Sarah yok. Kemik torbası öldürüldü. Ben ise ne yapacağımı bilmeden öyle aval aval sokağa bakıyorum.”
“Acınacak haldeyim. Hiçbir işe yaramıyorum.” Dedi ve güldü.

KARANLIK MI? ZATEN BEN KARANLIĞA KENDİMİ TESLİM ETMİŞİM NE ONA KARŞI SAVAŞMASI! SEN TAM BİR GERİZEKALISIN BABA! ŞU SPHERE MİDİR NEDİR BİR B.KA YARAMAYACAĞI BELLİ DEĞİL. ŞU ANNEMİ DE BAŞIMA BIRAKIP GİTTİN! BEN NE YAPACAĞIM ŞİMDİ!” diye bağırdı.

Gel o zaman karanlığa teslim ol! Sana güç vereyim. Bu güçle önüne gelen herkesi ezebilirsin. Onlara işkence edebilirsin. İntikamını alıp bu dünyayı kökünden değiştirebilirsin!”diye bir ses duydu karanlıklardan.

Sen kimsin? Benden ne istiyorsun?”
“Güç istediğini söylememiş miydin? Ben de sana güç vereceğim! Büyüyecek, güçleneceksin. Herkesi ezerek hükümeti devireceksin. Anlaştık mı?”

Santiago bir kahkaha attı.

Anlaştık!”

Gölgelerden çıkan bir Ninja yatağa doğru ilerledi. Santiago bağırdı.

“Dur ne yapıyorsun! O kadına sakın elleme!

Ninja saçlarından tuttuğu kadının kafasını bedeninden bir vuruşta ayırdı. Santiago ise bu olay karşısından hiçbir şey yapamamıştı. Bu adam gerçekten
güçlüye benziyordu. Ama annesini niye öldürmüştü. Şimdi bu dünyada kimi kimsesi kalmamıştı.

Annemi niye öldürdün ulan! Seni öldüreceğim! Öldüreceğim! Benim karşıma çıkan bana engel olan herkesi öldüreceğim!” diye bağırdı Santiago.

Ninjanın üzerine atladı. Ninja bir tekmeyle onu evin duvarına yapıştırdı. Evin temelleri kökünden sallanırken Santiago nefessiz kalmıştı.

“Ben seni eğiteceğim. Gün gelince elde edeceğin güçle benden bile intikam almayı deneyebilirsin. Ama eğer şimdi beni reddedersen şu yerde yatan kadından bir farkın kalmaz.” Dedi Ninja.

Santiago yaşamak ve amaçlarını gerçekleştirmek için tek şansının bu olduğunu anladı. Günü gelecek ondan da intikam alacaktı. Lakin şimdilik ölmektense ondan eğitim almayı, güçlenmeyi istiyordu.

Tamam. Kabul ediyorum.”dedi Santiago.

Ninja hala bir şey bekler gibiydi. Sağ elinden bir bıçak çıkarıp Santiago’ya doğru yürümeye başladı.
Santiago gülümsedi.

Usta!”

Ninja durdu ve bir kahkaha attı.

“O zaman anlaşıldı. Dur kendimi tanıtayım bu kadar kaba olmamak gerek. Ben Zed. Gölgelerin Efendisi ve senin ustan. Sen ise artık gölgelerin öğrencilerinden birisin. Santiago.”

DEVAMI GELECEKTİR!

SANTİAGO : İsyanın Runeterra YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin