Bölüm 12 - Noxus Kan İstiyor!

42 2 2
                                    

“Dengeyi mi bozmuşum?”
“Yok edileceksin! Spherex!”

Santiago içeri doğru yönelmişti ki tepesindeki ses dikkatini çekti:

“Noxus kan istiyor!”

Santiago hızlıca geriye doğru bir parende atarak kendisini hedeflemiş hançerden kurtuldu. Hançer yere saplanırken havadan düşen kadın Santiago’yu şaşkınlığa sevk etti. Bu o asker kadındı. Santiago seslendi:

“Demek sen de bir suikastçiydin, ha? Tahmin etmeliydim. Zaten bir kadının Demacia ordusunda bulunması garipti.”

Kadın cevapladı:

“Yani kadınlar dövüşemez, ha? Öyleyse seni bu ön yargından kurtarmalıyım belki de.”
“Hayır! O anlamda söylememiştim.”

Ama nafileydi. Santiago lafını bile bitiremeden kadın üzerine saldırdı. Santiago saldırmanın en etkili hamle olduğuna karar vererek ileri fırladı. Kadın, rakibinin geri çekilmesini beklediği için bu durum karşısında şaşkına dönmüştü:

“Nasıl yani? En son kılıçları olmadan dövüşemiyordu. Neden saldırıyor? Sakladığı bir gücü olmalı!”

Kadın hemen geriye çekildi. Santiago bunu bekliyordu. Atağını keserek geriye çekildi ve hemen Shyvana’ya bağırdı:

“SHYVANA! BEN BURADAKİLERİN HEPSİNİ HALLEDERİM! HEMEN İÇERİ GEÇ! YÖNETİCİLERİN TAHLİYESİNE ÖNDERLİK ET! ÇABUK!”

Shyvana şaşırmıştı. Ama bu kadın, Santiago’yu pek bırakmak istiyora benzemiyordu. Hızlı bir şekilde etrafında alevden bir çember oluşturarak saraya doğru koşmaya başladı. Onu durdurmak isteyen birkaç düşman önüne atlasa da yanarak can verdiler. Bunu gören diğerleri geriye çekildi. Shyvana’nın saraya girdiğini gören Santiago rahatlamıştı. En azından yöneticiler kurtulabilirdi belki. Kadına dönerek sordu:

“En azından adınızı lütfetmez miydiniz? Dövüştüğüm kişilerin adını öğrenmek isterim.”

Kadın cevap verdi:

“Katarina. Sinsi Bıçak.”
“Anlaşıldı o zaman ben de…”
“Adını öğrenmeme gerek yok. Biraz sonra ayaklarımın dibinde yatan bir ceset olacaksın.”

Santiago bu aşırı kendini bilmişlikten rahatsız olmuştu. Yavaş yavaş öfkelendiğini hissedebiliyordu. Her dövüşünde sinirden çıldırmak pek hoşuna gitmese de başka çaresi yoktu. Elinde olan bir şey değildi. Öfkesini o günden beri bastıramıyordu. Galiba annesi öldüğünden dolayıydı. Tam hatırlayamıyordu.

Santiago’nun gözlerinin kırmızı ışık huzmeleri saldığını gören Katarina endişelenmişti. Anlaşılan bu rakip büyü kullanabiliyordu. O kadar da kolay olmayacağını tahmin etmişti zaten. Kılıçlarını çekti. Onları kullanmaya ihtiyacı olmayacağını düşünmüştü lakin bu düşüncesinin yanlış olduğunu şimdi anlamıştı. Bu rakip kolay lokma değildi. Gerçekten kolay lokma değildi.

Santiago yavaş yavaş kalp atışlarının hızlandığını hissedebiliyordu. Bu rakip kolay lokma değildi. Zorlanacağını hissediyordu. Lakin nedense bir rahatsızlık hissi de içini kaplamıştı. Bu kadında normal olmayan bir şeyler vardı. Çıplak elle dövüşmek zorunda kalması çok normal bir şey değildi:

“Sanırım bu konuda biraz yaratıcı davranmalıyım.” Diye düşündü Santiago.

Katarina kılıçlarını kaldırdı ve dövüş pozisyonu aldı. Santiago ise sadece gücünü daha fazla salmakla yetindi. Katarina aniden Santiago’nun arkasında belirdi:

“Shunpo!”

Santiago dehşete kapılmıştı. Bu normal değildi. Rakibinin arkasına geçeceğini biliyordu. Lakin rakip sanki ışınlanmıştı! Santiago aniden sıçradı ve havada dönen bir tekme atarak Katarina’ya vurdu. Katarina kılıçlarıyla bu tekmeyi durdurdu. Santiago’nun bacağı yaralanmıştı lakin Santiago tekmesini ittirmeye devam etti. Katarina bu kadar fazla fiziksel güce dayanamadı ve havada fırlayarak yerde bir iki takla attı. Kendine geldiğinde dehşete kapılmıştı:

“Bu kadar fiziksel güç nereden gelebilir?”

Kafasını kaldırdı ve Santiago’ya baktı. Biraz uzaktaydı. Anlaşılan şimdilik güvendeydi. Yerinden doğrulmaya çalışırken Santiago birden yok oldu. Eskiden olduğu yerde ise sadece şimşekler vardı. Katarina’nın arkasına oldukça yüksek bir hızla geçen Santiago kolunu geriye çekti. Hızıyla gücünü birleştirerek oldukça güçlü bir yumruk attı. Yumruk Katarina’nın sol yanağına oturdu. Katarina son anda Santiago’yu fark ettiğinden kafasını azıcık eğmişti. Buna rağmen yanağından kayan yumruk onu fırlattı. Tüm hızıyla yaşlı bir çınar ağacına toslayan Katarina şaşkınlıktan kurtulamıyordu. Kaburga kemiklerinden bir çatırtı geldi. Acıdan haykırdı:

“AAAH! Kaburgalarım!”

Santiago anlaşılan biraz hasar verebilmişti. Sol bacağını tutarak yere çömeldi:

“Anlaşılan bu bacaktan daha fazla iş yok.” Dedi ve gülümsedi Santiago.

Katarina, Santiago’nun sol bacağını tuttuğunu fark etti:

“O yaradan sonra bu kadar hızlanması fazla yararına olmadı anlaşılan. Bunu avantaja dönüştürmeliyim.”

Hemen olduğu yerden kalkan Katarina parmaklarının arasını hançerlerle doldurdu. Bir iki adım topalladı ve ardından koşmaya başladı. Santiago, Katarina’nın koştuğunu fark etti. Gözlerini açarak Katarina’nın aklına girdi. Arkasına ışınlanarak onu hançer yağmuruna tutacaktı:

“Anlaşılan onu tekrardan kullanmam gerek. Bu bacakla bir yere kaçamam!” diye mırıldandı Santiago.

Ardından ellerini gözlerine koydu. Güç toplamalıydı. Katarina, Santiago’nun ne yaptığını tam olarak anlamamıştı. Hemen durakladı. Santiago şaşırdı:

“Anlaşılan onu kendi planını uygulaması için zorlamam gerek!”

Ellerini gözlerinden kaldırdı. Sağ kolunu bir şimşekle yükledi. Kolu deli gibi titriyordu. Elini yere vurarak şimşeklerin yerden ilerlemesini sağladı. Bunu gören Katarina hemen Santiago’nun arkasına ışınlandı. Ardından etrafında dönerek Santiago’yu hedefleyen bir hançer yağmuru başlattı. Santiago bu kadar fazla hançerin nereden çıktığını anlamamıştı ama onu hemen yapmazsa bu yağmurda eriyip gidecekti. Hemen gözlerini açarak Katarina’ya odaklandı. Ama beklediği gibi olmamıştı. Katarina’nın gücünü ememeyen Santiago dehşete kapılmıştı:

“Bu da ne böyle! Hiç mi büyü gücü yok!”

Ancak elden bir şey gelmezdi. Hançerler vücuduna tek tek isabet ederken görüşü bulanıklaşıyordu. En sonunda tüm vücudu hançerlerle doldu. Santiago’nun cansız bedeni Katarina’nın ayaklarının dibine serildiğinde Katarina rahatlamıştı. Nabzını kontrol etti, atmıyordu. Uzun zamandır böyle sağlam dövüştüğünü hatırlamıyordu. Az kalsın kendisini öldüreceğini sanmıştı. Yavaşça seslendi:

“Büyü gücü yok! Az önce saf yetenekle karşılaştın!”

Karanlıktan görünen kocaman bir kılıç ise Katarina’yı dehşete düşürdü:

“Öyleyse şimdi sıra kudrette!”

SANTİAGO : İsyanın Runeterra YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin