Bölüm 8 - Ölümden korkma

55 1 0
                                    

Eğer bu durumdan kurtulamazsan öleceksin!”
“Neden tüm yaşlı amcalar bu kadar korkutucu oluyor!”

Lyra yavaşça gözlerini açtı. Sırtında ona inanılmaz bir şekilde acı veren bir ağrı vardı. Elini sırtına götürüp sürdü ardından eline baktı. Tahmin ettiği gibi sırtında kanama vardı ama fazla değildi.

Tahmin ettiğim gibi ucu ucuna kurtulmuşum. Santiago’ya ulaşmaya çalışırken arkamdan bıçaklanmıştım galiba. Sonrasını hatırlamıyorum.” Diye düşündü Lyra.

Ardından dehşetle irkildi:

“Santiago! Santiago, neredesin? Ses ver lütfen!”

Gözlerinden dökülen yaşlara engel olamıyordu. Sarı saçları kan yüzünden kırmızıya boyanmıştı. Mavi gözleri fırıl fırıl dönüyordu. Korkudan çıldırmak üzereydi. Bir adım attığı gibi ayağı bir cesede takıldı. Yavaşça aşağı baktı. Bu Santiago’nun cansız bedeniydi! Oldukça soğumuştu. Lyra ağlayarak diz üstü çöktü.

SANTİAGO!”

Acısını dışarı vurmak için en kolay yöntem bu gözükmüştü. Tüm gücüyle haykırıyor sanki bir yerlerden yardım gelmesini bekliyormuş gibi görünüyordu.

“O beklediğin şey her neyse gelmeyecek.” Diye seslendi biri.

Sesin sahibi her kimse aşırı yaralı gibi geliyordu sesi. Karanlıktan topallayarak çıkan bu kişi Zed’den başkası değildi.

Onun gücünü biliyorsun. Senin kendi gücünü de biliyorsun. Sonuçta buraya bir görev amacıyla gelmedin mi? Görevin onu öldürmek değil mi? Sen sadece emirlere sorgulamadan itaat eden bir köpek değil misin?” dedi Santiago’yu işaret ederek.

O daha gücünü kullanmayı tam olarak öğrenmemişti. Hem de onu öldürmek istemiyorum! O bana uzun süredir aradığım sevgiyi gösterdi. Onu ben öldürmeyeceğim. Bunu yapamam! Ama beni kurtaranlara da ihanet edemem. Bu iş Kral’ın görevi.”

O seni korurken öldü! Seni o aşağılık kraldan korurken öldü. O çok değer verdiğin kral kendi oğlunun kalbine bir kılıç sokup arkasına bile bakmadan çekip gitti. Onun gücünü kullanamadığını bile bile…”

Lyra dehşete düşmüştü. Bunu Kral mı yapmıştı yani? Ama bu şekilde olmamalıydı. Daha çok erkendi.

Hemen gitmeliyim! Onu götürmeliyim! Belki bir şeyler yapabilirler.”

Lyra, Santiago’yu sırtına aldı. Kapıya doğru ilerledi. Zed önlerine geçerek onları durdurdu.

Ben izin vermeden bir yere gidemezsiniz. Hiçbir yere! Şunu al! Kime vereceğini biliyorsun! Bunu tam olarak özümseyememişti. Kendisi öyle zannediyor. Bunun gerçek gücünü mutlaka ona özümsettir. Gücünü tam olarak kullanabildiği zamana kadar bunu sakla.” Dedi Zed ve Gölge Kutusu’nu uzattı.

Lyra kutuyu aldı ve cevapladı:

Teşekkürler, Usta! İçinde az da olsa bir iyilik parıltısı görüyorum.”
“Kaybol gözümün önünden! Fikrimi değiştirip seni öldürmeden!”

Lyra zıplayarak gözden kayboldu. Zed sütunlardan birine sırtını vererek yere çömeldi. Görüşü bulanıklaşıyor, nefes alıp verişleri zorlaşıyordu. Elini karnından çekti. Kan fışkırmaya başladı.

Demek buraya kadarmış, ha?”
“Hayır! Bu kadar hızlı olmaz! Abime bu kadar iyilik yaptın. Hemen ölmene izin vereceğimi mi sanıyorsun?”

Zed kafasını kaldırarak solundaki gence baktı. Gözleri yemyeşil parlıyordu.

Lyra en yakındaki köye vardığında gece yarısını geçmişti. Bir kapıyı tıklattı. Açan yaşlı kadın sanki bu tür şeylere alışıkmış gibi baktı ve cevapladı:

İçeri geçin.”

Lyra içeri süzüldü ve yaşlı kadın hemen kapıyı kapadı.

Teşekkürler! Hayatımızı kurtardınız.”

Kapıyı sürgülemeyi yeni bitiren yaşlı kadın arkasını dönerek cevapladı:

O ölüyü daha ne kadar taşımayı düşünüyorsun.”
“Onu kurtaracağım! Ne olursa olsun!”

Yaşlı kadının gösterdiği yatağa Santiago’nun cansız bedenini yatıran Lyra yavaşça ellerini birleştirdi.

Lou Vatah!”

Ardından ellerini açtı. Mor ışıklar saçılan iki elini Santiago’nun göğsüne bastırdı. Ardından kulağını Santiago’nun göğsüne dayayarak kalp atışlarını dinledi. Kalbi atmaya başlamıştı. Bu duruma çok sevinen Lyra yavaşça mırıldandı:

Tepki verdi! Sphere’i tepki verdi. Tam da senden beklendiği gibi Kralım!”

SANTİAGO : İsyanın Runeterra YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin